Naim Süleymanoğlu

Çocukluğu

Halter sporunda madalyanın adıdır. Naim Süleymenoğlu, Bulgaristan’da yaşayan Türk kökenli bir ailenin çocuğu olarak, Bulgarisatan Kırcaali Ahatlı köyünde 23 Ocak 1967 yılında doğdu. Babası Süleyman, annesi ise Hatice’dir. Ailenin iki çocuğu bulunmakta olup diğer çocuğun adı Muharrem’dir

Naim 2 yaşına geldiğinde babası yapmakta olduğu otobüs şoförlük mesleğinden dolayı aile, Mastanlı şehrine göç etmek zorunda kalır. Naim sessiz sakın fazla konuşmayan bir kişiliktir. Yıllar geçtikten sonra geriye dönüp baktığında çocukluğunu hiç yaşayamamış bir Naim görecekti. O hayatta elde ettiği başarıyı, çocukluğunu feda ederek ödemişti. Yaşıtları sokaklarda oynarken, o ağır antrenmanlar yaparak şampiyonlukların peşine düşecekti. Haltere başladığında henüz 9 yaşındaydı. Bu küçük yaşta başladığı ve sevdalandığı halterde kısa boyuyla, boyundan büyük yükün altına girmesinden dolayı olsa gerek “Cep Herkülü” ismiyle anılan sporcu olacaktı. Çok nadir insanın başardığı ağırlıkları kaldırarak tarihe ismini altın harflerle yazdıran Halterci olacaktı.

Haltere adım atması

9 yaşındayken okul arkadaşlarının halter sporuna başladıkları öğrenir ve bu spora merak sarar. Arkadaşları Naim’ide kendi antrenörüyle tanıştırırlar. Ortamı, halteri ve antrenörünü sevmeye başlar. Çocuk yaşta çok çalışmaya başlar. Bu sporda başarılı olursa, turnuvalara katılacaktı. Üstelik yurt dışında da turnuvalar olacak, değişik ülkeleri görme fırsatı yakalayacaktı.

İçinde hissettiği bu duygular, onu daha fazla çalışmaya yönlendirecek, Antrenman ve okul arasında mekik dokurken çocukluğunu yaşama fırsatı hiç olmayacaktı. O iş hayatına başlamış, eve nasıl ekmek götürülür çoktan öğrenmişti.

16 yaşında dünya rekoruyla tanıştı

Naim artık tarih sahnelerinde yer almaya başlayacaktı. Henüz 15 yaşındayken Dünya Gençler Halter şampiyonasına katıldı. Şampiyona 1982 yılında Brezilyada düzenlenmiş, Naim 2 altın madalya alarak şampiyon olmuştu.

Halterde rekor kırarak şampiyon olup, “En Genç Dünya Roketmeni” ünvanını aldığında 16 yaşındaydı. 1984 yılında katıldığı turnuvada ağırlığının tam üç misli olan halteri kaldırdı ve bunu dünyada başarabilen ikinci sporcu olarak tarih sayfalarındaki yerini aldı.

Önünde 1984 olimpiyatları vardı ve handikap içerisine girmemeliydi. Gençti onun yaşında şampiyon olup, rekorlar kıran sporcuya az rastlanırdı. Antrenörü iyi takip ediyor Naim’i kolluyordu, günlük 12 saate varan antrenman sonunda bitkin düşüyor, yürüyecek hali bile kalmıyordu. Otel odasına zar zor kendisini atabiliyordu. Arkadaşları eğleniyor, dinleniyorlar ama Naim 17 yaşında olimpiyatlara hazırlanıyordu. Zordu işi ama başarı içinde gerekliydi.

Böyle bir çalışma sonucu, 1983 ve 1986 yılları arasında gençlerde 13 defe, büyüklerde 50 defa rekor kırarken bu sayı toplamda 63’e ulaşmıştı. Avrupa ve Dünya Şampiyonalarında değişik ağırlıklarda yarışmış sayısız şampiyonluklar elde etmiş, daha genç yaşta 1984, 1985, 1986 olmak üzere peş peşe üç kez “Yılın Haltercisi” olarak seçilmişti.

Türkiye Özlemi

Bulgaristan’da doğup büyümesine rağmen bir Türk olarak, Türkiye özlemi çekiyordu. Bulgaristan’da Türklere işkence ve siyasi baskı uygulanıyor, bu baskıları kaldıramıyordu. Aklında Türkiye’ye iltica etme fikri vardı ama bunu yakınlarıyla dahi paylaşmamıştı. Bunu ilk çıktığı yurt dışı turnuvasında deneyecekti.

1986 bu fikrini denemek için büyük bir fırsattı. Melbourne’de düzenlenen Dünya Halter Şampiyonasına Bulgaristan ekibiyle birlikte katılır. Burada bulduğu ilk fırsatta Türk Büyük Elçiliğine gider ve sığınma talebinde bulunur. Elçilik bu taleple ilgili cevap için yarını beklemesini söyler. Ertesi gün başvurusu olumlu cevaplanır. Türkiye’den özel bir ekip uçakla Avustralya Melbourne gider ve vatan özlemi çeken Naim’i alıp Türkiye’ye getirir. Bu haber duyulduktan sonra Bulgarlar küplere binerler, her ne yaptılarsa da geri gönderilmez. Türk devleti, Naim'in artık Türk evladı olarak, Türkiye’de kalacağı kesin bir dille söylenip noktayı koyar. Bu iltica neticesinde 1 yıl yapılacak olan halter turnuvalarına katılamayan Naim, bir yılı doldurduktan sonra yine isminden söz ettirmeye başlar.

Özlem bitmiş, yola devam etme zamanı

İltica ettikten sonra bir yıl dolmuş, Aralık 1987 yılında Antalya’da Uluslar arası Halter Turnuvasına Türk vatandaşı kimliği ile ilk kez katılır. Türk vatandaşı kimliği ile ilk katıldığı bu turnuvada 60 kg sıklette kaldırdığı 150+188 kg ile dünya rekoru kırarak, daha rekorların geleceği müjdesini de vermiş olur.

Yıl 1988’di ve önünde Avrupa Halter Şampiyonası ve Seul Olimpiyatları vardı. Olimpiyatlara katılması sorunlu olacak gibiydi. Çünkü Bulgaristan’na bir bedel ödenmesi gerekiyordu. Türkiye 1 milyon dolar bedel ödeyerek sorunu ortadan kaldırır.

Sorunsuz olarak Olimpiyatlarda yarışan Naim Süleymanoğlu, 60 kg koparmada girdiği 145 kg, 150,5 kg, 152,5 kg, silkmede girdiği 175 kg, 188,5 kg, 190 kg ağırlığı kaldırırken 9 dünya rekoru kırarken, 6 olimpiyat rekorunu kırar. Bu rekorlarla birlikte gelen madalya, Türkiye’ye Güreş haricinde olimpiyatlarda gelen ilk altın madalya olarak tarihe geçiyordu.

Peşinden 1988 yılında Avrupa Halter Şampiyonasında da üç altın madalya alarak 1988 yılını oldukça kazançlı kapatacaktı. Bir rekorda 1989 yılında katıldığı Dünya Şampiyonasında 60 kg koparmada 150 kg kaldırması sonucu elde etti.

Haltere ara verdi

1989 yılı Dünya Şampiyonasından sonra bunalmış olmalı ki halteri bırakmak istedi. 22 yaşındaydı akranları yeni yeni işe başlamak isterken o emekli olmak istiyordu. Bir süre dinlenmek belki iyi gelecekti. Nitekim halterden uzak kalamadı. 1992 yılında Barcelona’da olimpiyat vardı ve dönüşü de muhteşem oldu. Rakiplerini geçerek altın madalyaya ulaşan halterci oldu. Yine aynı yıl “Uluslararası Halter Basın Komisyonu”, “Dünyanın En İyi Sporcusu” olarak Naim Süleymanoğlunu seçerek önere edecekti. Yıl 1993 ve özgürlüğüne kavuştuğu Melbourne’de tekrar Dünya Şampiyonasına katıldı. Buradan 3 altın madalya alırken 2’de dünya rekoru kırıyordu.

1994 yılında ise Avrupa Halter Şampiyonası kaderin cilvesi mi? denir, artık nasıl benzetme yapılırsa, doğup büyüdüğü büyük siyasi baskılar gördüğü Bulgaristan’da düzenlenir. Bulgaristan’da yaptığı üç kaldırıştan dünya rekoru ile döner. Aynı yıl bu kez kendi vatanında İstanbul’da Dünya Halter Şampiyonası vardır ve burada, 3 dünya rekoru kırar.

1995’te Avrupa Halter Şampiyonasında sakatlığı devam etmesine rağmen 1 altın, 2 de gümüş madalya kazanır. Türkiye bu şampiyonada takım halinde birinci olur. Sakatlığı düzelmediği halde, aynı yıl Çin’de düzenlenen Dünya Şampiyonası’na katılır ve 3 altın madalya daha kazanır.

Sakatlıktan muzdarip, bir türlü yakasını bırakmıyor ama olimpiyatlara da katılmak istiyordu.O hep başarılı olmuştu ama Naim, Sidney Olimpiyatlarında başarısızlığı da görecekti. Sidney olimpiyatlarından eli boş döndü. Olsun bu koca hayatta sadece başarı değil başarısızlıkta insan içindi. Onca başarıdan sonra bu başarısızlık onu gölgelemeye yetmeyecekti. 1996 yılında olimpiyatlar Atlanta’da düzenleniyordu ve 64 kg’da 4 dünya rekoru kırdı. Üçüncü kez olimpiyatlarda madalya kazanarak tarihin altın sayfasına bir kez daha imzasını atıyordu. Bu turnuva onun son katıldığı turnuva oldu bir kez daha halterden emekli olma kararı aldı. Artık önde mücadele etme işi bitti diyordu.Kısa hayatına onca altın madalyaları sığdırırken, rekor kırmalara doymayan cep herkülü olarak dünyada anılmaya devam edecekti.

Bu yazımı ilk yayımladığım Linkine BURADAN ulaşabilirsiniz.

Bu yazımı yayımladığım diğer sosyal medyalar:

Twitter

Facebook

Steemit

Wekü