Japonya'da Cumartesi günü başlayan Dünya Kadınlar Voleybol Şampiyonasında 4.günü geride bıraktık.
B Grubunda yer alan Filenin Sultanları bu 4 güne 3 maç ve 2 galibiyet sığdırmayı başardı.
Turnuvanın ilk günü Kanada maçını 3-0 ile kazanarak bir nevi 2.tur gruplarına kendini atan Kadın Voleybol Milli Takımımız; 2.gün belalımız Çin'den set alamamıştı, Pazartesi grubumuzda dinlenme günüydü, bu sabah oynanan Bulgaristan maçında ise takımımız yine set vermeden 3 puanı alarak, büyük mucizeler olmassa grubu ilk 3 sırada bitirmeyi garantiledi.
Yarın İtalya, Perşembe günü de Küba maçıyla ilk tur grubundaki maçlarımızı tamamlıyoruz, bu grupta alınan galibiyetler, üst tur gruplarına taşınacağı için hala her maç ve hatta her setin büyük önemi var.
Bu noktada turnuvanın formatından da bahsetmek isterim.
24 takımın katıldığı Dünya Şampiyonasında takımlar 6'şar takımlı 4 gruba ayrıldı. İlk tur gruplarında grubunda ilk 4 sırada yer alan 16 takım, ilk grup performanslarını da yanlarına alarak, 4er takımdan oluşan 2.tur gruplarında yer alacak.
E Grubu : A1 - B2 - C3 - D4
F Grubu : B1 - C2 - D3 - A4
G Grubu : C1 - D2 - A3 - B4
H Grubu : D1 - A2 - B3 - C4 şeklinde oluşacak 2.tur gruplarında, grubu ilk sırada bitiren takımlar son 6'ya doğrudan katılacak. 4 grup ikincisinden de en iyi puan ve averaja sahip iki takım daha son 6'ya katılma şansı yakalayacak.
Son 6 takım I ve J grubuna ayrılacak, 3 takımdan oluşan gruplarda son sırayı alan takımlar 5.lik maçı oynayacak, I grubu lideri J grubu 2.siyle, J Grubu lideri de I grubu 2.siyle yarı final maçı oynayacak ve kazanan takımlar finalde karşı karşıya gelecek.
Bu yoğun ve yorucu fikstürde yarı final oynayacak takımlar; 3 haftaya tam 12 maç sığdırmış olacaklar.
Milli takımıza dönecek olursak; ülkemizde yapılan 2003 Avrupa Şampiyonasıyla başlayan büyük çıkış (o turnuvanın hikayesini de en kısa sürede yine Scorum platformunda anlatmak isterim) finalde Polonya mağlubiyetiyle gelen Avrupa 2.liği, ardından Dünya Şampiyonaları, Olimpiyatlarda mücadele etmeye hak kazanan harika bir jenerasyon maalesef en son demini Ferhat Akbaş gibi bu seviye için çok acemi sayılabilecek bir antrenörün elinde geçirdi ve maalesef istenen final yapılamadığı gibi, Neslihan gibi oyuncular da adeta milli takıma küstürüldü.
Kadın Voleybol takımızı yaklaşık 15 yıl taşıyan, voleybolu biraz takip eden herkesin bile isimlerini kolayca sayabileceği Neslihan, Neriman, Özge - Gözde Kırdar kardeşler, Naz gibi isimlerin olmadığı genç bir takımımız var. Takımın kaptanı ve ablası o jenerasyondaki isimlerden "Eda Erdem Dündar" bunun yanında Ebrar, Meryem, Hande, Meliha gibi potansiyeli çok yüksek oyuncularımız da bulunuyor.
En önemlisi benim yıllarca ahh bizim milli takımımızın başında olsa dediğim "Guidetti" takımın başında, genç kadroyla 3-2 kaybettiğimiz Milletler Ligi Finalinde ABD maçı bile yeterince ikna ediciydi, ona güvenmemiz için.
Bu kabuk değiştirme, yenilenme döneminde bir geçiş turnuvası bizim için Dünya Şampiyonası asla bir hedef turnuva değil, yine de gidebildiğimiz yere kadar gitmek istiyoruz tabiyki, ilk 3 maç itibarıyla bu genç kadronun sınıfı geçtiğini söyleyebiliriz.
Dünya Şampiyonası yayıncısı TRT için ise aynı şeyi maalesef söyleyemeyeceğiz, yayıncısı olduğu Erkekler Voleybol Dünya Şampiyonasının final maçını bile canlı yayınlamayan TRT, Kadınlar Voleybol Dünya Şampiyonasına da yakışan bir yayıncılık göstermiyor, bu sabah oynanan Bulgaristan maçının yorumcusu Cem Dizdar'dı örneğin, voleybolla alakası olmayan Cem Dizdar'ın kabahati değil bu elbette ama koskoca TRT Dünya Şampiyonası için bir Reşat Yazıcıoğlu'nu bir Alev Anakök'ü, bir Metin Görgün'ü getiremiyor mu, yoksa işi ciddiye mi almıyor, bu yorumu da size bırakıyorum.
Yorumlar