Öfkemi ve üzüntümü bana insanlar bahşetti
Hayatımızda önemli ya da önemsiz her halükarda bir yeri olan çocukluk dönemlerimiz bizlere ne bahşeder ? belki ilerde hatırlayacağımız iyi veya kötü birkaç anı, bilinç ve karakterimize dair birkaç özellik. Çocukluğuyla övünen var mıdır ? .. Benimse tek hatırladığım üzüntü ve acı, kin ve nefret. Gizliden gizliye, çevremdekilere, tanımadığım kişilere.. Her şeye dair tek istediğim ve arzuladığım sevgi sanarken insanların bu anlamsız sayılabilecek davranışları beni onlardan kat be kat uzaklaştırıyor. Masumca ve büyük ama benden bağımsız bir iradeyle öfkeli ve sessiz bir canavara dönüşüyorum. Hiçbir zaman bana sundukları şey değildi istediğim. Artık öyle değildi. Dünyayı sanki bir keşişmişçesine kendi içimde yaşamam, bilinçaltımın kötü varlıklardan oluşması, bir türlü tanımlayamadığım davranışların bilincime nüfuz etmesi ve verdiği ağırlık, başımı ve gövdemi taşıyamamam , bir zamanlar güçlü olan bacaklarımın yere şimdilerde titreyerek basması.. Bir insan canavara dönüşmeden önce, hemde kendine dair güzel sayılabilecek hayalleri varken neyi dillerdi ?, peki ya canavar ne ister ? sessiz ve kendi içinde çıtı çıkmadan acılarla kıvranan bir canavar sadece kendini dinler. Peki bunu neden yapar ? Çünkü nesne, kişi ve olaylardan çok çabuk etkilenir. ortaya çıkan etkileşim yoğundur, giderek artar ve yorucudur. Bir etkileşimin giderek artması olayın devam etmesinden değil ,sessiz ve kendi içinde yaşayan canavarın bilincinde olayı farklı açılardan yaşamasındandır. Kurar, kurgular. Olay bir iken beş olur, nesneler çoğalır, imgeler ve eylemler artar. Kentin sokaklarında yürürken, güneşli ve yağmurlu günlerde anı yaşamaya gayret gösterirken, kuş cıvıltılarının arasında göldeki su damlacıklarını izlerken hep sessizliği ve sakinliği düşledim. yalan yok birazcıkta sevgi fena olmazdı açıkçası. Kimseye bir zararım yok. hayır, ortalıkta zarar gösterebileceğim kimse yok. ilişkiler ortada. davranışlarda öyle. Yüzeyselliğim içimden, hayatı münzevi olarak yaşadığım perili evden, odadan, rutubetli ve boğuk odamdan geliyor. öfkemi ve üzüntümü bana insanlar bahşetti.
Öfkemi ve üzüntümü bana insanlar bahşetti
Hayatımızda önemli ya da önemsiz her halükarda bir yeri olan çocukluk dönemlerimiz bizlere ne bahşeder ? belki ilerde hatırlayacağımız iyi veya kötü birkaç anı, bilinç ve karakterimize dair birkaç özellik. Çocukluğuyla övünen var mıdır ? .. Benimse tek hatırladığım üzüntü ve acı, kin ve nefret. Gizliden gizliye, çevremdekilere, tanımadığım kişilere.. Her şeye dair tek istediğim ve arzuladığım sevgi sanarken insanların bu anlamsız sayılabilecek davranışları beni onlardan kat be kat uzaklaştırıyor. Masumca ve büyük ama benden bağımsız bir iradeyle öfkeli ve sessiz bir canavara dönüşüyorum. Hiçbir zaman bana sundukları şey değildi istediğim. Artık öyle değildi. Dünyayı sanki bir keşişmişçesine kendi içimde yaşamam, bilinçaltımın kötü varlıklardan oluşması, bir türlü tanımlayamadığım davranışların bilincime nüfuz etmesi ve verdiği ağırlık, başımı ve gövdemi taşıyamamam , bir zamanlar güçlü olan bacaklarımın yere şimdilerde titreyerek basması.. Bir insan canavara dönüşmeden önce, hemde kendine dair güzel sayılabilecek hayalleri varken neyi dillerdi ?, peki ya canavar ne ister ? sessiz ve kendi içinde çıtı çıkmadan acılarla kıvranan bir canavar sadece kendini dinler. Peki bunu neden yapar ? Çünkü nesne, kişi ve olaylardan çok çabuk etkilenir. ortaya çıkan etkileşim yoğundur, giderek artar ve yorucudur. Bir etkileşimin giderek artması olayın devam etmesinden değil ,sessiz ve kendi içinde yaşayan canavarın bilincinde olayı farklı açılardan yaşamasındandır. Kurar, kurgular. Olay bir iken beş olur, nesneler çoğalır, imgeler ve eylemler artar. Kentin sokaklarında yürürken, güneşli ve yağmurlu günlerde anı yaşamaya gayret gösterirken, kuş cıvıltılarının arasında göldeki su damlacıklarını izlerken hep sessizliği ve sakinliği düşledim. yalan yok birazcıkta sevgi fena olmazdı açıkçası. Kimseye bir zararım yok. hayır, ortalıkta zarar gösterebileceğim kimse yok. ilişkiler ortada. davranışlarda öyle. Yüzeyselliğim içimden, hayatı münzevi olarak yaşadığım perili evden, odadan, rutubetli ve boğuk odamdan geliyor. öfkemi ve üzüntümü bana insanlar bahşetti.
Öfkemi ve üzüntümü bana insanlar bahşetti
Hayatımızda önemli ya da önemsiz her halükarda bir yeri olan çocukluk dönemlerimiz bizlere ne bahşeder ? belki ilerde hatırlayacağımız iyi veya kötü birkaç anı, bilinç ve karakterimize dair birkaç özellik. Çocukluğuyla övünen var mıdır ? .. Benimse tek hatırladığım üzüntü ve acı, kin ve nefret. Gizliden gizliye, çevremdekilere, tanımadığım kişilere.. Her şeye dair tek istediğim ve arzuladığım sevgi sanarken insanların bu anlamsız sayılabilecek davranışları beni onlardan kat be kat uzaklaştırıyor. Masumca ve büyük ama benden bağımsız bir iradeyle öfkeli ve sessiz bir canavara dönüşüyorum. Hiçbir zaman bana sundukları şey değildi istediğim. Artık öyle değildi. Dünyayı sanki bir keşişmişçesine kendi içimde yaşamam, bilinçaltımın kötü varlıklardan oluşması, bir türlü tanımlayamadığım davranışların bilincime nüfuz etmesi ve verdiği ağırlık, başımı ve gövdemi taşıyamamam , bir zamanlar güçlü olan bacaklarımın yere şimdilerde titreyerek basması.. Bir insan canavara dönüşmeden önce, hemde kendine dair güzel sayılabilecek hayalleri varken neyi dillerdi ?, peki ya canavar ne ister ? sessiz ve kendi içinde çıtı çıkmadan acılarla kıvranan bir canavar sadece kendini dinler. Peki bunu neden yapar ? Çünkü nesne, kişi ve olaylardan çok çabuk etkilenir. ortaya çıkan etkileşim yoğundur, giderek artar ve yorucudur. Bir etkileşimin giderek artması olayın devam etmesinden değil ,sessiz ve kendi içinde yaşayan canavarın bilincinde olayı farklı açılardan yaşamasındandır. Kurar, kurgular. Olay bir iken beş olur, nesneler çoğalır, imgeler ve eylemler artar. Kentin sokaklarında yürürken, güneşli ve yağmurlu günlerde anı yaşamaya gayret gösterirken, kuş cıvıltılarının arasında göldeki su damlacıklarını izlerken hep sessizliği ve sakinliği düşledim. yalan yok birazcıkta sevgi fena olmazdı açıkçası. Kimseye bir zararım yok. hayır, ortalıkta zarar gösterebileceğim kimse yok. ilişkiler ortada. davranışlarda öyle. Yüzeyselliğim içimden, hayatı münzevi olarak yaşadığım perili evden, odadan, rutubetli ve boğuk odamdan geliyor. öfkemi ve üzüntümü bana insanlar bahşetti.