Bir gün deniz kıyısında ihtiyar bir taşçı  bir kayayı yontmaktadır. Bu sırada Güneş onu yakıp kavurur. Yaşlı adam , Tanrı'ya yalvarıp yakarır ''Keşke Güneş olsaydım'' diye. Tanrı, yaşlı adamın haline bakar ve ''Ol'' der. Fakat bulutlar gelir  örter Güneş'i, hükmü kalmaz. Ardından bulut olmak ister. ''Ol'' der Tanrı. Güneş'ten buluta dönüşür ama bu seferde rüzgar alır  onu , Dünya'nın bir ucundan diğer ucuna götürür. Rüzgarın oyuncağı olur. Bu kezde rüzgar olmak ister. ''Ol'' der Tanrı. Buluttan rüzgara dönüşünce , her yere egemen olur. Kasırga olur , fırtına olur. Her şey onun karşısında eğilir ama tam keyfi yerindeyken , koca bir kayaya rastlar. Oradan eser buradan eser , kaya bana mısın demez. Tanrı , kaya olmasınada izin verir. Kaya olduktan sonra Dünya'ya karşı dimdik ve güçlü bir şekilde durmaktadır. Kimse yerinden kımıldatamaz. Çok mutludur artık. Derken , sırtında bir acıyla uyanır. İhtiyar bir taşçı , kayayı yontmaktadır. Bu öykünün anlamı şudur :
  Mutlu olmak için başka bir şey olmaya ihtiyacımız yok çünkü hepimiz neysek oyuz ve neysek öyle güzeliz.
                                                                                          Friedrich Nietzsche