Korkarız aslında hasta olmaktan, yataklara düşmekten, doktor doktor gezmekten veya en ufak bir kan testi bile olmaktan. Konu sağlık olunca, en değerli varlık olunca normal tabi ki böyle hissetmek.

Gönül ister ki kimse düşmesin o yataklara kimse hasta olmasın. Fakat bir gerçek vardır ve hemen hemen her insan hayatının bir döneminde hastahane yolunu tutmuştur. Gerek kendimiz gerek ise tanıdıklarımız için. Her gittiğimizde de sorduğumuz bir soru vardır.

-Ne zaman taburcu olacağım?

Çoğumuz biliriz kelime anlamını. Şifa bulduktan sonra hastahaneden çıkış yapabilmek demektir. Peki ya neden 'Taburcu Olmak'?

Kökeni genellikle 1.Dünya savaşı ve Çanakkale savaşının olduğu tarihe dayanır. O zamanlar ülkede tıp eğitimi veren tek bir yer vardır. Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane...

Harp şartlarının gerektirdiği zorunluluklardan dolayı mektep kapanır ve hastahane olur. Hocalar ve öğrenciler artık askerdirler. Diğer eli silah tutan herkesin olduğu gibi. Gerçek hizmet veren tek hastane vardır. Yaralılar bu hastanede iyileştirilir ve tekrar savaşmak üzere cepheye gönderilirdi. 'Taburcu olmak' iyileşerek tekrar cepheye savaşmaya gitmek demekti.

Dünyada hiçbir ulus savaş gazisini iyileştirip tekrar cepheye göndermemiştir. Hiçbir taburcu da cepheye giderken en ufak bir korku hissetmemiştir. Milliyetçi duygularımız bir kenara bence gerçekten dünyadan çok farklıyız. Değerlerimizi yaşatmak adına yaşamımızın içine çok iyi kondurabildiğimizi düşünüyorum. Bayrak ve Vatan söz konusu ise fedakarlık ulusumuzun soyadıdır.