Scorum Blog Uygulamasını Edininİstediğiniz zaman kurun ve tekrar okuyun!

Yeni ve Kayda değer

gerceklerGüncelleme
Ata Sporumuz Güreşle ilgili Bilgiler
Yağlı Güreş Güreş, yer yüzünün gelmiş geçmiş en eski sporlarından biri kabul edilir. Türk destanlarında sıkça geçen bir spor olarak bilinir. Her yörenin bir pehlivanı vardır. Bu pehlivanın tek amacı vardır kendi sırtı yere gelmeden önüne çıkan rakiplerinin sırtlarını bir bir yere getirmektir. Pehlivanlık Türklerde bir meslek desek yeridir. Toplumda pehlivanların yeri de bir başkadır. Pehlivan dendi mi, toplumdan saygı görür, hürmet gösterilir. Pehlivan kapalı mekanların baş köşe konuğu olur, kalkılır hemen yer verilir. Her köyün, mahallenin, kasabanın ve şehrin pehlivanı veya pehlivanları olurdu, o yöre halkı kendi pehlivanıyla övünür, pehlivanına toz kondurmaz, yenilse de sonraki sefere yener umuduyla pehlivana moral verirdi. Yapılacak olan güreşlere büyük ilgi gösterilir, günler sonra yapılacak güreş, sohbetlerin neredeyse tek konusu olarak gündemde tutulur. Güreş günü geldi mi, herkes güreş meydanlarını doldurur, güreşi izlerken pürdikkat kesilirdi. İzlerken sanırsın tüm seyirci kendi güreşçisinin yerine güreşiyor, o denli heyecanla izlenirdi. Günümüzde pehlivanlık unvanı ile, sayılı illerimizde yapılan "Yağlı Güreş"lerle sürdürülmektedir. Bunlarda en eskisi olarak "Kırkpınar Yağlı Güreşleri" bilinir. Geleneksel olarak her yıl, 2018 yılında 657' ncisi yapılan bu köklü güreş organizasyonu, içerisinde birçok geleneği de barındır. Kırkpınar yağlı güreşleri kadar olmazsa da bir çok yörelerimizde bu güreş organizasyonları yapılmaktadır. Geleneksel olarak yapılanları da vardır. Greko-Romen Güreşi Günümüzde güreşler hala sevilen bir spor dalı olarak yerini bulmuş, dünyada yapılan bir çok organizasyonlarda güreş kategorisi de yerini almıştır. Günümüzde, "Greko-Romen" ve "Serbest" stiller olimpik olarak yapılmaktadır. Bu iki stil aynı kurallar çerçevesinde müsabakalarda yerini alır. Greko-Romen stili Avrupa' da yaygın olarak yapılan bir güreştir. Serbest stil, ata sporumuz güreşe, şekil itibariyle daha çok benzediğinden ülkemiz de çok yaygın olarak yapılmaktadır. Greko-Romen güreşte esas olan belden yukarısından tutolarak taktik uygulanmasıdır. Bel aşağısından tutmak bu güreşin kuralları dışındadır. Serbest sitilde vücudun her tarafında tutularak taktik uygulanır. Geleneksel güreşimize en yakın stil serbest güreştir. Karakucak Güreşi Geleneksel Güreşlerimiz; Aba güreşi, şalvar güreşi, Karakucak Güreşi (En eski güreşimizdir, serbest güreşe en yakın güreş çeşidir.), Pırtpıt, Yağlı güreş (Bu güreş çeşidi kültürümüzün en eski bilindik güreşidir) Bu yazımı ilk yayımladığım Linkine BURADAN ulaşabilirsiniz. Bu yazımı yayımladığım diğer sosyal medyalar: Twitter Facebook Steemit wekü
0.00
7
3

gerceklerGüncelleme
Ata Sporumuz Güreşle ilgili Bilgiler
Yağlı Güreş Güreş, yer yüzünün gelmiş geçmiş en eski sporlarından biri kabul edilir. Türk destanlarında sıkça geçen bir spor olarak bilinir. Her yörenin bir pehlivanı vardır. Bu pehlivanın tek amacı vardır kendi sırtı yere gelmeden önüne çıkan rakiplerinin sırtlarını bir bir yere getirmektir. Pehlivanlık Türklerde bir meslek desek yeridir. Toplumda pehlivanların yeri de bir başkadır. Pehlivan dendi mi, toplumdan saygı görür, hürmet gösterilir. Pehlivan kapalı mekanların baş köşe konuğu olur, kalkılır hemen yer verilir. Her köyün, mahallenin, kasabanın ve şehrin pehlivanı veya pehlivanları olurdu, o yöre halkı kendi pehlivanıyla övünür, pehlivanına toz kondurmaz, yenilse de sonraki sefere yener umuduyla pehlivana moral verirdi. Yapılacak olan güreşlere büyük ilgi gösterilir, günler sonra yapılacak güreş, sohbetlerin neredeyse tek konusu olarak gündemde tutulur. Güreş günü geldi mi, herkes güreş meydanlarını doldurur, güreşi izlerken pürdikkat kesilirdi. İzlerken sanırsın tüm seyirci kendi güreşçisinin yerine güreşiyor, o denli heyecanla izlenirdi. Günümüzde pehlivanlık unvanı ile, sayılı illerimizde yapılan "Yağlı Güreş"lerle sürdürülmektedir. Bunlarda en eskisi olarak "Kırkpınar Yağlı Güreşleri" bilinir. Geleneksel olarak her yıl, 2018 yılında 657' ncisi yapılan bu köklü güreş organizasyonu, içerisinde birçok geleneği de barındır. Kırkpınar yağlı güreşleri kadar olmazsa da bir çok yörelerimizde bu güreş organizasyonları yapılmaktadır. Geleneksel olarak yapılanları da vardır. Greko-Romen Güreşi Günümüzde güreşler hala sevilen bir spor dalı olarak yerini bulmuş, dünyada yapılan bir çok organizasyonlarda güreş kategorisi de yerini almıştır. Günümüzde, "Greko-Romen" ve "Serbest" stiller olimpik olarak yapılmaktadır. Bu iki stil aynı kurallar çerçevesinde müsabakalarda yerini alır. Greko-Romen stili Avrupa' da yaygın olarak yapılan bir güreştir. Serbest stil, ata sporumuz güreşe, şekil itibariyle daha çok benzediğinden ülkemiz de çok yaygın olarak yapılmaktadır. Greko-Romen güreşte esas olan belden yukarısından tutolarak taktik uygulanmasıdır. Bel aşağısından tutmak bu güreşin kuralları dışındadır. Serbest sitilde vücudun her tarafında tutularak taktik uygulanır. Geleneksel güreşimize en yakın stil serbest güreştir. Karakucak Güreşi Geleneksel Güreşlerimiz; Aba güreşi, şalvar güreşi, Karakucak Güreşi (En eski güreşimizdir, serbest güreşe en yakın güreş çeşidir.), Pırtpıt, Yağlı güreş (Bu güreş çeşidi kültürümüzün en eski bilindik güreşidir) Bu yazımı ilk yayımladığım Linkine BURADAN ulaşabilirsiniz. Bu yazımı yayımladığım diğer sosyal medyalar: Twitter Facebook Steemit wekü
0.00
7
3

gerceklerGüncelleme
Ata Sporumuz Güreşle ilgili Bilgiler
Yağlı Güreş Güreş, yer yüzünün gelmiş geçmiş en eski sporlarından biri kabul edilir. Türk destanlarında sıkça geçen bir spor olarak bilinir. Her yörenin bir pehlivanı vardır. Bu pehlivanın tek amacı vardır kendi sırtı yere gelmeden önüne çıkan rakiplerinin sırtlarını bir bir yere getirmektir. Pehlivanlık Türklerde bir meslek desek yeridir. Toplumda pehlivanların yeri de bir başkadır. Pehlivan dendi mi, toplumdan saygı görür, hürmet gösterilir. Pehlivan kapalı mekanların baş köşe konuğu olur, kalkılır hemen yer verilir. Her köyün, mahallenin, kasabanın ve şehrin pehlivanı veya pehlivanları olurdu, o yöre halkı kendi pehlivanıyla övünür, pehlivanına toz kondurmaz, yenilse de sonraki sefere yener umuduyla pehlivana moral verirdi. Yapılacak olan güreşlere büyük ilgi gösterilir, günler sonra yapılacak güreş, sohbetlerin neredeyse tek konusu olarak gündemde tutulur. Güreş günü geldi mi, herkes güreş meydanlarını doldurur, güreşi izlerken pürdikkat kesilirdi. İzlerken sanırsın tüm seyirci kendi güreşçisinin yerine güreşiyor, o denli heyecanla izlenirdi. Günümüzde pehlivanlık unvanı ile, sayılı illerimizde yapılan "Yağlı Güreş"lerle sürdürülmektedir. Bunlarda en eskisi olarak "Kırkpınar Yağlı Güreşleri" bilinir. Geleneksel olarak her yıl, 2018 yılında 657' ncisi yapılan bu köklü güreş organizasyonu, içerisinde birçok geleneği de barındır. Kırkpınar yağlı güreşleri kadar olmazsa da bir çok yörelerimizde bu güreş organizasyonları yapılmaktadır. Geleneksel olarak yapılanları da vardır. Greko-Romen Güreşi Günümüzde güreşler hala sevilen bir spor dalı olarak yerini bulmuş, dünyada yapılan bir çok organizasyonlarda güreş kategorisi de yerini almıştır. Günümüzde, "Greko-Romen" ve "Serbest" stiller olimpik olarak yapılmaktadır. Bu iki stil aynı kurallar çerçevesinde müsabakalarda yerini alır. Greko-Romen stili Avrupa' da yaygın olarak yapılan bir güreştir. Serbest stil, ata sporumuz güreşe, şekil itibariyle daha çok benzediğinden ülkemiz de çok yaygın olarak yapılmaktadır. Greko-Romen güreşte esas olan belden yukarısından tutolarak taktik uygulanmasıdır. Bel aşağısından tutmak bu güreşin kuralları dışındadır. Serbest sitilde vücudun her tarafında tutularak taktik uygulanır. Geleneksel güreşimize en yakın stil serbest güreştir. Karakucak Güreşi Geleneksel Güreşlerimiz; Aba güreşi, şalvar güreşi, Karakucak Güreşi (En eski güreşimizdir, serbest güreşe en yakın güreş çeşidir.), Pırtpıt, Yağlı güreş (Bu güreş çeşidi kültürümüzün en eski bilindik güreşidir) Bu yazımı ilk yayımladığım Linkine BURADAN ulaşabilirsiniz. Bu yazımı yayımladığım diğer sosyal medyalar: Twitter Facebook Steemit wekü
0.00
7
3
0.00
7
4
0.00
7
4
0.00
7
4
0.00
12
4
0.00
12
4
0.00
12
4
bilgidunyasi
Takımlarımızın ilk renkleri
Hepimiz tuttuğumuz takımımızın renklerine aşığız dır.Takımımızın formasını alıp giymek için can atarız.Hic düsündük mü tuttuğumuz takımlarımızın kurulduğunda renkleri neydi hep beraber bakalım. Fenerbahçe : Sarı Beyaz. Galatasaray: kırmızı beyaz. Beşiktaş. :. Siyah beyaz. Trabzonspor: Kırmızı beyaz. Gördüğünüz gibi bir tek Beşiktaşın renkleri değişmemiş O zaman şu soru çıkıyor neden diğer takımların renkleri değişmiş inceleyelim. Fenerbahçe'nin sarı beyaz forması kışlık tır.Yaz gelince başkan Ziya bey İngiliz tüccarın dükkanına giderek tüccarın elinde sarı üzerine lacivert çizgili yazlık gömlekler olduğunu görür.Tuccar Ziya beye elimizde bu renkler var forma olarak giyebilir'ler diyerek görüşünü söyler.ve Ziya bey hepsini satın alır bundan sonra Fenerbahçe'nin rengi sarı lacivert olur. Galatasaray'ın ise ilk forması bayrağımızın renkleri olan kırmızı beyazdır. Peki nasıl sarı kırmızı oldu inceleyelim. (Utku erişik'in Hava Atışı adlı kitabından) Galatasaray'ın formasının rengi bayrağımızın renkleri olan kırmızı beyaz bu formaları giyince korktuk acaba başımıza bir iş gelir mi diye ve başladık kulübümüz için renk aramaya. Bahcekapi daki bir mağazaya girdik. Tezgahtar ustaca bir el hareketi ile sarı kırmızı bu iki renk kumaşı birleştirince " bir saka kuşunun başıyla kanadının yarattığı neşeli bir renk değişimine benzer bir parlaklık hasıl oldu. O anda içimde bir alevin parladığını hissettim. Bu renkler bizi galibiyetten galibiyete götürecek diye hayal ettim" kumaşı aldım ve artık rengimiz sarı kırmızı oldu. Gelelim Trabzonspor renklerinin nasıl oluştuğuna Trabzonspor'un ilk rengi kırmızı beyazdır.Lakin idmanocagi buna karşı çıktı.İdmanocaği ve idman gücü iki ezele rakip'ti. Trabzonspor'a bir renk lazımdı.İdamanocaği ve idman gücü temsilcilerinden bir renk söylenmesi istenir. İdamanocağı grubu koyu bordo idmangücü grubu açık mavi üzerinde görüş bildirmiş ve Trabzonspor'un rengi bordo mavi olmuş.
0.00
1
0
bilgidunyasi
Takımlarımızın ilk renkleri
Hepimiz tuttuğumuz takımımızın renklerine aşığız dır.Takımımızın formasını alıp giymek için can atarız.Hic düsündük mü tuttuğumuz takımlarımızın kurulduğunda renkleri neydi hep beraber bakalım. Fenerbahçe : Sarı Beyaz. Galatasaray: kırmızı beyaz. Beşiktaş. :. Siyah beyaz. Trabzonspor: Kırmızı beyaz. Gördüğünüz gibi bir tek Beşiktaşın renkleri değişmemiş O zaman şu soru çıkıyor neden diğer takımların renkleri değişmiş inceleyelim. Fenerbahçe'nin sarı beyaz forması kışlık tır.Yaz gelince başkan Ziya bey İngiliz tüccarın dükkanına giderek tüccarın elinde sarı üzerine lacivert çizgili yazlık gömlekler olduğunu görür.Tuccar Ziya beye elimizde bu renkler var forma olarak giyebilir'ler diyerek görüşünü söyler.ve Ziya bey hepsini satın alır bundan sonra Fenerbahçe'nin rengi sarı lacivert olur. Galatasaray'ın ise ilk forması bayrağımızın renkleri olan kırmızı beyazdır. Peki nasıl sarı kırmızı oldu inceleyelim. (Utku erişik'in Hava Atışı adlı kitabından) Galatasaray'ın formasının rengi bayrağımızın renkleri olan kırmızı beyaz bu formaları giyince korktuk acaba başımıza bir iş gelir mi diye ve başladık kulübümüz için renk aramaya. Bahcekapi daki bir mağazaya girdik. Tezgahtar ustaca bir el hareketi ile sarı kırmızı bu iki renk kumaşı birleştirince " bir saka kuşunun başıyla kanadının yarattığı neşeli bir renk değişimine benzer bir parlaklık hasıl oldu. O anda içimde bir alevin parladığını hissettim. Bu renkler bizi galibiyetten galibiyete götürecek diye hayal ettim" kumaşı aldım ve artık rengimiz sarı kırmızı oldu. Gelelim Trabzonspor renklerinin nasıl oluştuğuna Trabzonspor'un ilk rengi kırmızı beyazdır.Lakin idmanocagi buna karşı çıktı.İdmanocaği ve idman gücü iki ezele rakip'ti. Trabzonspor'a bir renk lazımdı.İdamanocaği ve idman gücü temsilcilerinden bir renk söylenmesi istenir. İdamanocağı grubu koyu bordo idmangücü grubu açık mavi üzerinde görüş bildirmiş ve Trabzonspor'un rengi bordo mavi olmuş.
0.00
1
0
bilgidunyasi
Takımlarımızın ilk renkleri
Hepimiz tuttuğumuz takımımızın renklerine aşığız dır.Takımımızın formasını alıp giymek için can atarız.Hic düsündük mü tuttuğumuz takımlarımızın kurulduğunda renkleri neydi hep beraber bakalım. Fenerbahçe : Sarı Beyaz. Galatasaray: kırmızı beyaz. Beşiktaş. :. Siyah beyaz. Trabzonspor: Kırmızı beyaz. Gördüğünüz gibi bir tek Beşiktaşın renkleri değişmemiş O zaman şu soru çıkıyor neden diğer takımların renkleri değişmiş inceleyelim. Fenerbahçe'nin sarı beyaz forması kışlık tır.Yaz gelince başkan Ziya bey İngiliz tüccarın dükkanına giderek tüccarın elinde sarı üzerine lacivert çizgili yazlık gömlekler olduğunu görür.Tuccar Ziya beye elimizde bu renkler var forma olarak giyebilir'ler diyerek görüşünü söyler.ve Ziya bey hepsini satın alır bundan sonra Fenerbahçe'nin rengi sarı lacivert olur. Galatasaray'ın ise ilk forması bayrağımızın renkleri olan kırmızı beyazdır. Peki nasıl sarı kırmızı oldu inceleyelim. (Utku erişik'in Hava Atışı adlı kitabından) Galatasaray'ın formasının rengi bayrağımızın renkleri olan kırmızı beyaz bu formaları giyince korktuk acaba başımıza bir iş gelir mi diye ve başladık kulübümüz için renk aramaya. Bahcekapi daki bir mağazaya girdik. Tezgahtar ustaca bir el hareketi ile sarı kırmızı bu iki renk kumaşı birleştirince " bir saka kuşunun başıyla kanadının yarattığı neşeli bir renk değişimine benzer bir parlaklık hasıl oldu. O anda içimde bir alevin parladığını hissettim. Bu renkler bizi galibiyetten galibiyete götürecek diye hayal ettim" kumaşı aldım ve artık rengimiz sarı kırmızı oldu. Gelelim Trabzonspor renklerinin nasıl oluştuğuna Trabzonspor'un ilk rengi kırmızı beyazdır.Lakin idmanocagi buna karşı çıktı.İdmanocaği ve idman gücü iki ezele rakip'ti. Trabzonspor'a bir renk lazımdı.İdamanocaği ve idman gücü temsilcilerinden bir renk söylenmesi istenir. İdamanocağı grubu koyu bordo idmangücü grubu açık mavi üzerinde görüş bildirmiş ve Trabzonspor'un rengi bordo mavi olmuş.
0.00
1
0
0.00
1
0
0.00
1
0
0.00
1
0
0.00
12
8
0.00
12
8
0.00
12
8
bilgidunyasiGüncelleme
Bursaspor'un timsah simgesinin öyküsü
Yeşil-beyazlı kulüpte 4 dönem yöneticilik görevinde bulunan Keskin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Bursaspor’a olan fazla ilgi ve merakından dolayı 1992 yılında kulübe bir sembol belirlemek için arayışa girdiğini söyledi. O dönemlerde siyasi partiler ile Avrupa’nın ve dünyanın önemli takımları, önemli araba ve giyim markalarının hayvan sembolleri olduğunu dile getiren Keskin, "Bursaspor’umuzun da bir hayvan simgesi olsun diye düşünürdüm ama aklıma bir hayvan gelmezdi." dedi. Keskin, çok fazla televizyon kanalının bulunmadığı o yıllarda TRT 3’te bir belgesel izlediğini hatırlatarak, şöyle konuştu:. İzlediğim belgeselde timsah anlatılıyordu. Orada timsahın cesaretini ve rengini de görünce birden çağrışım yaptı. Bursaspor’un sembolü ’timsah’ olmalı diye düşündüm. Sabaha kadar uyumadım. İlk olarak eşime ardından yakın çevreme söyledim. Yakın çevrem çok kolay kabul etti. Benim Bursaspor’a olan yakın ilgimi biliyorlardı. Fakat ikinci halkaya geldiğimizde ’Bursaspor’a sembol buldum’ deyince herkesin aklına ’Sen kimsin ki Bursaspor’a sembol buldun’ gibi düşünce geliyordu. Fikir ikinci halkada başarısız oldu. Çevremdeki insanlara birbirleriyle ilişkili 3 soru sormaya başladım ve timsahı kendilerine buldurttum. Benim bulduğum timsahı onlar da çok kolay bir mantıkla buldular. Neydi bu sorular? İlk olarak Bursaspor’un sembolü bir hayvan olsun mu? sorusuydu. Buna herkes ’Evet olsun’ dedi. ikinci soru ’Bu hayvan ne renk olsun?’ oldu. Tabi kırmızı, mor, lacivert olacak hali yok. Herkes ’Yeşil’ dedi. Son soruda "Peki yeşil olunca hangi hayvanı söylersin?’ deyince de herkesin aklına timsah geldi. O 6 ayı öyle geçirdik. Keskin, çevresindeki insanların da kendisi gibi düşünmeye başladıklarında konuyu 3 Ağustos 1992 yılında dönemin kulüp başkanı merhum Orhan Özselek’e ilettiğini anlattı. Başkan Özselek ile yaklaşık 2 saat görüştüklerini belirten Keskin, "Yaptığım konuşmanın sonunda başkanı ikna ettim. Başkan o akşam Bursaspor karar defterine ’Bursaspor’un sembolü timsahtır’ başlıklı yazıyı işletti ve timsah sembolümüz o zaman resmiyet kazandı.
0.00
2
0
bilgidunyasiGüncelleme
Bursaspor'un timsah simgesinin öyküsü
Yeşil-beyazlı kulüpte 4 dönem yöneticilik görevinde bulunan Keskin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Bursaspor’a olan fazla ilgi ve merakından dolayı 1992 yılında kulübe bir sembol belirlemek için arayışa girdiğini söyledi. O dönemlerde siyasi partiler ile Avrupa’nın ve dünyanın önemli takımları, önemli araba ve giyim markalarının hayvan sembolleri olduğunu dile getiren Keskin, "Bursaspor’umuzun da bir hayvan simgesi olsun diye düşünürdüm ama aklıma bir hayvan gelmezdi." dedi. Keskin, çok fazla televizyon kanalının bulunmadığı o yıllarda TRT 3’te bir belgesel izlediğini hatırlatarak, şöyle konuştu:. İzlediğim belgeselde timsah anlatılıyordu. Orada timsahın cesaretini ve rengini de görünce birden çağrışım yaptı. Bursaspor’un sembolü ’timsah’ olmalı diye düşündüm. Sabaha kadar uyumadım. İlk olarak eşime ardından yakın çevreme söyledim. Yakın çevrem çok kolay kabul etti. Benim Bursaspor’a olan yakın ilgimi biliyorlardı. Fakat ikinci halkaya geldiğimizde ’Bursaspor’a sembol buldum’ deyince herkesin aklına ’Sen kimsin ki Bursaspor’a sembol buldun’ gibi düşünce geliyordu. Fikir ikinci halkada başarısız oldu. Çevremdeki insanlara birbirleriyle ilişkili 3 soru sormaya başladım ve timsahı kendilerine buldurttum. Benim bulduğum timsahı onlar da çok kolay bir mantıkla buldular. Neydi bu sorular? İlk olarak Bursaspor’un sembolü bir hayvan olsun mu? sorusuydu. Buna herkes ’Evet olsun’ dedi. ikinci soru ’Bu hayvan ne renk olsun?’ oldu. Tabi kırmızı, mor, lacivert olacak hali yok. Herkes ’Yeşil’ dedi. Son soruda "Peki yeşil olunca hangi hayvanı söylersin?’ deyince de herkesin aklına timsah geldi. O 6 ayı öyle geçirdik. Keskin, çevresindeki insanların da kendisi gibi düşünmeye başladıklarında konuyu 3 Ağustos 1992 yılında dönemin kulüp başkanı merhum Orhan Özselek’e ilettiğini anlattı. Başkan Özselek ile yaklaşık 2 saat görüştüklerini belirten Keskin, "Yaptığım konuşmanın sonunda başkanı ikna ettim. Başkan o akşam Bursaspor karar defterine ’Bursaspor’un sembolü timsahtır’ başlıklı yazıyı işletti ve timsah sembolümüz o zaman resmiyet kazandı.
0.00
2
0
bilgidunyasiGüncelleme
Bursaspor'un timsah simgesinin öyküsü
Yeşil-beyazlı kulüpte 4 dönem yöneticilik görevinde bulunan Keskin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Bursaspor’a olan fazla ilgi ve merakından dolayı 1992 yılında kulübe bir sembol belirlemek için arayışa girdiğini söyledi. O dönemlerde siyasi partiler ile Avrupa’nın ve dünyanın önemli takımları, önemli araba ve giyim markalarının hayvan sembolleri olduğunu dile getiren Keskin, "Bursaspor’umuzun da bir hayvan simgesi olsun diye düşünürdüm ama aklıma bir hayvan gelmezdi." dedi. Keskin, çok fazla televizyon kanalının bulunmadığı o yıllarda TRT 3’te bir belgesel izlediğini hatırlatarak, şöyle konuştu:. İzlediğim belgeselde timsah anlatılıyordu. Orada timsahın cesaretini ve rengini de görünce birden çağrışım yaptı. Bursaspor’un sembolü ’timsah’ olmalı diye düşündüm. Sabaha kadar uyumadım. İlk olarak eşime ardından yakın çevreme söyledim. Yakın çevrem çok kolay kabul etti. Benim Bursaspor’a olan yakın ilgimi biliyorlardı. Fakat ikinci halkaya geldiğimizde ’Bursaspor’a sembol buldum’ deyince herkesin aklına ’Sen kimsin ki Bursaspor’a sembol buldun’ gibi düşünce geliyordu. Fikir ikinci halkada başarısız oldu. Çevremdeki insanlara birbirleriyle ilişkili 3 soru sormaya başladım ve timsahı kendilerine buldurttum. Benim bulduğum timsahı onlar da çok kolay bir mantıkla buldular. Neydi bu sorular? İlk olarak Bursaspor’un sembolü bir hayvan olsun mu? sorusuydu. Buna herkes ’Evet olsun’ dedi. ikinci soru ’Bu hayvan ne renk olsun?’ oldu. Tabi kırmızı, mor, lacivert olacak hali yok. Herkes ’Yeşil’ dedi. Son soruda "Peki yeşil olunca hangi hayvanı söylersin?’ deyince de herkesin aklına timsah geldi. O 6 ayı öyle geçirdik. Keskin, çevresindeki insanların da kendisi gibi düşünmeye başladıklarında konuyu 3 Ağustos 1992 yılında dönemin kulüp başkanı merhum Orhan Özselek’e ilettiğini anlattı. Başkan Özselek ile yaklaşık 2 saat görüştüklerini belirten Keskin, "Yaptığım konuşmanın sonunda başkanı ikna ettim. Başkan o akşam Bursaspor karar defterine ’Bursaspor’un sembolü timsahtır’ başlıklı yazıyı işletti ve timsah sembolümüz o zaman resmiyet kazandı.
0.00
2
0
0.00
2
0
0.00
2
0
0.00
2
0