Play-off'lara bir adım..
Süper Amatör maceralarımdan birkaç tanesini burda herkes gibi bende paylaşmıştım. Akınspor'da U 19 'da mücadele ederken zaman zaman A takımın maçlarında da yedek olarak bulunuyordum. U 19'da oynadığım maçların atmosferiyle A takımda bulunmanın verdiği o hissin birbirinden çok farklı olduğunu söylemeliyim. Yine bir gün takım hazırlıklarını yapıyor. Maça kalmış 3-4 saat. Sabahtan tesislerde toplanılmış, beraber kahvaltı yapılmış, sohbetler edilmiş. Artık takım otobüsüne binip deplasmana gitme vakti. Otobüs hareket ediyor, rota Kırkpınar'a çevriliyor. Kırkpınar lig'de güçlü bir takım. Genel anlamda hem ekonomik açıdan hemde sahada oyunu yöneten kaliteli futbolcuları sayesinde oyunu kendi istediği gibi domine edebilir. Maç başlamadan ilk 11 sayılıyor. Maç öncesi oyuncular ısınmaları için sahaya çıkıyor . Bende yedek olduğum için kenarda topla oyalanıyorum, o zaman ki kulüp başkanı olan Fahir abi'yle sohbete dalmışım, havadan sudan konuşuyoruz. Fahir abi şöyle diyor " Bak olum hoca seni oyuna alırsa düzgün oyna , tribünde kimlerin izlediği belli olmaz " Ben de şakaya vuruyorum işi " Barcelona'ya transfer olacak halimiz yok heralde " Maç başlıyor, Fahir abi tribüne ben yedek kulübesine geçiyorum. Kırkpınarda forvette o zamanlar Celil abi vardı yanlış bilmiyorsam . Böyle boylu poslu fiziği sağlam bir oyuncuydu. Rakip takım orta açmaya oynuyor ve forvette celil abi var. Gelin görün ki bizde celil abiyi tutacak defans yok. ilk yarı 2-0 soldan ve sağdan olmak üzere açılan ortalarla celil abinin golleriyle bitiyor. ikinci yarı başlıyor . Defanstan Erkan abi kontra atak futbolu oynuyor, dripling yapıyor, ileri bindiriyor, ama nafile .. dakikalar ilerliyor. 3. çeyrekte bizim takımın 10 numarasına faul yapılıyor. Arda abi oyundan çıkıyor ve feridun hoca son değişiklik hakkını kullanarak beni oyuna alıyor. Frikiği sol bekten recep kullanıyor. Maça uğur getirmiş olmalıyım ki top ağlarla buluşuyor. Takım tekrardan havasına giriyor. Arda abi göbekte ileriye dönük oynadığı için ben sol açıkla yer değiştiriyorum. Herkesin kondisyon düşük, ayaklar ileri gitmiyor. Ne varsa sol tarafta var diyerek recep abiyle ben soldan ver kaçlar yaparak kaleye ulaşmaya çabalıyoruz. Rakip takım maçın bitmesine on dakika kala falan bir korner kullanıyor ben son adamla oynuyorum . Top bizim kaleci de kalıyor ve oyunu hızlı başlatıyor. havadan ara pası atılıyor. Koşuyorum.. Topu kontrol edip sürüklemeye devam ediyorum, arkamda bana yetişebilecek sadece bir oyuncu var. Önümde ise bir kaleci. Tek yapmam gereken ya topa vurmak ya da kaleciyi geçmek. Kaleciyle karşıya karşıya kalıyorum, topu sola çekiyorum ve yere düşüyorum. Hakem biraz tereddütlü bir şekilde de olsa penaltıyı veriyor. herkes etrafımda . başımı okşuyor, aferin diyor beni yerden kaldırıyorlar derken erkan abi topu alıyor penaltı noktasına koyuyor ve geri çekiliyor . Bana dönüp diyor ki " Sen kullanacaksın " Bakın beni tanıyanlar bilir. ben hayatta penaltı kullanamam, nefret ederim, tiksinirim, heyecanlanırım ve korkarım. Diyorum ki " hayır ben atamam " Erkan abiye Recep abi destek çıkıyor " atacaksın " " yok atamam abi bak ayağım sakat " diyerek dizimi gösteriyorum yalandan . Bir itiş kakışla kendimi penaltı noktasında buluyorum. Heyecandan bayılmassam iyidir. Topu alıyorum bir iki çeviriyorum ve tekrardan yerine bırakıyorum, geriliyorum ve topa vuruyorum.. Kaleci kurtarıyor .. E ama ben demiştim, atamayacağımı söylemiştim. ne diye bu sikindirik penaltıyı bana kullandırttırdılar ki şimdi. Maç bitiyor . Kırkpınar 2-1 yeniyor. Atamadığım o penaltı bizi play-off macerasından uzaklaştırıyor. Bunun verdiği ağırlık, aldığım sorumluluk beni kötü hissettiriyor. -
Play-off'lara bir adım..
Süper Amatör maceralarımdan birkaç tanesini burda herkes gibi bende paylaşmıştım. Akınspor'da U 19 'da mücadele ederken zaman zaman A takımın maçlarında da yedek olarak bulunuyordum. U 19'da oynadığım maçların atmosferiyle A takımda bulunmanın verdiği o hissin birbirinden çok farklı olduğunu söylemeliyim. Yine bir gün takım hazırlıklarını yapıyor. Maça kalmış 3-4 saat. Sabahtan tesislerde toplanılmış, beraber kahvaltı yapılmış, sohbetler edilmiş. Artık takım otobüsüne binip deplasmana gitme vakti. Otobüs hareket ediyor, rota Kırkpınar'a çevriliyor. Kırkpınar lig'de güçlü bir takım. Genel anlamda hem ekonomik açıdan hemde sahada oyunu yöneten kaliteli futbolcuları sayesinde oyunu kendi istediği gibi domine edebilir. Maç başlamadan ilk 11 sayılıyor. Maç öncesi oyuncular ısınmaları için sahaya çıkıyor . Bende yedek olduğum için kenarda topla oyalanıyorum, o zaman ki kulüp başkanı olan Fahir abi'yle sohbete dalmışım, havadan sudan konuşuyoruz. Fahir abi şöyle diyor " Bak olum hoca seni oyuna alırsa düzgün oyna , tribünde kimlerin izlediği belli olmaz " Ben de şakaya vuruyorum işi " Barcelona'ya transfer olacak halimiz yok heralde " Maç başlıyor, Fahir abi tribüne ben yedek kulübesine geçiyorum. Kırkpınarda forvette o zamanlar Celil abi vardı yanlış bilmiyorsam . Böyle boylu poslu fiziği sağlam bir oyuncuydu. Rakip takım orta açmaya oynuyor ve forvette celil abi var. Gelin görün ki bizde celil abiyi tutacak defans yok. ilk yarı 2-0 soldan ve sağdan olmak üzere açılan ortalarla celil abinin golleriyle bitiyor. ikinci yarı başlıyor . Defanstan Erkan abi kontra atak futbolu oynuyor, dripling yapıyor, ileri bindiriyor, ama nafile .. dakikalar ilerliyor. 3. çeyrekte bizim takımın 10 numarasına faul yapılıyor. Arda abi oyundan çıkıyor ve feridun hoca son değişiklik hakkını kullanarak beni oyuna alıyor. Frikiği sol bekten recep kullanıyor. Maça uğur getirmiş olmalıyım ki top ağlarla buluşuyor. Takım tekrardan havasına giriyor. Arda abi göbekte ileriye dönük oynadığı için ben sol açıkla yer değiştiriyorum. Herkesin kondisyon düşük, ayaklar ileri gitmiyor. Ne varsa sol tarafta var diyerek recep abiyle ben soldan ver kaçlar yaparak kaleye ulaşmaya çabalıyoruz. Rakip takım maçın bitmesine on dakika kala falan bir korner kullanıyor ben son adamla oynuyorum . Top bizim kaleci de kalıyor ve oyunu hızlı başlatıyor. havadan ara pası atılıyor. Koşuyorum.. Topu kontrol edip sürüklemeye devam ediyorum, arkamda bana yetişebilecek sadece bir oyuncu var. Önümde ise bir kaleci. Tek yapmam gereken ya topa vurmak ya da kaleciyi geçmek. Kaleciyle karşıya karşıya kalıyorum, topu sola çekiyorum ve yere düşüyorum. Hakem biraz tereddütlü bir şekilde de olsa penaltıyı veriyor. herkes etrafımda . başımı okşuyor, aferin diyor beni yerden kaldırıyorlar derken erkan abi topu alıyor penaltı noktasına koyuyor ve geri çekiliyor . Bana dönüp diyor ki " Sen kullanacaksın " Bakın beni tanıyanlar bilir. ben hayatta penaltı kullanamam, nefret ederim, tiksinirim, heyecanlanırım ve korkarım. Diyorum ki " hayır ben atamam " Erkan abiye Recep abi destek çıkıyor " atacaksın " " yok atamam abi bak ayağım sakat " diyerek dizimi gösteriyorum yalandan . Bir itiş kakışla kendimi penaltı noktasında buluyorum. Heyecandan bayılmassam iyidir. Topu alıyorum bir iki çeviriyorum ve tekrardan yerine bırakıyorum, geriliyorum ve topa vuruyorum.. Kaleci kurtarıyor .. E ama ben demiştim, atamayacağımı söylemiştim. ne diye bu sikindirik penaltıyı bana kullandırttırdılar ki şimdi. Maç bitiyor . Kırkpınar 2-1 yeniyor. Atamadığım o penaltı bizi play-off macerasından uzaklaştırıyor. Bunun verdiği ağırlık, aldığım sorumluluk beni kötü hissettiriyor. -
Play-off'lara bir adım..
Süper Amatör maceralarımdan birkaç tanesini burda herkes gibi bende paylaşmıştım. Akınspor'da U 19 'da mücadele ederken zaman zaman A takımın maçlarında da yedek olarak bulunuyordum. U 19'da oynadığım maçların atmosferiyle A takımda bulunmanın verdiği o hissin birbirinden çok farklı olduğunu söylemeliyim. Yine bir gün takım hazırlıklarını yapıyor. Maça kalmış 3-4 saat. Sabahtan tesislerde toplanılmış, beraber kahvaltı yapılmış, sohbetler edilmiş. Artık takım otobüsüne binip deplasmana gitme vakti. Otobüs hareket ediyor, rota Kırkpınar'a çevriliyor. Kırkpınar lig'de güçlü bir takım. Genel anlamda hem ekonomik açıdan hemde sahada oyunu yöneten kaliteli futbolcuları sayesinde oyunu kendi istediği gibi domine edebilir. Maç başlamadan ilk 11 sayılıyor. Maç öncesi oyuncular ısınmaları için sahaya çıkıyor . Bende yedek olduğum için kenarda topla oyalanıyorum, o zaman ki kulüp başkanı olan Fahir abi'yle sohbete dalmışım, havadan sudan konuşuyoruz. Fahir abi şöyle diyor " Bak olum hoca seni oyuna alırsa düzgün oyna , tribünde kimlerin izlediği belli olmaz " Ben de şakaya vuruyorum işi " Barcelona'ya transfer olacak halimiz yok heralde " Maç başlıyor, Fahir abi tribüne ben yedek kulübesine geçiyorum. Kırkpınarda forvette o zamanlar Celil abi vardı yanlış bilmiyorsam . Böyle boylu poslu fiziği sağlam bir oyuncuydu. Rakip takım orta açmaya oynuyor ve forvette celil abi var. Gelin görün ki bizde celil abiyi tutacak defans yok. ilk yarı 2-0 soldan ve sağdan olmak üzere açılan ortalarla celil abinin golleriyle bitiyor. ikinci yarı başlıyor . Defanstan Erkan abi kontra atak futbolu oynuyor, dripling yapıyor, ileri bindiriyor, ama nafile .. dakikalar ilerliyor. 3. çeyrekte bizim takımın 10 numarasına faul yapılıyor. Arda abi oyundan çıkıyor ve feridun hoca son değişiklik hakkını kullanarak beni oyuna alıyor. Frikiği sol bekten recep kullanıyor. Maça uğur getirmiş olmalıyım ki top ağlarla buluşuyor. Takım tekrardan havasına giriyor. Arda abi göbekte ileriye dönük oynadığı için ben sol açıkla yer değiştiriyorum. Herkesin kondisyon düşük, ayaklar ileri gitmiyor. Ne varsa sol tarafta var diyerek recep abiyle ben soldan ver kaçlar yaparak kaleye ulaşmaya çabalıyoruz. Rakip takım maçın bitmesine on dakika kala falan bir korner kullanıyor ben son adamla oynuyorum . Top bizim kaleci de kalıyor ve oyunu hızlı başlatıyor. havadan ara pası atılıyor. Koşuyorum.. Topu kontrol edip sürüklemeye devam ediyorum, arkamda bana yetişebilecek sadece bir oyuncu var. Önümde ise bir kaleci. Tek yapmam gereken ya topa vurmak ya da kaleciyi geçmek. Kaleciyle karşıya karşıya kalıyorum, topu sola çekiyorum ve yere düşüyorum. Hakem biraz tereddütlü bir şekilde de olsa penaltıyı veriyor. herkes etrafımda . başımı okşuyor, aferin diyor beni yerden kaldırıyorlar derken erkan abi topu alıyor penaltı noktasına koyuyor ve geri çekiliyor . Bana dönüp diyor ki " Sen kullanacaksın " Bakın beni tanıyanlar bilir. ben hayatta penaltı kullanamam, nefret ederim, tiksinirim, heyecanlanırım ve korkarım. Diyorum ki " hayır ben atamam " Erkan abiye Recep abi destek çıkıyor " atacaksın " " yok atamam abi bak ayağım sakat " diyerek dizimi gösteriyorum yalandan . Bir itiş kakışla kendimi penaltı noktasında buluyorum. Heyecandan bayılmassam iyidir. Topu alıyorum bir iki çeviriyorum ve tekrardan yerine bırakıyorum, geriliyorum ve topa vuruyorum.. Kaleci kurtarıyor .. E ama ben demiştim, atamayacağımı söylemiştim. ne diye bu sikindirik penaltıyı bana kullandırttırdılar ki şimdi. Maç bitiyor . Kırkpınar 2-1 yeniyor. Atamadığım o penaltı bizi play-off macerasından uzaklaştırıyor. Bunun verdiği ağırlık, aldığım sorumluluk beni kötü hissettiriyor. -
Yeni gönderiler yakında geliyor. Siz de yazın!