Dün akşamdan akıllarda kalan tek şey, her geçen gün müzedeki parçaların yanında daha da fazla ışık saçan bir "Elmas'ın" göz alıcı parıltısıydı. Peki, Fenerbahçe bir sonraki maçı kazanmasını sağlayacak başka değerli madene yahut madenlere sahip mi?
Fenerbahçe ligde yaptığı kötü başlangıç ile esasında pereira ile başlayan tedirgin oyununun zirvesine ulaşmıştı: ya gol yersek? Bu takımda geçmiş üç yıldan kalan ve halen de takımın üzerinde dolaşan bir lanet hakim. Geriye oynanan paslar, yana yapılan paslar, neredeyse hiç denenmeyen zorlu ikiye birler, ya topu kaybedersek korkusu ile atılmayan dikine paslar. . . Fenerbahçe, Cocu ile daha riskli ve hücuma yönelik bir oyun oynamak istediğinde ise bu kez de geçmiş yıldan kalan bireysel hata gollerini kalesinde görmeye başladı. İlk haftalarda Volkan'ın formsuzluğu, dört kişiden oluşması gereken defans hattının yalnızca Skrtel'e kalması, yeni gelen oyuncuların birbirleri ile halen yakalayamadıkları uyum gibi nedenler art arda yenilgileri beraberinde getirdi. Dün akşam takımda gördüğüm farklılıklardan birisi, özellikle Kayseri maçındaki "dağınık" halinden uzak daha kompakt, birbirine yakın oynayan ve daha az boşluklar veren daha derli toplu bir takımdı. Kaldı ki bu durumda dahi Konya takımına maçı kazandıracak fırsatları vermeye engel olamadı. İlk yarı Fenerbahçe'nin doğru anı beklemesi ve Konya takımının da "bir büyük takımla oynuyorum" refleksi etrafında belki de 1-1 bitecekken golsüz beraberlikle tamamlandı.
Açıkçası gol atmaya yönelik bir oyun vaad etmeyen Fenerbahçe ikinci yarıda ilk yarıya nazaran topu rakip alana yıkabildi. Bu durumda cılız gol pozisyonları elde ederken de kalesinde de tehlikeler ardı arkasına sıralandı. Daha önceki maçlarda gol yiyene kadar oyuncu değiştirmeyen Cocu' dan geceyi farklı konuşmamızı sağlayacak hamle geldi ve "topla boğuşmalarının" ve bir şutunun dışında ilk yarıda sayabildiğim 6-7 top kaybı yapan Aatıf'ın yerine Eljif Elmas oyuna dahil oldu. Hemen herkesin kafasında beliren; "ne yani sol açık mı oynayacak Elmas?" sorularının aksine benim kafam ciddi anlamda rahattı. Çünkü Eljif alındıktan sonra Cagliari ile yapılan hazırlık maçında ilk kez çubukluyu sırtına geçirip Kadıköy' de ilk maçına çıktığında sol açık bölgesinde yaptıklarını ve 5-10 dakikalık oyununu en azından ben beynime kazımıştım. Nitekim öyle de oldu. Eljif yarım saatlik dilimde 4 ikili mücadele, 50 küsür topla buluşma, 1 gol ve "sol açıktan" Slimani' ye alda atlık bir gol pası şeklindeki dosyasını istatistik uzmanlarına sunmuştu.
Yeni transferler Jailson ve Benzia' yı özellikle izlemeye çalıştım. Jailson statikten ziyade hareketli bir oyuncu gibi görüntü verdi. İlerleyen dönemde şüphesiz Fenerbahçe' ye faydalı olacak -hem maddi hem de başarı anlamında- bir oyuncu ve gelişimini izledikçe onun hakkındaki yorumlarımı sürdüreceğim. Benzia, son yıllarda bu takımdaki kalite ve yumuşak bilek eksikliğini gidereceğini rahatlıkla söyleyebilirim. Gol pozisyonunda top oraya açıldığında; "Eyvah! Topal tribüne yollayacak" demiştim. Evet topa gideni ilk başta Topal zannetmiştim lakin topun enfes bir şekilde asiste dönüştüğünü görünce hemen gözlerimi ovaladım. İlerleyen haftalarda Benzia' nın Slimani' yi bu tutukluktan kurtaracağını gönül rahatlığıyla belirtmek isterim. Ha bu arada Topal demişken, dünkü maçın gizli kahramanlarından birisiydi. Ciddi manada sahanın her yerinde açık kapatmak için çokça uğraş verdi ve kötü bir maç çıkarmadı. Harun kaybedilen kayseri maçında hataları olmasına rağmen her iki maçta da iyi anlamda göze çarpan isimdi. Fenerbahçe'nin Volkan tecrübesine ihtiyaç duyacağı maçlar olur mu sorusunun cevabı bende evet. Savunma hakkında da ufak bir şeyler söylemek gerekirse eğer: Kulübenin içinden koşarak gel Reyes. Roman' dan olmayacağı çok açık fakat Cocu bunu ne zaman görür ve neşteri vurur bilinmez.
Son olarak nasıl kazandı sorusunun cevabı aslında basit. Yetenekli iki ayak, geçen yıldan hatırlanan "eksik" güvenli oyun ve şans. Fenerbahçe dün harika oynamadı lakin geleceğe dair "bu takımdan olur" sinyallerini vermeyi de başardı. Bu noktada Cocu' ya en azından bir 10 maçlık sabredilmesi tarafındayım. Önümüzdeki derbiyi Fenerbahçe' nin kaybetmesi de muhtemeldir. Takım bu denli yenilenmeye çalışılmışken, eskinin defoları her alanda tamir edilmeye çalışılırken, insan faktörünün olanca acımasızlığı ile futbolun tam ortasında olduğunu bilirken teknik ekibe destek sağlanmalı ve sabredilmeli kanısındayım. Hele de bu taraftar 20 yıllık bir sabır süzgecinden geçip buralara gelmişken. . .
Yorumlar