Öncelikle selamlar. Mount And Blade Warband ın Persistent Kingdoms modülünde ki günlüğümü sizlerle paylaşmak istiyorum.
Gün 1;
Eh..Elime yıllar sonra ilk kalem alışım.Yıllar sonra ilk dostumu edindim,bir kaç saat birlikte yol aldıktan sonra bir eğitmen bulmaya karar verdik.Önce Praven ın sonra Swanların en son olarak ise köyün kapısını çaldık fakat pek umursanmadık...
*bir kaç satır sinirle yazılıp üstü karalanmış*
En sonunda ise Montibeil kalesinde dostum Arthur bir eğitmen buldu..Ben ise tüm günümü bir kaç dost edinmek ve eğitmen arayışıyla bir kaç kişiyle talim yaparak geçirdim.
Dostumu görmek için Montibeil e gittiğimde bir ordu ile karşılaştım,ve bir haydut tarafından babamdan kalma örsüm deri çantamla birlikte çalındı-Ah..Ne safım onu sadece beni eğitmek isteyen birisi sandım
*Sinirle yazılıp silinmiş bir kaç satır daha*
Birkaç olay sonrası kadın bir şekilde insafa geldi ve Deri çantamı bana geri verdi-içindeki paramı çaldıktan sonra tabii.
Montibeil in kapısına vardım ki arkamda onlarca atlı kaleye taaruz ediyor! Derdimi anlatmak istesem de anlatamadım..Dostumun olaylarla hiç bir alakası olmamasına rağmen o da öldürülecekti
Gemiye kaçtıklarında kıyı boyunca onları takip ettim.Fakat sesimi duyuramadım,en sonunda ise dostumun vurularak denize düştüğünü gördüm.Fakat savaş alanında ona ne olduğunu kestiremeden gemi berwinvic e demirledi;
Gözümün önünde bir kıyım gerçekleşti iki adam canice katledildi ve kelleleri alındı.Suçları neydi bilmiyorum fakat..Böyle bir sonu hak ettiler mi?Tartışılır.
Olay bittiğinde ve dağıldıklarında kıyıya gidip dostumu aramaya başladım.Arthur ve bir -Her neyse ele geçirilirsem ismi öğrenilmemeli.
Devamını yazamam..Eğer bu günlüğü bir Ordu lideri,Savaşın lideri ya da Kral okuyor ise tek söyleyeceğim bizi kabul etseydiniz o kalede olmayacaktık! Ve ben dostumu satmayacağım.
İmza: Gendry_Madcup
Gün 2;
*günlüğün ardı ardına bir kaç sayfası yırtılmış*
*üstü çizilmiş bir yazı/Eh..öğrendiklerimle değil uyandığımdan başlayacağım en iyisi bu/*
Kendime geldiğimde ilk hissettiğim şey kafamdaki sancıydı..Sanki gözümü açmamı engelliyor,Ölümü kucaklamamı istiyordu;
Derin bir nefes alarak doğruldum daha önce görmediğim bir çiftlik biraz uzağında büyük bir kale ve etrafta bir kaç silah..Düşünmeye başladığımda ise koca bir hiçlik..Sadece Gendry olan ismimi hatırlıyordum.
Bir saate yakın bir süre enerjimi toplamaya çalıştım ve sonunda kendime güvenerek-ve dayandığım mızrağıma-yola koyuldum yerleşkeye varmak üzereyken mızrağım elimden kaydı ve titreyen bacaklarımın esiri olarak kendimi yerde buldum.
Amacım bir süre oturarak enerji toplamak iken bir adam -sanırım bana acıdı- yanıma gelerek sorular sordu,yaralı olduğumu öğrendiğinde kalesine götüreceğini söyledi fakat asıl olay ismimi öğrendiğinde gerçekleşti;
Seni ona götürmeliyim gibi bir çok saçma zırva ile beni bir çöl kalesine getirdi ufak bir tedavi ve dinlenme sonrası herkes bana ismimi söylüyor ve bir sürü yer göstererek o lanet hatırladın mı kelimesini tekrarlıyordu*Sinirle karalanmış bir kaç satır*Sinirle söylenen,nazik bir kaç söylemim sonrası içime şeytan girdiğini bile düşündüler..
Eski dostlarımın bana hiç değer vermediğini düşünerek kaleden ayrıldım ve tüm diyarı gezinerek şu soruyu sormaya başladım;
Beni tanıyor musunuz?
Bir kaç saat boyunca sadece kısa bir süredir tanıdığım insanlarla karşılaştım..Kimim ben?Neden buradayım gerçekten öğrenmek istiyorum!
*bu kısmın mürekkebi daha yeni görünüyor*
Tekrar o lanet! Shariz kalesine doğru yola koyuldum.. *bu kısımda yazana kişinin elleri titremiş/Yolda yeni bir dostluk edindim/*
Her neyse..Hayatını kurtardığımı ve benim dostum olduğunu iddia eden bir kadın..İsmi Freja Benimle bir süre konuştu ve deri çantamdaki bu günlüğü bana söyledi-Bunu gece yazarken bile neden daha önce aklıma gelmediğini düşünüyorum..
Bilmenizi isterim ki şu an sırıtıyorum Çünkü hiç bir şey bilmemektense son iki gününü bilmek iyidir.Hakkımda son bilinen şey Shariz den çıktığım bilgisi.
Freja artık meşgul bir kadın-bilmem ne görevlisi olmuş. Shariz şehrinde tanıdığım tapınak şovalyeleri ile bir kaç saat süren haşin bir antrenman yaptım.Fakat her güzel şey gibi o da bitti.Şehrin iki yöneticisi birbirine girdi ve bu olay sonrasında çıkmama izin verilmedi Ben de oradan kaçmak zorunda kaldım..
Kaçarken kalenin surunun en alçak yerinden indim.Bir kaç yara almıştım fakat sadece uzun vadede sıkıntıydı.Bir doktor bulmak sıkıntı değildi
İki saatlik arayışım sonrasında köyde bir doktor buldum fakat beni umursamadı. Hakkında daha fazla yazmayacağım fakat onu koruyan bir sürü asker var..Kızdırmasam iyi olur durumum çok kötüleştiğinde bir doktor beni iyileştirdi.
Köyden ayrıldığımda şimdi yazmayacağım fakat gizli bir olay oldu*tırnak içinde halk yazıyor ve yeşil bir yaprak yapıştırılmış*Hafızam tekrar giderse diye..
Gün 3;
Bu yazımı sabah yazmak zorunda kaldım.
Günümün başında hana giderek karnımı doyurdum,Sharize doğru yol aldım fakat sanırım eskisi kadar hoş karşılanmıyorum.
Köye vardığımda yerel beyin Jelkala kalesindeki kontluktan bir asker ile bir şeyler konuşmak için arkaya doğru yol aldığını gördüm ve tabii ki de dinledim..Lord köyü terk edecekti.
https://steamcommunity.com/profiles/76561198405690518/screenshot/954090355582853619
https://steamcommunity.com/profiles/76561198405690518/screenshot/954090355582857723
Aptal tapınakçı diye nitelendirdiğim bir şovalye üzerindeki haç armalarını sökerek Praven safında yer almaya başlamış.Haçlı üstadına sorduğumda ise bilmiyorum tarzı bir kaç saçma cümle söyledi;
Shariz ordusu Praven a doğru yol aldığında onlardan bir kaç dakika sonra -yani en kargaşa dolu anı - bekleyerek Kalenin bayrak tarafına giden penceresinden dinlemeye başladım. Freja..Liderlerinin Praven a saldırmamak için para istediğinden bahsediyordu -kibar olan bir şekilde tabi.Yerel vali onu reddederek çıkmazsa öleceğini ima eden bir kaç konuşma yaptı.Konuşma bittiğinde beni tabanları yağlarken az kalsın yakalıyordu.
https://steamcommunity.com/profiles/76561198405690518/screenshot/954090355582863046
Bir kaç on dakika sonra yanına gittim.Kalenizin çatılarında bilmediğiniz yerler var ! Desem de sanırım kendi egosuna yenik düştü..Bir kaç saat onlara derdimi anlatmaya çalışsam da olmadı ve köye doğru yol aldım;
Yolda 10 yaşlarında fakat yaşıtlarına göre çok küçük gösteren sevimli bir çocukla tanıştım..Lewis sabun ve fıstık satarak kendi kalesini yaptıracağını düşünüyor neden olmasın?
Ona biraz diyarı tanıttıktan sonra köyün yolunu benimle birlikte öğrendi-ve diyarın politik,siyasi durumunu az çok anladı.
Köye vardığımızda yerel lordun halka bir seslenişi olacağını duydum ve dinlemeye başladım.
Köylülerin başına gelenlerin onun yüzünden olduğunu düşünüyormuş..Konuşmanın başında dinlediğim şeyin-yani köyü terk etmenin gerçekleşeceğini anlayarak sadece ona bir istihbaratçı-sanırım artık açıklayabilirim-Olduğumu söyleyerek yoluma bakarak biraz şekerleme yapmaya gittim.
https://steamcommunity.com/profiles/76561198405690518/screenshot/954090355582885536
Akşam olduğunda köyün girişindeki shariz ordusunu fark ettim.Pravenın yenilmesi gibi durumlardan bahsetmeyeceğim..
Lordun yerleştiği Montibeil kalesine-onunda söylediği köyü koruma olayından dolayı-gittim fakat içeri alınmadım..
Burglen köyünde Shariz ordusu olduğunu söylediğimde aptal muhafız sadece kendisi yol aldı ve bir kaç kale görevlisi içeriye gitti.
Muhafızın yanındaymış gibi davranarak ortamdakilerin beni düşman görmemesini sağladım.Muhafız gittiğinde ise aptal bir Berwinvic sancaklı asker götürülen haydutların eşyalarına sahip çıkıyor, bu zırhlar Shariz'in malı yalanı ile tamamına konmaya ! çalışıyordu.Sadece bir kaç günlük ihtiyacım için artık haydut'a lazım olmayacak bir kılıcı alacaktım..Beni canımla tehdit ettiğinde ise yeterince iyi bir savaşçı olmadığını fark etti..Şu an sırıttığımı bilmenizi isterim.
Evet haydutların eşyalarına dokunmadım fakat adamın zırhı ve kılıcı bana tam 17000 Eightborn dinarı kazandırdı..
Üstadın beni koruması için görevlendirdiği gizli aşığının da yardımıyla tabii..
Günümün sonrasında rutin bir kaç olay oldu.. Geçmişimde beni Tanıyan Eskel isimli bir adam beni eğer peşime düşerlerse yalnız bırakmayacağını ve çok genç olduğumu söyleyerek bu gün yanımda olacağını belirtti..Umarım olur ve yalnız ölmem.
Vorneston isimli konakladığım kaleye yeni bir demirci geldi..Ufak yardımlarım sonucu bana da biraz para kaldı artık çok kötü bir maddi durumum yok.
*Günlüğün sağ alt köşesinde bir not*Blackwell benden birşey saklıyor..
Gün 4;
Savaş haberini aldığımda öncelik olarak Praven a uğradım.Tekrar kilit noktaları göstermeyi denedim..Ne şaşırtıcı ki bu kez kabul ettiler ! Aptal genç derebeyi beni reddedene kadar pravenlılar savaşta yanlarında olmamda bir sakınca görmüyordu; https://steamcommunity.com/profiles/76561198405690518/screenshot/954090355593345368
https://steamcommunity.com/profiles/76561198405690518/screenshot/954090355593359275
https://steamcommunity.com/profiles/76561198405690518/screenshot/954090355593363395
https://steamcommunity.com/profiles/76561198405690518/screenshot/954090355593356418
https://steamcommunity.com/profiles/76561198405690518/screenshot/954090355593373456
Sharize gidip Frejaya gerekli haberleri verdim. çatıdan mühendisi indireceğimi sanacaklardı, fakat ben yükseklik avantajımı kullanıp okçularına nefes aldırmayacaktım.-Ne yazık ki bu plan iptal edildi../ihanet kuralları belirlenmemiş/
https://steamcommunity.com/profiles/76561198405690518/screenshot/954090355593365742
Jelkaladan biraz yemek tedarik ettiğimde Jelkala kalesinin de Shariz tarafında olduğunu öğrendim.
Savaş başladığında çatılara çıkarak bayrağa çekilen Praven lıları oklamaya başladım.
https://steamcommunity.com/profiles/76561198405690518/screenshot/954090355593375659https://steamcommunity.com/profiles/76561198350846835/screenshot/968727054380177453
https://steamcommunity.com/profiles/76561198405690518/screenshot/954090355593379604
Shariz ve Jelkala ordusu geri çekildiğinde ben de güvenli bir noktaya kaçtım.Frejaya Praven şehrine gidene kadar eşlik ettim.Shariz ve Praven şehri arasında sonsuz bir barış antlaşması imzalandı.
Savaşın ortamı ve kanlı havası bittiğinde Lewis i aramaya başladım. Önceki gün/14 Eylül hanımı -Eh..Vorneston da bir han aldım fakat battı o yüzden bir gündür onu görmüyordum.
Sorduğum kim varsa ya bilmiyorum diyordu yada uzun süredir görmediğini.Bir asker Montibeil de olduğunu söyleyene kadar tabi..Montibeil prensi olmuş..Sanırım diyarda arkadaşım olmaya en yakın kişiyi kaybettim-genç olarak tabii.
Savaşın ve Montibeilin gölgesinden uzaklaştığımda yeni bir dost edindim..Adını buraya yazmayacağım.Benim Lewis i tanıdığımı bilmeyerek onu kaçırırsak çok iyi miktarlar kazanırız tarzında konuştu sert bir dille reddettiğimde ise homurdanarak uzaklaştı.
Gün 5;
Vicdanın getirisi.
Roof bana Lewis aracılığıyla Montibeil'e girmemizi tekrar teklif ettiğinde bir süre Praven hanında uyurken düşüneceğimi söyleyerek onu atlattım. Bir saatlik istirahatim sonrası hancının yamağı ''Sakın dışarı çıkma yoksa kelleni gövdenden ayırırlar'' Tarzı konuşmalar yaptı.Pencereden baktığımda dışarıda yaralı bir kaç adamın olduğunu gördüm,Topuzumu ve kalkanımı elime alarak kapıyı açmasını söyledim.Karşımdaki manzara bana bir savaş sonrasını hatırlatıyor,etrafa tedirgin ve bir tehdit arayan bakışlar atmamı sağlıyordu.
Yaralıları bir şekilde hana taşıdık ve kapıyı kapattık,aptal Praven askerleri kendi yaralılarını umursamıyor!''Doktor çağırın'' Demekten öteye geçemiyordu.
Önce Shariz'e gittim.Fakat civarda yaşayan doktorun artık topraklarını terk ettiğini söylediğinde vakit kaybetmeden yoluma devam ederek,Pravenda bulunan hastaların son durumuna baktım. iki tanesine bir acemi doktor müdahele etmiş fakat kolları ve sırtında kılıç yaraları bulunan üçüncüye usta bir doktorun bakması gerekiyordu.
Berwinvic köprüsünün Praven a giden bölgesinde sohbet eden bir kaç kişiye rastladığımda, onlara doktor aradığımı ve bir adamın ölüm döşeğinde olduğunu söylediğimde şans yüzüme gülmüştü.
*araya ufak fakat tedirgince yazılmış bozuk bir yazı serpiştirilmiş*İki kadının bir tanesi sanki Freja dedi.
Bu arada Roof tekrar dönmemişti.Ben ise ona söylediğim gibi kadınların ve çocukların savaşa ve entrikaya alet olmaması gerektiğini hala savunuyordum.Yolculuğum Montibeil kalesiydi.
Berwinvic kalesinin önündeki harabelere girerek yayımın kirişini yerinden çıkarttım ve boğazıma dolayıp son gücümle bir kaç saniyelik 5 adet çekiş yaparak boğazıma bir ip dolandığı yalanına kendimi bile inandırdım. Onlara Praven sokaklarında yürürken bir anda boğazıma bir ip dolanıp yüzüstü yatırıldığımı,Lewis aracılığıyla olan muhabbetin aynısını söyleyecektim.
Bir kaç derin yutkunma ve öğürmeden sonra atıma atlayarak kan ter içerisinde Montibeil kalesine doğru dört nala sürdüm.Karşımdaki kadın görüntüme inanmıştı-Ben bile inanmıştım.
en sonunda ise handa hikayemi ikinci kez anlatırken buldum.Bir çocuğun ve kadının suikastine yardımcı olmayacaktım ve kaleye geldiğimde belki de idam edileceğimi biliyordum.
Nitekim zindanda geçen (gerçek zaman ile 2.30 saat)5 saatlik esaretimden sonra serbest bırakıldım...Tüm kıyafetlerimin çalınması ile tabii..
Ne demişler iyilik yap, kötülük bul.
Herhangi bir şekilde kurgu vesaire değildir attığım ss lere bakacak olursanız yazılanların tamamının rol ortamında yaşandığını göreceksiniz.Yaşadığım olaylar sonrası karakterim bir çocuğun hayatını kurtarmak isterken idam edildi...Sonuna kadar okuduysanız teşekkür ediyorum.
Yorumlar