https://soygundergisi.com

Duvarlar insanları ayırmak için midir? Yoksa birleştirmek için midir?

Berlin Duvarı…

13 Ağustos 1961’de yapımına başlanan duvarın amacı neydi? Başarıya ulaştı mı?

Almanya 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Nazilerin yenilmesiyle ele geçirildi. Bir tarafta kapitalist Amerika, İngiltere, Fransa diğer tarafta komünist Rusya Berlin’i işgal ettiler. Batı Berlin Amerika ve müttefiklerinin doğu Berlin ise Stalin Yönetimindeki Rusya’nın yönetimindeydi. Stalin Doğu Berlin’deki ekonomik gidişattan memnun değildi ve Batı’ya göçler inanılmaz artmıştı. 13 Ağustos 1961’de basit tel örgüler çekilerek ve tuzaklar kurularak geçiş önlenmeye çalışıldı ancak insanlar kaçış için Spree Nehri’ni yüzerek geçerek batıya kaçmıştı. Duvarın örülmesiyle insanların kaçışı azaldı fakat 5 bin kişi bir yolunu bulup batıya geçmişti. Doğuda işsizlik sürekli artıyor verim sürekli düşüyordu. Yıllar sonra bir Amerika başkanı John F.Kennedy “Ich bin ein Berliner.” sözünü sarfettiği konuşmasında doğu blokuna karşı dimdik ayakta olduklarını belirten bir açıklama yapmıştır. 1989 yılının Eylül ayında doğu Berlin hükümeti bir basın toplantısı düzenler, dönemin başkanı ise tatilden yeni gelmiştir ve açıklama öncesi yapılan toplantıya yetişemez tam basın açıklaması saatinde alana varır. Toplantıda ne konuşulduğundan da haberi yoktur. Eline kararların yazılı olduğu bir kağıt tutuşturulur. Başkan Berlin Duvarı’nın yıkılacağını söyler. Muhabirler hemen soru yağmuruna tutarlar ve ne zaman yıkılacağını sorarlar. Telaşlanan başkan “Hemen” der. Basın açıklamasını duyan halk duvara koşar ve duvarın yıkılışı gerçekleşir.

Almanya’da yıllardır süren ırkçılık ve üstün Alman ırkı söylemlerini adeta belgeleyen ve utanç kaynağı olan bu duvar insanların yıllarca ailelerinden uzak kalmalarına hatta kaçmaya çalışırken ölmelerine, sakatlanmalarına sebep olmuştur. Duvar yıkıldıktan sonra yapılan anket ise çarpıcı bir sonuç ortaya koymuş. Duvar yıkılmadan önce daha mutlu olduklarını söyleyen insanların sayısı %59, bu da gösteriyor ki Almanya Nazi tarzı davranışlarından kurtulamamış.

Gerçekten üstün bir ırk var mıdır?

Almanlar tarih boyunca kendilerini üstün ırk olarak gördü. Üstün ırk diye bir kavram asla varolmadı. Hitler’in 2. Dünya Savaşı’nı kaybetmesi buna en güzel örnektir. Milyonlarca insanı ırkçılık yüzünden katleden Almanlar 2. Dünya Savaşı’nı kaybedince büyük bir hezimete uğradı. Hitler intihar etti ve Nazi’lerin sonu geldi. Egosu yüzünden ölen bir insan arkasında izi kapanmayacak yaralar bıraktı.

Olayın tarihsel boyutunu geçip psikolojik ve sosyolojik boyutuna gelecek olursak insanların hayatlarında vazgeçemeyeceği tek şey özgürlükleridir. Stalin Yönetimi doğu Berlin’e duvar örerek şehirdeki insanların özgürlüğünü kısıtladı. Güçlü olan bir yolunu bulup işin içinden sıyrıldı. Olan her zaman olduğu gibi yine işçi ve yoksul kesime oldu. Açlık ve sefalete sürüklenen halk canları pahasına batıya geçmeye çalışırken ya canlarından oldu ya da kıl payı kurtuldular. Hayat o insanlar için asla adil değil çünkü dünya adaletli bir yer değil.

Şehirlere duvarlar örülebilir ancak kalplere duvar örülmez. İnsanları fiziksel olarak birbirinden uzak tutabilirsiniz fakat ruhsal olarak onlar istemedikçe ayrılmazlar. Berlinde örülen duvar buna en güzel örnektir. Güneş doğdukça insanlar için bir umut var demektir. Belki aşk, belki hasret belki de heyecandı onları duvarın diğer tarafına iten fakat kimse kendilerine ne olacağını başlarına neler gelebileceğini bilemiyordu.

Tepemizdeki insanların ego savaşları yüzünden milyonlarca sivil ve masum ölüyor. Dünya gün geçtikçe daha umursamaz ve saygı yoksunu toplumlar yetiştiriyor. Bir ırk diğerinden üstün olduğunu savunduğu için milyonlarca sivili katledebiliyor ve insanlar buna alkış tutabiliyorsa o toplum insanlıktan nasibini almamış demektir. Daha insanlık olarak aşmamız gereken çok duvar, öğrenmemiz gereken çok ders var.

                                                                                                                              Bora HIDIR

                                                                                                                  Soygun Dergisi Yazarı