Kung fu sanatına başladığım ilk yıllarda hayata dair ne bir felsefem nede bir hedefim vardı. Başlarda Kung fu'yu dayak atma olarak görüyordum.Tıpkı Bruce Lee gibi... Ancak Kung fu'nun özünü onun bir sanat ve yaşam şekli olduğunu anlamam kısa sürmedi. Her antrenmanda insanlara karşı bakışım değişiyordu. Hocam bana ''kung funun sadece sokakta kullanabileceğini değil hayatın her anında kullanabileceğini ve herkese öğretilemeyeceğini'' söylemişti.''Neden herkese öğretilmesinki?''dedim kendi içimden. Sonradan anladımki yanlış kişilere öğretilirse kavgadan ve insanlara zarardan başka kullanılmayacağını anladım. Oysa ki insanları doğruluğa yönelten bir pusulaydı yaşamın ta kendisiydi paslandırılmaması gereken bir sanattı. Durmadan çalışılıp ruhun ve fiziğin bir nevi şarj edilip içindeki kötülüklerden temizlenmesi ve karakterin muhteşem bir yaşam enerjisi ile filizlenmesiydi. Siyahı ve beyazı kucaklayan bir arada tutan bir sanattı.İşte beni değiştiren baştan sona farklı bir birey yapan Bruce Lee'nin mirası:''su felsefesi'' oldu.Yazımı şu sözlerle bitirmek istiyorum:''Zihnini boşalt formsuz ve şekilsiz ol su gibi... Suyu bir şişeye koyarsın su şişe olur suyu bir çaydanlığa bırakırsın su çaydanlık olur. Su yeri gelir yavaşça akabilir yeri gelir gürleyebilir. Su gibi ol dostum''.
Yorumlar