Bu yazımda Gaziantepspor imgesiyle Türk Futbolu ile ilgili görüşlerimi paylaşacağım .Nasıl ki Müslüm Talşık arkadaşımın dediği gibi ‘’Ben futbol oynamayı Gaziantep sokaklarında terlikle öğrendim.O yüzden bu şehre,takımına ve renklerine aşığım.’’Nasıl Bursalısı Bursaspora aşıksa Malatyalısı Malatyaspora aşıksa bende Gaziantepspora aşığım.Taraftarlık duygularımdan vazgeçmeden ama tarfgirliğimi bir yana bırakarak Anadolu takımlarının içler acısı halini gözler önüne sereceğim.

1969 Yılında Gaziantep ilini temsilen kurulmuş olan Gaziantepspor,bugün varolma savaşı veriyor.Bir zamanlar Ülkemizi Avrupa kupalarında temsil eden,oynadığı futbolla göz kamaştıran,altyapısından yetiştirdiği futbolcularla ligin kaderini belirleyen takım önümüzdeki sezondan itibaren 3.Ligde top koşturacak.

Bu Günlere Nasıl Gelindi

Son birkaç yıldır köklü Anadolu klüplerimizin yönetilemediği ayan beyan ortadaydı. Bu kaçınılmaz son Gaziantepspor için daha belirgin olmus,adeta köy görünmüştü.Son üç yılda şehir takımına küsmüştü.Boş tribünler önünde oynanan müsabakalara bakınca; on sekiz kişilik esame listesinde Gaziantep doğumlu bir futbolcunun dahi olmaması bu günlerin habercisiydi.Üzerine bir de kulübün içine düştüğü ekonomik buhran eklenince O köklü takım hasta adam hüviyetine büründü.Oysaki kırmızı siyah rengi ve armasındaki şahiniyle Milli Mücadelenin sembolüydü.Kırmızı Şehitlerimizin kanıydı , siyahı ise onlara tutulacak sonsuz matem ve minnettarlıkla seçilmişti.Şahin logosu tarihe adını altın harflerle yazdırmış Şahinbey’e ithaf edilmişti. Her şehrin kendi renklerine olan bir efsanesi vardı kimi timsah,kimi aslan,kimi kaplanı yakıştırmıştı kendisine.Üzücüdür ki hepsinde durum aynıydı şehrin çocukları yoktu takımda.Passolig yüzünden maça gitmeyi isteyende.

Kurtuluş Reçetesi

Aslında çok zor değil.Bismillah diyerek yeniden başlansa ortada bir sorun kalmayacak.Şehrimizin çocukları devşirme topçuların yerine, gönül verdikleri takımda yer alacak, Şahinbey ruhu tekrar canlanacak.Bundan Şüphem yok.İşin diğer boyutu sportif başarıdan daha önemli.Başarıyı sabitleyebilmek,başarıyı yönetebilmek gerek.Kurumsal bir yönetim anlayışı ile aşiretleşmenin önüne geçilmesi elzem hale geldi.Spor klüplerini çiftlik yönetir gibi yöneten,her yıl milyon dolarlarla zarar eden,başarısız idarecilerden kanuni müeyyidelerle hesap sorulmasının zamanı da geçmek üzere.

Eğer bizde Avrupadaki spor seviyesine ulaşmak istiyorsak ;bu işe okul çağındaki çocuklardan başlamalıyız.Spor beden eğitimi adıyla haftada iki saat futbol oynamak yerine başlı başına bilimsel bir ders olmalıdır.Bu dersin alt konularından birisi spor etiği.Diğeri dürüstlük ve adaletin kazanmaktan daha önemli olduğu fair play ruhu olmalıdır.Milli takım hedef koyulmalı gençlere ta o yaşlarda.Yönetim stratejileri belirlenerek yola çıkılmalıdır.Bu desturların uygulanmasıyla Gaziantepspor tekrar layık olduğu,renk kattığı süper lige döner.Milli takımlarımızda kazanç kapısı olmaktan çıkar.Gerçek seviyesi olan Dünya Kupasında boy gösterir.Kalın Sağlıcakla.