KALECİ OLMAK
Merhabalar. Bu yazımda sizlere kendimden bahsedeceğim. Ben amatör bir kulüpte kalecilik yapmaktayım. Sizlere kaleciliği diğer mevkilerden ayıran özelliklerinden , kaleciliğin aslında ne demek olduğundan ve kendi deneyimlerimden bahsetmek istiyorum. Kaleci olmak ; herkesten farklı olmaktır. Korkusuz olmaktır. Cesur olmaktır. Kaleci olmak yalnız olmaktır. Kaleci aslında tek kişilik bir takımdır. Kalecilik herkesin hatasını kapatmaya çalışıp , yapacağın tek hatanın gole sebebiyet vermesidir. Kalecilik nankörlüğün kelime anlamını en iyi bilen ve en çok hissedendir. Bir maçta 10 top kurtarışı yapıp işin sonunda 1 gol yiyebilmektir. Kaleci için futbolun adaleti yoktur. Takımı gol attığında tek başına sevinendir. Kaleci olmak diz kapaklarının , dirseklerinin yara bere içinde olması demektir. Futbolla kendimi bildim bileli aşırı derecede ilgiliyim. Lisedeyken futsal takımındaydım. Kaleci olarak değil ama. Halısahalarda ise orta sahada oynardım. Sadece bir maç kaleye geçmiştim ve o maç kaleci olmamı sağladı. Kaleci eksikti herkes 10'ar dakikadan kaleye geçecekti. İlk ben geçtim kaleye . Gözlerim de miyop vardı. 2 derece uzağı göremiyordum. Şansıma rakip de hep uzaktan vuruyordu :) Top geliyor gözler kısık . Topu görebileyim diye gözlerimi kısıyorum. Topun gelmesine 1-2 metre kala topu görüyorum ve atlıyorum. Takımımdaki arkadaşlarım bağırıyor '' yuhh be , helal olsun '' diye. O maç 2 gol yemiştim ve kalecilik maceram bu şekilde başladı. Açık konuşmak gerekirse rakip oyuncuların vurdukları topları tuttuktan sonra verdikleri tepkilere mutlu oluyordum. Onlar kaçırdıkça üzüldükçe veya sinirlendikçe ben mutlu oluyordum :) Bir de lakap takmışlardı bana . Muslera'ya benzediğim için Muslera demeye başladılar. Hatta günde 3 maç yapmaya başlamıştım. Telefon numaramı hep Muslera diye kayıt ediyorlardı. Amatöre başlayışım ise , halısahada bir maçtan sonra denemek istediklerini söylediler. Kabul ettim ama heyecandan ölüyorum. Hiç büyük kaleye geçmemişim onu bir kenara bırakıyorum , büyük sahaya bile çıkmamışım. Kendi kendime 7 metre kale nereden vursan gol olur diyorum. İlk antrenmanım öyle olmuştu. Nereden vursalar gol yemiştim :) Allah'tan antrenör iyi biriydi bana çok şans vermişti de kaleye alışmamı sağladı. Daha sonra ki haftalarda hep ilk 11 de başlamıştım. Kalecilik bana spor dışında çok şey kattı . Kalecilik adeta bir direniş . Rakibe karşı , taraftara karşı , hayata karşı ... Yeri gelir kendi takım arkadaşın bile senin kalene gol atmaya çalışır ona da direnirsin. Gözü karartıp tekmeye , kafaya karşı koymaktır. Hayat da böyle değil mi ? Kalecilik bana göre diğer mevkilerden çok farklı. Diğer mevkilerde ki oyuncular hata yapar ama o hatanın telafisi olur. Ama senin yaptığın hatanın telafisi %90 gol olur. Antrenmanlar da bile kaleci antrenmanı farklıdır. Yeri gelir antrenmanda 2-3 saat yerde sürünürsün. Kalecinin antrenmanı bile farklıdır. Çok uzatmak istemiyorum. Okuyanları sıkmak istemiyorum. Her şeyi tadında bırakmak lazım. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.
KALECİ OLMAK
Merhabalar. Bu yazımda sizlere kendimden bahsedeceğim. Ben amatör bir kulüpte kalecilik yapmaktayım. Sizlere kaleciliği diğer mevkilerden ayıran özelliklerinden , kaleciliğin aslında ne demek olduğundan ve kendi deneyimlerimden bahsetmek istiyorum. Kaleci olmak ; herkesten farklı olmaktır. Korkusuz olmaktır. Cesur olmaktır. Kaleci olmak yalnız olmaktır. Kaleci aslında tek kişilik bir takımdır. Kalecilik herkesin hatasını kapatmaya çalışıp , yapacağın tek hatanın gole sebebiyet vermesidir. Kalecilik nankörlüğün kelime anlamını en iyi bilen ve en çok hissedendir. Bir maçta 10 top kurtarışı yapıp işin sonunda 1 gol yiyebilmektir. Kaleci için futbolun adaleti yoktur. Takımı gol attığında tek başına sevinendir. Kaleci olmak diz kapaklarının , dirseklerinin yara bere içinde olması demektir. Futbolla kendimi bildim bileli aşırı derecede ilgiliyim. Lisedeyken futsal takımındaydım. Kaleci olarak değil ama. Halısahalarda ise orta sahada oynardım. Sadece bir maç kaleye geçmiştim ve o maç kaleci olmamı sağladı. Kaleci eksikti herkes 10'ar dakikadan kaleye geçecekti. İlk ben geçtim kaleye . Gözlerim de miyop vardı. 2 derece uzağı göremiyordum. Şansıma rakip de hep uzaktan vuruyordu :) Top geliyor gözler kısık . Topu görebileyim diye gözlerimi kısıyorum. Topun gelmesine 1-2 metre kala topu görüyorum ve atlıyorum. Takımımdaki arkadaşlarım bağırıyor '' yuhh be , helal olsun '' diye. O maç 2 gol yemiştim ve kalecilik maceram bu şekilde başladı. Açık konuşmak gerekirse rakip oyuncuların vurdukları topları tuttuktan sonra verdikleri tepkilere mutlu oluyordum. Onlar kaçırdıkça üzüldükçe veya sinirlendikçe ben mutlu oluyordum :) Bir de lakap takmışlardı bana . Muslera'ya benzediğim için Muslera demeye başladılar. Hatta günde 3 maç yapmaya başlamıştım. Telefon numaramı hep Muslera diye kayıt ediyorlardı. Amatöre başlayışım ise , halısahada bir maçtan sonra denemek istediklerini söylediler. Kabul ettim ama heyecandan ölüyorum. Hiç büyük kaleye geçmemişim onu bir kenara bırakıyorum , büyük sahaya bile çıkmamışım. Kendi kendime 7 metre kale nereden vursan gol olur diyorum. İlk antrenmanım öyle olmuştu. Nereden vursalar gol yemiştim :) Allah'tan antrenör iyi biriydi bana çok şans vermişti de kaleye alışmamı sağladı. Daha sonra ki haftalarda hep ilk 11 de başlamıştım. Kalecilik bana spor dışında çok şey kattı . Kalecilik adeta bir direniş . Rakibe karşı , taraftara karşı , hayata karşı ... Yeri gelir kendi takım arkadaşın bile senin kalene gol atmaya çalışır ona da direnirsin. Gözü karartıp tekmeye , kafaya karşı koymaktır. Hayat da böyle değil mi ? Kalecilik bana göre diğer mevkilerden çok farklı. Diğer mevkilerde ki oyuncular hata yapar ama o hatanın telafisi olur. Ama senin yaptığın hatanın telafisi %90 gol olur. Antrenmanlar da bile kaleci antrenmanı farklıdır. Yeri gelir antrenmanda 2-3 saat yerde sürünürsün. Kalecinin antrenmanı bile farklıdır. Çok uzatmak istemiyorum. Okuyanları sıkmak istemiyorum. Her şeyi tadında bırakmak lazım. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.
KALECİ OLMAK
Merhabalar. Bu yazımda sizlere kendimden bahsedeceğim. Ben amatör bir kulüpte kalecilik yapmaktayım. Sizlere kaleciliği diğer mevkilerden ayıran özelliklerinden , kaleciliğin aslında ne demek olduğundan ve kendi deneyimlerimden bahsetmek istiyorum. Kaleci olmak ; herkesten farklı olmaktır. Korkusuz olmaktır. Cesur olmaktır. Kaleci olmak yalnız olmaktır. Kaleci aslında tek kişilik bir takımdır. Kalecilik herkesin hatasını kapatmaya çalışıp , yapacağın tek hatanın gole sebebiyet vermesidir. Kalecilik nankörlüğün kelime anlamını en iyi bilen ve en çok hissedendir. Bir maçta 10 top kurtarışı yapıp işin sonunda 1 gol yiyebilmektir. Kaleci için futbolun adaleti yoktur. Takımı gol attığında tek başına sevinendir. Kaleci olmak diz kapaklarının , dirseklerinin yara bere içinde olması demektir. Futbolla kendimi bildim bileli aşırı derecede ilgiliyim. Lisedeyken futsal takımındaydım. Kaleci olarak değil ama. Halısahalarda ise orta sahada oynardım. Sadece bir maç kaleye geçmiştim ve o maç kaleci olmamı sağladı. Kaleci eksikti herkes 10'ar dakikadan kaleye geçecekti. İlk ben geçtim kaleye . Gözlerim de miyop vardı. 2 derece uzağı göremiyordum. Şansıma rakip de hep uzaktan vuruyordu :) Top geliyor gözler kısık . Topu görebileyim diye gözlerimi kısıyorum. Topun gelmesine 1-2 metre kala topu görüyorum ve atlıyorum. Takımımdaki arkadaşlarım bağırıyor '' yuhh be , helal olsun '' diye. O maç 2 gol yemiştim ve kalecilik maceram bu şekilde başladı. Açık konuşmak gerekirse rakip oyuncuların vurdukları topları tuttuktan sonra verdikleri tepkilere mutlu oluyordum. Onlar kaçırdıkça üzüldükçe veya sinirlendikçe ben mutlu oluyordum :) Bir de lakap takmışlardı bana . Muslera'ya benzediğim için Muslera demeye başladılar. Hatta günde 3 maç yapmaya başlamıştım. Telefon numaramı hep Muslera diye kayıt ediyorlardı. Amatöre başlayışım ise , halısahada bir maçtan sonra denemek istediklerini söylediler. Kabul ettim ama heyecandan ölüyorum. Hiç büyük kaleye geçmemişim onu bir kenara bırakıyorum , büyük sahaya bile çıkmamışım. Kendi kendime 7 metre kale nereden vursan gol olur diyorum. İlk antrenmanım öyle olmuştu. Nereden vursalar gol yemiştim :) Allah'tan antrenör iyi biriydi bana çok şans vermişti de kaleye alışmamı sağladı. Daha sonra ki haftalarda hep ilk 11 de başlamıştım. Kalecilik bana spor dışında çok şey kattı . Kalecilik adeta bir direniş . Rakibe karşı , taraftara karşı , hayata karşı ... Yeri gelir kendi takım arkadaşın bile senin kalene gol atmaya çalışır ona da direnirsin. Gözü karartıp tekmeye , kafaya karşı koymaktır. Hayat da böyle değil mi ? Kalecilik bana göre diğer mevkilerden çok farklı. Diğer mevkilerde ki oyuncular hata yapar ama o hatanın telafisi olur. Ama senin yaptığın hatanın telafisi %90 gol olur. Antrenmanlar da bile kaleci antrenmanı farklıdır. Yeri gelir antrenmanda 2-3 saat yerde sürünürsün. Kalecinin antrenmanı bile farklıdır. Çok uzatmak istemiyorum. Okuyanları sıkmak istemiyorum. Her şeyi tadında bırakmak lazım. Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.
fairplayGüncelleme
Tesadüfün Bu kadarı
Bbc muhabiri Liverpool'da sokak röportajında 1969 yılında Liverpool'un FA CUP ta oynadığı bir maçı hatırlayıp hatırlamadıklarını soruyor. Tesadüfen o maçta Liverpool kaleciliğini yapan Tommy Lawrence ile karşılaşıyor. Ben ilk defa görüyorum gören olmuş olabilir.
fairplayGüncelleme
Tesadüfün Bu kadarı
Bbc muhabiri Liverpool'da sokak röportajında 1969 yılında Liverpool'un FA CUP ta oynadığı bir maçı hatırlayıp hatırlamadıklarını soruyor. Tesadüfen o maçta Liverpool kaleciliğini yapan Tommy Lawrence ile karşılaşıyor. Ben ilk defa görüyorum gören olmuş olabilir.
fairplayGüncelleme
Tesadüfün Bu kadarı
Bbc muhabiri Liverpool'da sokak röportajında 1969 yılında Liverpool'un FA CUP ta oynadığı bir maçı hatırlayıp hatırlamadıklarını soruyor. Tesadüfen o maçta Liverpool kaleciliğini yapan Tommy Lawrence ile karşılaşıyor. Ben ilk defa görüyorum gören olmuş olabilir.