Patara/Antalya
Türkiye'nin cenneti diyebileceğimiz Antalya ve bölgesine hoşgeldiniz. Hem tarihi ile cezbeden hem de turizme başkentlik yapan Antalya; pek çok ilçesi ve beldesi ile turizm severlere hem de araştırmacı ruhu olan kişilere ev sahipliği yapmaktadır. 

Şehirlerde yaşayan insanlar olarak, ülkemizde görmediğimiz kocaman bir cennetin yattığı kanısındayım. Antalya ve çevre bölgesi ile ilk tanışmam geçtiğimiz yıllarda Fethiye'ye olan yolculuğum ile başlamıştı. Fethiye lokasyon itibari ile Muğla  ve Antalya'daki pek çok ilçeye yakın olduğundan, bölgede geniş çaplı turlara katılabilir yahut bireysel olarak gezebilirsiniz. Biz; büyük şehirlerde yaşayan insanlar oraya ilk adım attığımızda, burası bize mi ait şaşkınlığını yaşarız. Daha sonra gezip görme isteğimiz artar, ardına bölgenin yerel halkını tanıma ve alışma süreci başlar. Bir kere gittiyseniz, dönüp mutlaka bir kere daha gidersiniz. Hatta bir kere daha...

İçsel dünyadaki çarpışmaya hoşgeldiniz!

Bir tarafınızda şehrin alışkanlıkları, öteki tarafınızda doğal yaşamın cezbedici güzelliği vardır. Büyük şehirlerin en güzel yanı her şeyin elinizin altında olmasıdır. Marketler, Avmler, hastaneler, bankalar... O bölgelerde ise bunlara hiçbir zaman yakın olamazsınız. Fakat yakınlık kurabildiğiniz daha özel, daha güzel şeyler vardır. Örneklendirecek olursam yaşayan yerel halk! Her daim birbirine destek olan, her daim birbirleri için bir şeyler yapabilen o güzel insanlar... Ve bunları hiçbir amaç yahut karşılık gözetmeksizin sevdiklerinden yapmaları da cabası. Büyük şehirlerde her daim maddi kaygılar yaşarsınız ve paranın satın alamayacağı hiçbir şey yoktur. Yeri gelir para insanı bile satın alır. Fakat küçük yerleşim yerlerinde bunu göremezsiniz. Orada insan vardır, orada insanlık yaşar. Geçim sıkıntısına düşseler de beraberdirler. Çok iyi işler yaptıklarında da beraberdirler. Hatta beraber yaptıkları işlerini bozarken bile beraberdirler. Kısaca "Yalan yok, riya yok! ". 

Yazlarını mütemadiyen, kalabalık ve yoğun iş temposunda geçiren halk, yaz sonuna doğru adeta nadasa yatan toprak gibi sessizliğe çekilir. Artık bölge ve tüm doğal güzellikler onlara aittir! Kimileri çok sıkılır, kimileri ise bu sessizliğin tadını çıkartır. 

Orası artık sakin bir bölgedir.

İşte sıkılıyoruz dediğimiz kısmın başladığı aylar. Bizlerin sıkılıyoruz diyerek kaçtığımız küçük yerlerin aslında yaşanabilecek en güzel zamanıdır. Güzel bir çevre ve sevilen bir birey olduğunuzda aslında sıkılmadığınızı göreceksiniz. Hayat beraber paylaştıkça güzeldir! Ve bir kere gittiğinizde bir daha asla gelmeyi istemediğiniz fakat maddi kaygılarınızdan dolayı çalışmak zorunda olduğunuzu düşündüğünüz için o bölgelere gitmeyi erteliyorsunuz. Emeklilikten sonra vb. gibi... 

Hayat çok kısa ve hayatı ertelemek için de bekletmek için de geçen bir saniye bile çok geç kalmak demektir! Büyük şehirler ve maddi kaygılar, hayatımızı yutuyor fakat henüz bundan haberimiz yok. 

Çok etkilendiğim ve yazıma adını verdiğim bu video ile hoşçakal demek istiyorum sizlere.

Sevgiyle kalın!