Aslında hayatımızın belirli dönemlerinde farkında olarak veya olmayarak yönetir ve yönetiliriz. Yönetilen olmak bir anlamda yöneten olmaya giden yoldaki dersler ve sınavlar gibidir.

Her canlı hayatının bir döneminde yönetici olur. Buna şirket patronları, komutanlar, orkestra şefleri gibi belirgin örnekler akla gelse de bir ailedeki yönetim anne ve baba tarafından yapılır. Bir usta altındaki çırakları, yeni meslek hayatına atılmış bir mühendis altında çalışan takımını yönetir.

Yönetim, bilindiği üzere bir liderlik vasfı gerektirir. Yönettiği kişilerin sorumlulukları alır. Yöneticilik plan yapabilme, verimlilik gibi esaslara dayanır. Fakat gözden kaçırılan bir şey vardır. Eğitim...

 

Günümüz koşullarında eğitim vermek her zaman masraf olarak görülmektedir. Genel olarak kastettiğim zorunlu eğitim dışında iş yaşamını kapsamaktadır. İşveren çalışanının güvenliğiyle ve sağlığıyla ilgili eğitimleri eksiksiz olarak vermelidir. Tabi ki teknik gelişimi için de. Bu tip eğitimler aslında masraf gibi görünse de uzun vade de işveren tarafından karlı bir duruma dönüşmektedir.

En basit örnek olarak İş sağlığı ve güvenliği her sektörde dikkat edilmesi ve önem verilmesi gereken bir husustur. Fakat ne yazık ki bakanlık denetlemelerine rağmen hala çalışanına bu eğitimi vermeyen, bu bilinci aşılamayan firmalar bulunmaktadır. En kötüsü de bir iş kazası durumunda çekilen vicdan azabı, yasal süreçler ve fabrika kapatmaya kadar giden cezalardır. Davranış odaklı meydana gelen iş kazalarında bilinç eksikliği ısrarla verilmeyen eğitimlerden kaynaklanmaktadır.

Her kimi yönetiyor veya kim tarafından yönetiliyor olursanız olun eğitime önem veriniz. Zorunlu eğitimler dışında verdiğiniz ufak toolbox eğitimleri bile çalışanlarınızı bilinçlendirir ve motive eder. Size olan saygısını arttırır.