The Beach

Sonunda çocukluğumda geceler boyu rüyalarımı süsleyen adaya varmıştım. Hayatım boyunca en sevdiğim kitaplardan ve filmlerden biri olan “Kumsal” ın konusu burada geçiyordu. Phi Phi adası..Otele girip resepsiyondan kağıt bir harita kapıp sırt çantamı yatağa fırlattığım gibi kendimi dışarı attım. Cıvıl cıvıldı bu ada. Neşe veriyordu içime. Yıllarca haritalardan lokasyonunu ezberlediğim phi phi adasının en tepesine tırmanacaktım.. Bir hayali gerçekleştirme olasılığı bile yaşamı daha ilginç kılıyordu. Güneşin batmasına çok fazla bir süre kalmamıştı. Adetimdir, her gittiğim yerde bir gün batımı izlerim. Yakalamam gerekiyordu. Haritaya bakarak doğru güzergahı bulduktan sonra otostop çekmeye başladım. Ama sanki herkes beni almak zorundaymış gibi Fatih Terim vari hareketlerle durun işaretleri yapıyordum. Beklediğim gibi de oldu. İki dakika içinde bir motor durdu:

-View pointe doğru bas dostum.

+Ben taksi değilim.

-Durum çok ciddi. Genç bir adamın yıllardır yapmak istediği bir şeye yardım etmek üzeresin. İstersen tavuklu pilav ısmarlarım sana.

+Hahah. Gel hadi zaten oraya yakın bir yere gidiyorum. Basamakların girişine bırakacağım seni..

Aslında tüm hayatım böyle geçiyordu yollarda. Akışına bırakıyordum herşeyi. “Yapar mıyım?, yapabilir miyim?, yapamaz mıyım?, yaparsam ne olur?, yapmazsam ne olur?” gibi sorularla beynimi asla meşgul etmiyordum. Sadece gidiyordum ve işler bir şekilde her zaman iplik gibi çözülüyordu..

Motorun arkasında Phi Phi adasının eşsiz doğasını izlerken, akşam esintisinde ılık rüzgar yüzüme yüzüme vuruyordu. Yollardaki yerel insanların gülümsemesiyle içimin ısınmasını kıskanıyordu güneş. Bıraktım kendimi. Mümkün olabildiği kadar bulunduğum anı hissediyordum, Motorun üzerindeki beni. Tutunduğum demiri. Rüzgarı. Başka hiçbir şeyi düşünmeden. O an’ı. Herşeyden öte şimdiki zamanda olmaya çalışıyor, “present continuous tense” de yaşıyordum. Herşey o noktada başlıyordu..

Taylandlı abi beni koca tepenin en aşağısına bıraktığında, ona sarıldım ve yukarı doğru tırmanış başladı. İlginç bir şekilde kimseyi görmüyordum tepeye çıkarken..gün batmaya yakın olduğundan nasıl geri dönerim diye düşünüyordu insanlar. Bu yüzden çıkmıyorlardı..