Küçük bir hedefi başarmak ve büyük bir hedefi başarmak. Şu ikisini birbirinden ayıran şey takib edilen prensipler değil, kullanılan malzemedir.

        Meselâ

Ağırlık merkezini tesbit etmek istediğimiz iki cisim var ve bunu yapma maksadımız, tesbit edeceğimiz merkez noktasından cismi bir iğne ucunda durdurmak.

Şimdi hayal edebildiğiniz en büyük cisim üzerinde bunu uyguladığınızı düşünün.

Ne çok dikkat çeker değil mi? Bir de en basit cisim üzerine uyarlayın.

Birisinin gözalıcılığı ve diğerinin sönüklüğü. Şu farkı ortaya koyan şey kullandığınız malzeme.

Eğer büyük bir başarı (meselâ süper güç olmuş bir devlet) ile nisbeten küçük bir başarı (üniversite sınavında derece yapmak) arasında prensip farkı arıyorsak boşa uğraşıyoruz. Ve eğer bu başarıyı farklı prensiplerin takib edildiği zannına raptedip kolları bağlıyorsak asla o başarıyı elde edemeyeceğiz.

İkisi arasında makam farkı var. O öğrenci o iş ile mükellefti ve o iş üzerinde doğru esasları takib etti. Mevzu-u bahs diğer devlet adamı ise politikaları üzerinde doğru esasları tatbik etti. 

Nedir o esaslar?

Mağlup oldukları zaman kimmiş beni yenecek diye türkü söylemediler.

Başarılı olanları izlediler. Onların farklı oldukları noktaları gördüler ve kaptılar. Benim gibisi ondan ne öğrenecekmiş demediler. Kibir duvarını galip ile mağlup ola. kendilerinin arasına örmediler. 

Fakat öğrendikleri zaman sağda solda o şunu yapıyor yaa, yoksa bir ayrıcalığı yok. Hatta bence şöyle yapan daha iyi bile olur demediler. Öğrendiklerini uyguladılar.

Şu çekirdeği ekip suladığın, doğru teknik ile mesaini, çalışma hacmini artırdığın zaman sen de süper güç olacaksın.