Biz Türk milleti olarak (en azından benim çevremdekiler) hep şükürcüdür. Ekmeğin ne büyüğü, ne küçüğü; normali benim olsun deriz hep. Elbette herkes en iyisini yaşamak ister ama bunu dile getirmektense genelde hep ''şükür'' deriz. Ee evet halimize bin kere şükür ama bu kader bize ne zaman gülecek diye de düşünmüyor değilim.

Çok da bir şey istediğim yok gerçi benim; okumuşum o kadar büyük bir hevesle... sabahlara kadar proje yapmışım; anam babam çok heves etti ben okurken e iyi bir işim olmasın mı? 2 staj yaptım, 1 tane de iş deneyimim oldu 1,5 yıllık bir okulda. 1,5 yıl boyunca kendi alın terimle kazandım o parayı ama yemediğim hakaret kalmadı. Üstelik asgari ücrete. Üniversite okuyanla okumayanı ayırmak değil asla niyetim, ama aynı parayı da alacaksam neden okudum? Ben gibi bir çok kişi ''ihtiyaçtan'' kabul ediyor tabii... daha sonradan maaşım 2000 olmuştu ama bende psikoloji bırakmamışlardı. Büyük bir hevesle girdiğim iş bana cehennem oluyordu. Pazar dahil çalışıyorduk, saat 6da çıkabilirsek şükür namazı kılıyorduk. Yemediğimiz hakaret (üstelik işimizi eksiksiz ve iyi yaptığımız halde) kalmıyordu. Günlük sinirlerini gelip hiç çekinmeden bizden çıkartabiliyorlardı. Kaç gece ağlayarak uyuduğumu bir ben bir Allah bilir. Uykusuz kaldım stresten bazen, vücudumda çıkmadık yara kalmadı, okulun bahçesinde stresten kusmadık yer bırakmamışımdır zaten. Özellikle son aylar iş yerindeki arkadaşlarım beni en az 3 kere hastaneye serum taktırmaya götürmüşlerdi... böyle bir yer işte siz düşünün.

Şimdi diyeceksiniz; e be kızım neden çalışıyorsun hala daha? Nasıl çalışmayayım, kirayı, faturaları, geliri gideri nasıl ödeyeceğim? Aileme desem elbet destek olurlardı ama onlara yansıtmak istememiştim. 

En son patronum karşıma geçip, hemde o gün gece 3e kadar okulda kalıp 1 günde gazete tasarlayıp (son gün haber verip, çok acil yetişmesi gerekiyor demişlerdi) baskıya yetiştirdiğim halde  ''yapamıyorsan söyle'' dediğinde hiç kendimi tutamadım kadının yüzüne karşı hönküre hönküre ağlayıp kendimi tuvalete kapatmıştım. Üstelik yalan değil, gazete 1 günde olabileceğinden bin kat iyiydi; cidden iyiydi. Ama kadın beğenmemek ve hakaret etmek üstüne kurulu işte. Tuvalette annemi arayıp ''anne ben dayanamıyorum'' demiştim. Annemle babamda bana ''salak mısın s*ktir et canından önemli mi hemen atla otobüse gel'' demişlerdi. Dayanacak gücüm kalmamıştı yani...

Tüm yazı ailemin yanında aşırı huzurlu geçirdim. Şimdi iş arıyorum... İstediğim şeyler basit aslında ''insan gibi davranılsın'' ''maaşı verdiğim emeğe değsin'' bu kadar basit işte... Ama bulamıyorum, zor demek ki :)

Bazen diyorum keşke okumasaydım da, erkenden bi yerlere girip atılsaydım şu hayata. Türkiye'de okumanın değeri yok çünkü... Ve bu durum bi çok üzüyor.