betmusGüncelleme
2020 AVRUPADAKİ FUTBOL TASARIM FORMALARI ...
Bir futbol tutkunu ve zamanında futbol oynamış biri olarak . Futboldaki forma tasarımlarına her zaman hayran kaldım... 6 Farklı Avrupa takımının formalarını inceleyeceğim... JUVENTUS FC Yeni amblem ile formanın tasarımı müthiş görünüm sağlamış. Dalmaçya deseniyle zebrayı andıran motifleri bulunmaktadır. Bu forma aynı zamanda beşiktaşımızı andırmaktadır. En favori rengim budur . MANCHESTER UNİTED İngiliz takımı bu sezon 3 güzel forma tasarımı yaptı , 3 formadan bunda seçim yapmak zorda kaldılar . Kırmızı ,Siyah ve beyaz çizgilerle muhteşem ambiyans yaratmış. Bu tarz formaları seviyorum, Ferrari'ye benzetiyorum . REAL MADRİD Siyah ve beyazın bu kombinasyonları çok uyumlu . Bu tasarımı Adidas İspanyollar için seçti . Nokta nokta eflatun renklerin dokunuşu uyumu farklı kılmış . MANCHESTER CİTY Nike'ın bu forması küçük çizgilerle güzel bir tasarım . Bu tip forma giyeni harika hissettirecek . Açık mavi renkteki bu hassas detaylar, tek tipte baskın siyah ile eksiksiz ve güzel bir bütün oluşturmuş . PSG Bu gömleğe aşık olmamı sağlayan şey sadece güzel kırmızı renk tonu (en sevdiğim renktir) aynı zamanda gömleği kısmen yatay kesen minimalist siyah ve kırmızı çizgilerdir . Bu küçük detaylar beni formaya çeken şey oldu . BARCELONA Nike, yüzüncü yıl boyunca Barcelona için özel bir forma yapmak zorunda kaldı ve özel bir yıla layık bu güzel tasarımı ile bizi şaşırttı. Üniformaya büyük bir bütünlük veren özel bir dokunuşunu var ...
betmusGüncelleme
2020 AVRUPADAKİ FUTBOL TASARIM FORMALARI ...
Bir futbol tutkunu ve zamanında futbol oynamış biri olarak . Futboldaki forma tasarımlarına her zaman hayran kaldım... 6 Farklı Avrupa takımının formalarını inceleyeceğim... JUVENTUS FC Yeni amblem ile formanın tasarımı müthiş görünüm sağlamış. Dalmaçya deseniyle zebrayı andıran motifleri bulunmaktadır. Bu forma aynı zamanda beşiktaşımızı andırmaktadır. En favori rengim budur . MANCHESTER UNİTED İngiliz takımı bu sezon 3 güzel forma tasarımı yaptı , 3 formadan bunda seçim yapmak zorda kaldılar . Kırmızı ,Siyah ve beyaz çizgilerle muhteşem ambiyans yaratmış. Bu tarz formaları seviyorum, Ferrari'ye benzetiyorum . REAL MADRİD Siyah ve beyazın bu kombinasyonları çok uyumlu . Bu tasarımı Adidas İspanyollar için seçti . Nokta nokta eflatun renklerin dokunuşu uyumu farklı kılmış . MANCHESTER CİTY Nike'ın bu forması küçük çizgilerle güzel bir tasarım . Bu tip forma giyeni harika hissettirecek . Açık mavi renkteki bu hassas detaylar, tek tipte baskın siyah ile eksiksiz ve güzel bir bütün oluşturmuş . PSG Bu gömleğe aşık olmamı sağlayan şey sadece güzel kırmızı renk tonu (en sevdiğim renktir) aynı zamanda gömleği kısmen yatay kesen minimalist siyah ve kırmızı çizgilerdir . Bu küçük detaylar beni formaya çeken şey oldu . BARCELONA Nike, yüzüncü yıl boyunca Barcelona için özel bir forma yapmak zorunda kaldı ve özel bir yıla layık bu güzel tasarımı ile bizi şaşırttı. Üniformaya büyük bir bütünlük veren özel bir dokunuşunu var ...
betmusGüncelleme
2020 AVRUPADAKİ FUTBOL TASARIM FORMALARI ...
Bir futbol tutkunu ve zamanında futbol oynamış biri olarak . Futboldaki forma tasarımlarına her zaman hayran kaldım... 6 Farklı Avrupa takımının formalarını inceleyeceğim... JUVENTUS FC Yeni amblem ile formanın tasarımı müthiş görünüm sağlamış. Dalmaçya deseniyle zebrayı andıran motifleri bulunmaktadır. Bu forma aynı zamanda beşiktaşımızı andırmaktadır. En favori rengim budur . MANCHESTER UNİTED İngiliz takımı bu sezon 3 güzel forma tasarımı yaptı , 3 formadan bunda seçim yapmak zorda kaldılar . Kırmızı ,Siyah ve beyaz çizgilerle muhteşem ambiyans yaratmış. Bu tarz formaları seviyorum, Ferrari'ye benzetiyorum . REAL MADRİD Siyah ve beyazın bu kombinasyonları çok uyumlu . Bu tasarımı Adidas İspanyollar için seçti . Nokta nokta eflatun renklerin dokunuşu uyumu farklı kılmış . MANCHESTER CİTY Nike'ın bu forması küçük çizgilerle güzel bir tasarım . Bu tip forma giyeni harika hissettirecek . Açık mavi renkteki bu hassas detaylar, tek tipte baskın siyah ile eksiksiz ve güzel bir bütün oluşturmuş . PSG Bu gömleğe aşık olmamı sağlayan şey sadece güzel kırmızı renk tonu (en sevdiğim renktir) aynı zamanda gömleği kısmen yatay kesen minimalist siyah ve kırmızı çizgilerdir . Bu küçük detaylar beni formaya çeken şey oldu . BARCELONA Nike, yüzüncü yıl boyunca Barcelona için özel bir forma yapmak zorunda kaldı ve özel bir yıla layık bu güzel tasarımı ile bizi şaşırttı. Üniformaya büyük bir bütünlük veren özel bir dokunuşunu var ...
Futbol Ezilen Halkların Mutluluğudur!!
Elinde hiçbir şeyin olmasa da futbol için yeterli materyalin her zaman vardır. Yanında bir arkadaşın olmasa bile tek başına kaleler kurup bir şişeyle veya bir kutuyla oynayabileceğin oyundur futbol. Peki futbol aslında bu kadar kıt kaynakla bile oynanacak bir oyunken bugün nasıl böyle büyük bir pazar haline geldi? Hiç tarihi karıştırmaya gerek yok. Gelin düşünerek, çıkarımlarla, neden-sonuç ilişkileriyle bunu tartışalım. Sermaye piyasası böylesine keyifli ve yüksek rağbet gören bir spor aktivitesini tabii ki kendi çıkarları için kullanacaktı. Günümüz dünyasında kapitalist patronların elini her attığı alan gibi bu alan da artık paranın ve nüfuzun borusunun öttüğü bir alan haline geldi. Peki diyeceksiniz ki "Eee bundan bize ne? Sanki bizim cebimizden para mı çıkıyor?". Aslına bakarsanız çıkıyor evet. Stadyuma gitmekten biletlere para harcamaktan filan bahsetmiyorum. Belli bir hizmet varsa ve bu hizmetin bir maliyeti varsa nispeten bir karşılığı olmalı belki evet. Bunu zaten kanıksamış durumdayız artık. Hoş bence bu da bir devlet hizmeti olmalı ama neyse.. Hayır, bahsettiğim şey bu değil. Bahsettiğim şey futbolun kendi alt pazarlarını, kendi piyasasını oluşturması. Takımların kendi lisanslı ürünlerini fahiş fiyatlarla, onlardan sadece kazanmalarını bekleyen sadık taraftarlarına yedirmesi mesela.. Hadi bir bakalım bu örneğe. Diyeceksiniz ki "Tabii ki adamlara para lazım. Transferler yapacaklar, borçlar var onları ödeyecekler, geliştirmeler yapacaklar vs." İyi de sponsorlar, reklamlar, stad gelirleri, TFF ödenekleri ne güne duruyor? Aldığımız ürünler gerçekten sadece takıma mı kazandırıyor yoksa bu ürünlerin arkasında duran markalar, şirketler de mi bundan bir pasta dilimi alıyor? Kazançlar kime gidiyor? Bu kadar karşılıksız sevgi ile takımlarına bağlı taraftarların cebindeki 3 kuruş para kimlere gidiyor? Biz sadığız takımlarımıza ama onlar gerçekten bize sadık mı, bizi ne kadar düşünüyorlar acaba? Dünya her şeyin satın alınabileceği bir dünya haline geldi. Keyfin bile.. Olaya farklı açıdan bakabilirsek takım sevgimizin, spor tutkunluğumuzun bile satın alınmış olduğunu göreceğiz. Hem de hiç aklınıza gelmeyecek piyasaların cebini şişirdiğimize bizzat tanıklık edeceğiz. Peki ne yapalım yani? Bırakalım mı takım tutmayı, futbol izlemeyi, alışveriş yapmayı? Yoo hayır. Bu bize kimsenin vermediği ve bizden kimsenin alamayacağı bir hak. Bu kendi imkan(sızlık)larımızla bile oynayabildiğimiz bir oyun aslında. Yalnızca bunu sektör haline getirenlere bir cevabımız olmalı belki de. Burada çok kapsamlı bir düzeneğin çok kısa bir bölümünden dem vurmaya çalıştım. İsteğim bunu sizlerle tartışabilmek, sizlerle fikir alışverişinde bulunabilmek ve sizlerle bir farkındalık yaratabilmek. Bir kişi bile bir kazançtır. Önümüze sunulanı olduğu gibi almayı bırakalım. Olması gerektiği hale getirmek bizim elimizde dünyayı. Sevgiler.. (Umarım bu yazının ikinci bir bölümü olur ve konuyu tartışmaya devam ederiz. Bir sonraki yazıda konuyu derinleştirip, örnekleri çoğaltabiliriz. İlginizi bekliyor olacağım.)
Futbol Ezilen Halkların Mutluluğudur!!
Elinde hiçbir şeyin olmasa da futbol için yeterli materyalin her zaman vardır. Yanında bir arkadaşın olmasa bile tek başına kaleler kurup bir şişeyle veya bir kutuyla oynayabileceğin oyundur futbol. Peki futbol aslında bu kadar kıt kaynakla bile oynanacak bir oyunken bugün nasıl böyle büyük bir pazar haline geldi? Hiç tarihi karıştırmaya gerek yok. Gelin düşünerek, çıkarımlarla, neden-sonuç ilişkileriyle bunu tartışalım. Sermaye piyasası böylesine keyifli ve yüksek rağbet gören bir spor aktivitesini tabii ki kendi çıkarları için kullanacaktı. Günümüz dünyasında kapitalist patronların elini her attığı alan gibi bu alan da artık paranın ve nüfuzun borusunun öttüğü bir alan haline geldi. Peki diyeceksiniz ki "Eee bundan bize ne? Sanki bizim cebimizden para mı çıkıyor?". Aslına bakarsanız çıkıyor evet. Stadyuma gitmekten biletlere para harcamaktan filan bahsetmiyorum. Belli bir hizmet varsa ve bu hizmetin bir maliyeti varsa nispeten bir karşılığı olmalı belki evet. Bunu zaten kanıksamış durumdayız artık. Hoş bence bu da bir devlet hizmeti olmalı ama neyse.. Hayır, bahsettiğim şey bu değil. Bahsettiğim şey futbolun kendi alt pazarlarını, kendi piyasasını oluşturması. Takımların kendi lisanslı ürünlerini fahiş fiyatlarla, onlardan sadece kazanmalarını bekleyen sadık taraftarlarına yedirmesi mesela.. Hadi bir bakalım bu örneğe. Diyeceksiniz ki "Tabii ki adamlara para lazım. Transferler yapacaklar, borçlar var onları ödeyecekler, geliştirmeler yapacaklar vs." İyi de sponsorlar, reklamlar, stad gelirleri, TFF ödenekleri ne güne duruyor? Aldığımız ürünler gerçekten sadece takıma mı kazandırıyor yoksa bu ürünlerin arkasında duran markalar, şirketler de mi bundan bir pasta dilimi alıyor? Kazançlar kime gidiyor? Bu kadar karşılıksız sevgi ile takımlarına bağlı taraftarların cebindeki 3 kuruş para kimlere gidiyor? Biz sadığız takımlarımıza ama onlar gerçekten bize sadık mı, bizi ne kadar düşünüyorlar acaba? Dünya her şeyin satın alınabileceği bir dünya haline geldi. Keyfin bile.. Olaya farklı açıdan bakabilirsek takım sevgimizin, spor tutkunluğumuzun bile satın alınmış olduğunu göreceğiz. Hem de hiç aklınıza gelmeyecek piyasaların cebini şişirdiğimize bizzat tanıklık edeceğiz. Peki ne yapalım yani? Bırakalım mı takım tutmayı, futbol izlemeyi, alışveriş yapmayı? Yoo hayır. Bu bize kimsenin vermediği ve bizden kimsenin alamayacağı bir hak. Bu kendi imkan(sızlık)larımızla bile oynayabildiğimiz bir oyun aslında. Yalnızca bunu sektör haline getirenlere bir cevabımız olmalı belki de. Burada çok kapsamlı bir düzeneğin çok kısa bir bölümünden dem vurmaya çalıştım. İsteğim bunu sizlerle tartışabilmek, sizlerle fikir alışverişinde bulunabilmek ve sizlerle bir farkındalık yaratabilmek. Bir kişi bile bir kazançtır. Önümüze sunulanı olduğu gibi almayı bırakalım. Olması gerektiği hale getirmek bizim elimizde dünyayı. Sevgiler.. (Umarım bu yazının ikinci bir bölümü olur ve konuyu tartışmaya devam ederiz. Bir sonraki yazıda konuyu derinleştirip, örnekleri çoğaltabiliriz. İlginizi bekliyor olacağım.)
Futbol Ezilen Halkların Mutluluğudur!!
Elinde hiçbir şeyin olmasa da futbol için yeterli materyalin her zaman vardır. Yanında bir arkadaşın olmasa bile tek başına kaleler kurup bir şişeyle veya bir kutuyla oynayabileceğin oyundur futbol. Peki futbol aslında bu kadar kıt kaynakla bile oynanacak bir oyunken bugün nasıl böyle büyük bir pazar haline geldi? Hiç tarihi karıştırmaya gerek yok. Gelin düşünerek, çıkarımlarla, neden-sonuç ilişkileriyle bunu tartışalım. Sermaye piyasası böylesine keyifli ve yüksek rağbet gören bir spor aktivitesini tabii ki kendi çıkarları için kullanacaktı. Günümüz dünyasında kapitalist patronların elini her attığı alan gibi bu alan da artık paranın ve nüfuzun borusunun öttüğü bir alan haline geldi. Peki diyeceksiniz ki "Eee bundan bize ne? Sanki bizim cebimizden para mı çıkıyor?". Aslına bakarsanız çıkıyor evet. Stadyuma gitmekten biletlere para harcamaktan filan bahsetmiyorum. Belli bir hizmet varsa ve bu hizmetin bir maliyeti varsa nispeten bir karşılığı olmalı belki evet. Bunu zaten kanıksamış durumdayız artık. Hoş bence bu da bir devlet hizmeti olmalı ama neyse.. Hayır, bahsettiğim şey bu değil. Bahsettiğim şey futbolun kendi alt pazarlarını, kendi piyasasını oluşturması. Takımların kendi lisanslı ürünlerini fahiş fiyatlarla, onlardan sadece kazanmalarını bekleyen sadık taraftarlarına yedirmesi mesela.. Hadi bir bakalım bu örneğe. Diyeceksiniz ki "Tabii ki adamlara para lazım. Transferler yapacaklar, borçlar var onları ödeyecekler, geliştirmeler yapacaklar vs." İyi de sponsorlar, reklamlar, stad gelirleri, TFF ödenekleri ne güne duruyor? Aldığımız ürünler gerçekten sadece takıma mı kazandırıyor yoksa bu ürünlerin arkasında duran markalar, şirketler de mi bundan bir pasta dilimi alıyor? Kazançlar kime gidiyor? Bu kadar karşılıksız sevgi ile takımlarına bağlı taraftarların cebindeki 3 kuruş para kimlere gidiyor? Biz sadığız takımlarımıza ama onlar gerçekten bize sadık mı, bizi ne kadar düşünüyorlar acaba? Dünya her şeyin satın alınabileceği bir dünya haline geldi. Keyfin bile.. Olaya farklı açıdan bakabilirsek takım sevgimizin, spor tutkunluğumuzun bile satın alınmış olduğunu göreceğiz. Hem de hiç aklınıza gelmeyecek piyasaların cebini şişirdiğimize bizzat tanıklık edeceğiz. Peki ne yapalım yani? Bırakalım mı takım tutmayı, futbol izlemeyi, alışveriş yapmayı? Yoo hayır. Bu bize kimsenin vermediği ve bizden kimsenin alamayacağı bir hak. Bu kendi imkan(sızlık)larımızla bile oynayabildiğimiz bir oyun aslında. Yalnızca bunu sektör haline getirenlere bir cevabımız olmalı belki de. Burada çok kapsamlı bir düzeneğin çok kısa bir bölümünden dem vurmaya çalıştım. İsteğim bunu sizlerle tartışabilmek, sizlerle fikir alışverişinde bulunabilmek ve sizlerle bir farkındalık yaratabilmek. Bir kişi bile bir kazançtır. Önümüze sunulanı olduğu gibi almayı bırakalım. Olması gerektiği hale getirmek bizim elimizde dünyayı. Sevgiler.. (Umarım bu yazının ikinci bir bölümü olur ve konuyu tartışmaya devam ederiz. Bir sonraki yazıda konuyu derinleştirip, örnekleri çoğaltabiliriz. İlginizi bekliyor olacağım.)