Güzel bir gün..
Hava soğuk olmasına rağmen güneş kendini gösterip insanların tenlerine dokunmaktan geri kalmıyor. Güzel bir pazar sabahı. Çiftler birlikte el ele dolaşıyor, aileler çocuklarıyla vakit geçiriyor. Arkadaşlarıyla sohbet edenler, pazar günü olmasına rağmen dükkanını açan esnaflar.. hepsi bu güzel günün tadını çıkartıyormuşçasına birbirine gülümsüyor. Denize yakın sahil şeridinde sağlıklı insanlar yürüyüşe çıkmış, temiz havanın güneşin parıltısından bi haber olan diğerleriyse spor salonlarında alet ve bir takım makinelerle birlilkte. İnsanları hiç bir şeyden mahrum bırakmayan avmlerse 7/24 açık.
MP bileti satan biletçi, tavşanını yanında getirmiş niyetçi, çalıntı telefon satan tezgahtar, dilenen fakir, devriye gezen polisler.. sokakları yine boş bırakmamış.
Arabası olan herkes yollara akın etmiş, şehri asil bir hayvanın sırtında gezmek isteyenlerse at arabalarına doluşmuş.
Yokuştan sahil yoluna inen rayların üstünde zarif bir güzellik podyuma çıkarmışçasına sahil yolunda yavaş yavaş ilerliyor. Ama bu hoş anı bozan birşey var. İçerisi sıkış tepiş varlık bozuntularıyla dolu olduğu için vagon, fiziksel açıdan muhteşem ama içi hastalıklı bir insanı andırıyor. Olsun.. yinede onlar için bugün güzel bir gün. Bana kalırsa bunu bir de vagona sormak lazım.
Güzel bir pazar sabahı. İnsanlar günlük rutin işlerinden sıkılmış. Erken kalkmak yok, patron zırvaları yok, zorluk çıkartan iş arkadaşları yok, iş yerine gitmek yok, iş yeri yok, iş yok. Bir gün de olsa bunların hiçbiri yok.
İnsanlar canının istediği saatte kalkmış, kalkmadan yatağında şekerleme yapmış, televizyona bakınmış, güzel ve sağlıklı bir kahvaltı hazırlamış ya da bu kahvaltı hazırlanana kadar oyalanmış. Karınlarını doyurma ihtiyacı tamamlanıp koltuklarında planlar yapmaya koyulmuş ve dışarı çıkılmış.
Bugün güzel bir gün, lakin vakit daralıyor. Saat akşam vaktini geçti. Planlar harfiyen uygulanmış insanlar evlerine dönmekte. Yarın için telaşlanmalar çoktan başlamış bile.
Yarından şikayet etmeler bir yana insanlar akşam yemeğini hazırlıyor, çocuklar erken yatması için uyarılıyor. Herkesin içinde ince bir burukluk. Akşam kahvesini yudumlarken hayatı, yaşantılarını, onları içine çeken bu sistemi sorguluyorlar.Anlamsızlığın, çaresizliğin, boşvermişliğin, yenilginin eşliğinde uykuya dalıyorlar.
Gökyüzünde yıldızlar ve ay cirit atıyor.
..
..
Ben tüm bunları yazarken saat akşam altıyı gösteriyor.
Burası bir kahve dükkanı. Yanımda kalemim, defterim, kahvem ve sigaram var. Henüz kahvaltı yapmadım.
Bugün onlar için güzel bir gün ve ben hala uyanamadım.
Yorumlar