YAĞLI GÜREŞ

Olimpiyatlarda ve yarışmalarda dövüş sanatları arasında değerlendirilen yağlı güreş, tarihteki en eski sporlardan biridir. Farklı stilleri ve türleri olan güreşte rakibe vurulmaz.

Güreşçiye pehlivan, güreşilen alana er meydanı denir. Her yılın Haziran ayında Edirne’nin Sarayiçi liçesinde yapılan tarihi Kırkpınar Güreşleri, Süleyman Paşa komutasında, bir gece Çanakkale Boğazı'nı geçerek, Gelibolu’ya çıkan ve Rumeli fetihlerine katılan kırk müslüman Türk'ü anmak için yapılmaktadır.  

CİRİT ATMA

At üzerinde oynanan cirit, sporcunun süngü ve ciridini rakibine isabetli bir şekilde atmasını sağlamak amacıyla yapılır. Savaşta hem düşmana zarar vermeyi hem de at üstünde dengede durmayı amaçlayan kişilerce antrenman niteliğindedir. Kars, Ardahan, Uşak ve Erzurum'da yaygın olarak oynanır.


MATRAK

Askeri bir spor olan matrak, 16. yüzyılda ilk defa Matrakçı Nasuh tarafından kurallarıyla bir spor haline getirilmiştir. Vaka-i Hayriye ile beraber yasaklanan bu oyun, unutulmaya yüz tutmuş; 2010 yılında Efkan Çalış tarafından Türkiye Geleneksel Spor Dalları Federasyonu'na bağlanarak tekrar yaşatılması sağlanmıştır.

Yeni kurallara göre düzenlenen matrak oyununda amaç, rakibin kafasına matrakla dokunmaktır. Rakibe kalkanla vurmak, oyun aleti veya koruyucu malzemesi yere düşen rakibe vurmak yasaktır. Karşılaşma sırasında kullanılan eşyalar yumuşak malzemeden yapılan matrak sopası, yastık kalkan, miğfer ve sporcuların giysisi aba olmak üzere toplamda dört parçadır.

TÜRK OKÇULUĞU

Türklerde okçuluğun ve özellikle atlı okçuluğun önemi tarih öncesi zamanlara kadar uzanır. Yaklaşık MÖ 5000'den itibaren Altay ve Tanrı Dağları ve çevresinde ortaya çıkan, daha sonra da İç Asya’ya tamamen egemen olan "Atlı Bozkır Kültüründe" atlara ve okçuluğa büyük önem verilmektedir.

Maden çağının açılması ve atın eğitilmesi sonrası Türklerin Orta Asya’dan göçleriyle ok ve yayın kullanımındaki becerilerini dört bir yana yaymışlardır.

Şu an ise yalnızca bir spor olarak devam etmektedir.