Yaşar Doğu, 1913 yılında Samsun ili Kavak ilçesi karlı köyünde dünyaya gelir. Sonraki yıllarda Osmanlı Devleti 1.Dünya savaşının içinde bulur kendisini, daha çocuktur Yaşar Doğu. Devlet, babasını ülke savunması için askere alır. Tamda savaşın ortasına olan ülkede, babasını şehit verir. Daha çocukken babasız kalan Yaşar doğu bundan sonraki hayatını Annesiyle birlikte yine Kavak ilçesine bağlı Emirli köyünde dedesinin gölgesi altında sürdürürler.

Çocukluğu savaş yılları içerisinde geçer gider, çocuk yaşta ne olup bittiğine anlam veremez. Osmanlı devleti savaşta yenilmiş, yerine Mustafa Kemal ATATÜRK önderliğinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulmuştur. Aynı zamanda cumhuriyetle birlikte filizlenen bir Yaşar doğu vardır. Çocukluğu bitmiş artık yiğit mi yiğit bir delikanlı olmuştur. Anadolu derler ya sıksa toprağın suyunu çıkarır. Tamda o cinsten bir delikanlı. Bu zaman içerisinde yaman bir karakucak güreşçisi olarak çevrede ün salmaya başlamıştır.

Pehlivan Yaşar Doğu olma yolunda adımlar

Henüz 15 yaşındayken yörede yapılan düğün, dernek ve festival gibi şenliklerde güreş tutarken, genç yaşta pehlivan olarak ün salmış, sırtını yere getiren çıkmamıştır. O yıllarda yöresinde pehlivan olarak ün yapanlara yöre halkı ayrı bir ilgi gösterir, ayrıcalık verir ve hürmet gösterirdi. Hayatında hiç görmemiş yöre halkına sorsan Yaşar Doğu'yu büyük bir saygıyla anar, ona özlem duyar. Onu sadece yöre halkı değil tüm Türkiye'nin büyük kısmı tanır gereken saygıyı gösterir.

Belkide köyünden yöresinden ilk çıkışı mıdır? bilinmez! 1936 yılında vatani görevini yapmak üzere Başkent Ankara'ya gider. Askerlik görevini yaptığı sırada 1938 yılında samimi arkadaşının zorlamasıyla Ankara Güreş İhtisas Kulübüne girer. Aynı yıl askerlikten terhis olunca, güreşe devam etmek için Ankara'ya yerleşir. Güreş kulübü adına müsabakalarda güreş tutmaya başlar. Yaptığı güreş müsabakalarında tecrübesini artırırken ismi de Tüm Türkiye'ye yayılmaya başlar. Azimli, ve çalışkandır, başarmak için çok çalışır.

İlk kez Avrupa Şampiyonasına katılır

Türkiye'de başarısını duymayan kalmamıştır. Sıra şimdi yurt dışında kendisini ispatlamaya gelmiştir. 1939 yılında Norveç'in başkenti Oslo'da Avrupa Şampiyonası düzenlenecektir. Tecrübesiz olduğu gerekçesiyle yöneticiler tarafından milli takıma alınmak istenmese de, o yıllarda Milli Takım Antrenörü Finlandiyalı Onni Helinen'in ısrarları sonuç verince milli takıma dahil olur. Avrupa şampiyonasında mindere çıkar ve ilk 3 rakibini tek tek tuşla yenmesine rağmen 4. güreşinde minderde sayı ile yenilerek ilk yurt dışı macerasında Avrupa ikinciliği ile yurda döner.

Efsane güreşçi Yaşar Doğu, 1940 yılında ülkemizde düzenlenen Balkan Şampiyonasına katılır. Şampiyona İstanbul'dadır. Mindere 66 kiloda çıkar, turnuvada 3 karşılaşma yapar. Bu 3 karşılaşmanın hepsinde rakiplerini büyük hezimete uğratarak tuşla kazanır ve Balkan Şampiyonu olur. İlerleyen günlerde 2. Dünya Savaşı patlak verir. Müsabakalara yaklaşık 6 yıl kadar ara verilir. Çocukluğunda 1. Dünya Savaşına, Gençliğinde 2. Dünya Savaşına bizzat yaşayarak şahitlik eder. Savaş bitmiştir ara verilen müsabakalara başlanır. 1946 yılında Mısır Kahire'de güreş organizasyonu yapılır. Katıldığı bu organizasyonda 2 güreş yapar karşılaşmaların her ikisini de tuşla kazanır. Savaş nedeniyle verilen ara onun gücünde bir eksilme yapmamış yoluna kaldığı yerden devam etmektedir.

Kara saçlı kuvvet ilahı

Avrupa'da savaşın etkisinin bitmesiyle savaştan sonraki ilk Avrupa Güreş Şampiyonası İsveç'in Stockholm kentinde yapılmaktadır. Yaşar Doğu bu turnuvaya katılmak için can atıyordur, bir taraftan da sıtmaya bağlı olarak yüksek ateşle boğuşmaktadır. Hastalığını bahane etme yerine mindere çıkar. 6 karşılaşma yapar, yine tüm karşılaşmalarını kazanır. Hastalık nedeniyle unvanına gölge düşmesini istemez. Böylece İlk kez Avrupa Şampiyonluğu unvanını Stockholm'de elde etmiş olur. Bu başarısından sonra İsveçliler Yaşar Doğu'ya "Kara saçlı kuvvet ilahı” lakabını yakıştırırlar.

Buda mı değil?

Yıl 1947 yılını gösterdiğinde bu sefer Avrupa'da Grekoromen Güreş Şampiyonası vardır. Türk yurdunda bilinmeyen bir güreş olup Avrupa toplumuna has bir stil olmasına rağmen bu şampiyonaya katılma kararı alır. Şampiyona Çek Cumhuriyetinin başkenti olan Prag kentinde yapılmaktadır. Bu stilde de mindere 73 Kg.da çıkar ve tüm rakiplerini yenerek bu stilde de Avrupa şampiyonluğunu ilan eder. Onun için güreşin hangi stil olduğu önemli değildi. O aklı ve gücüyle her türlüsünün üstesinden gelmesini bilirdi.

1947 yılında Prag'da yapılan bu şampiyona'da grekoromen stilde şampiyon oldu ama yaşadığı şu olayı da sizlerle paylaşmak isterim. Şampiyonada tüm rakiplerini yener ve finale çıkar. Karşısında demirperde ülkelerinin lider ülkesi Rusya'nın güreşçisi rakibidir. O yıl Demirperde ülkeleri ilk defa böyle bir şampiyonaya katılır. Güreş başlar, rakibini bir oyana bir bu yana deyim yerindeyse un çuvalı gibi savurur, bir ara rakibinin sırtını yere getirir ama hakemler görmemezlikten gelir. Efsane güreşçi bu olaya çok kızar. Anlar ki! minderde rakibini yenmesi yetmeyecektir. Masada oturan hakemleri de yenmesi gerekmektedir. Tamam öyleyse der! Rakibini bir oyana bir buyana sallar kolundan tutar dana sürükler gibi sürükler, tutar çatırt çuturt ettirerek rakibinin sırtını yere getirir. Rakibinin üstündedir döner hakemler bakar buda mı değil? dercesine. Mecbur kalır hakemler şampiyonluğunu ilan etmeye.

Olimpiyat Şampiyonluğu

Yıl 1948 gösterdiğinde sırada Yaz Olimpiyatları vardır. Olimpiyatlar İngiltere'de başkent Londra'da organize edilmektedir. Efsane artık iyice madalyalara alışmış kaybetmek nedir bilmeyen ender sporculardan birisidir. Olimpiyatlarda da karşılaştığı tüm rakiplerini sırasıyla yenerek Olimpiyat şampiyonu olma başarısını gösterir.

Yıl 1949'u gösterdiğinde Yaşar Doğu milli takımla birlikte Avrupa'da İtalya, İsveç, İsviçre ve Finlandiya ülkelerini kapsayan turneye katılır. Bu ülkelerde 79 kiloda 7 maça çıkar tüm maçlarını kazanır. Aynı yıl bu kez ülkemizde düzenlenen Avrupa Şampiyonası vardır. Burada da 79 kiloda mindere çıkar yaptığı 3 maçını da tuşla kazanarak finale kalır. Finalde başka bir ünlü güreşçi İsveçli Groemberk karşısındadır. Bu maçı da sayı üstünlüğüyle kazanarak Avrupa şampiyonluğu unvanına bir yenisini daha ekler. Batıda tanındıktan sonra sıra doğu ülkelerinde kendisini tanıtmaya gelmiştir. Yıl 1950'dir Asya Turnesi düzenlenir. Turne kapsamında Bağdat, Basra ve Lahor'da çıktığı tüm maçları tuşla kazanır. Artık doğu ülkeleri de adından söz etmektedir.

Efsaneler hep anılır

Dünya Şampiyonluğu

Yaşar Doğu, güreşimizin efsanesi, hayatı boyunca "Dünya Şampiyonasına bir kez katılma fırsatı yakaladı. 1951 yılında Finlandiya'nın Helsinki şehrinde düzenlenen dünya şampiyonasına 87 kiloda katılmak zorunda kalır. Bünyesi kilo almaya müsait ama kilo vermeye o kadar müsait değil. Yaş ilerledikçe siklet yükselmesinin sebebi bu yüzdendir. Bu dünya şampiyonasında da karşısına çıkan rakiplerini de sırasıyla yenerek "Dünya Şampiyonu" olmayı başarmıştı.

Yaşar doğu ufak boyuna rağmen minderlerin deviydi ve hayatı boyunca 47 maç yaptı, bu güreş müsabakalarından 46'sını kazanırken hayatında 1 yenilgi tatmıştı. Kazandığı 46 müsabakanın 33'ünü tuşla kazanma başarısı göstermiştir.

Aktif güreşi bıraktıktan sonra yine güreşin içinde yer almaya "Milli Güreş Takımı Antrenörü" olarak devam eder. 1955 yılında milli takımın başında antrenör olarak gittiği İsveç'te kalp krizi geçirir. Uzun süren tedaviden sonra iyileşir. Doktorlar kendisini yormamasını, iyi bakmasını ve heyecandan uzak durmasını söylerler. İsveç dönüşü tekrar kendisini güreşe verir yoğun heyecan ve yorgunluğa dayanamayan kalbi, krize bir kez daha yakalanır. Krizi atlatamayan Yaşar Doğu 8 Ocak 1961'de Ankara'da dünyaya gözlerini yumdu. Onu minnet ve şükranla yad ediyor ve ruhu şad olsun diyorum.