Yıldırım Bayezid Han tarafından 1481 yılında ''DEVLET ADAMI'' yetiştirmek maksadıyla kurulmuştu. Zaten adını da kurulduğu bölgeden almaktaydı. Sultan Abdulaziz Sultanların Mektebi olan bu yüce eğitim kurumuna 1868 yılında yeni bir statü kazandırmış ve bu günkü modern eğitim yuvası olmasını sağlamıştı. Bir ekim 1905 günü edebiyat beşinci sınıfında bir grup yürekli gencin "Maksadımız İngilizler gibi toplu bir halde oynamak, bir renge ve bir isme malik olmak ve Türk olmayan takımları yenmek." ülküsüyle Ali Sami Yen yüreklerde hayata geçirdiği bir sevdaydı. Adlarını ideallerinden almışlardı. İlk maçlarında Türk olmayan bir Rum takımını 2-0 yenerek Galatasaraylılar Galatasarayının efendileri şeklindeki zafer naralarından almışlardı.
Kuruldukları günden bu yana Türkiye mozaiği oluşturmuşlardı. Birinci Dünya Savaşının mağlup olacak devletinin sınırları üzerinde bir grup genç Türk olmayan takımları yenme bilincindeydi. Ulusun önderi ise o sıralar Samsundan Milli Mücadeleyi başlatmanın arefesinde. Onun maksadı ise Türk olmayan orduları yenmek ve ülkesini huzura kavuşturmaktı. Zamanın kalbine hançer gibi saplanan Çanakkale savaşı başladığında ise kalem tutan eller silah tutacak, futbol topuna vuran ayaklar havan toplarına karşı mücadele edecekti. Galatasaray Lisesi talebeleri ülkenin durumuna o anda kayıtsız kalmamışlardı. 27 adet şehit vererek tarihin tozlu raflarına Türk olmayanları yenmek cümlesini sadece sahada ve okulda değil cephede de başarıyla hayata geçirmişlerdi.
Bu destura çok yürekli bir şekilde hizmet etmişti Galatasaray. Profösyonel Lig başlayınca Avrupa'da Türkiye'yi en güzel temsil eden takımdı. Hatta öyleki Türkiye denince akla gelen takımdı Galatasaray. Dönem dönem yükselişler ve düşüşler olmasına rağmen yinede bu desturdan ödün vermemişti. Uefa kupası ve süper kupanın Türkiye'ye gelmesi Galatasarayla olmuştu. Kuralarda Avrupalıların istemediği takım haline gelinmişti. Ali Sami Yen Stadını Çanakkaleye benzetenler oluyordu. Tarihe kısa göz attıktan sonra günümüze gelelim artık.
2018- 2019 Galatasaray için çok güzel başlamıştı. İlk 3 maç 9 puan derken Trabzonda tekne su almaya başladı. Transferlerin yetişmemesi formsuz ve sakat oyuncular can yakmaya başlamıştı. 10 haftaya gelindiğinde operasyon en komplike halini alıyordu. Ali Sami Yende oynanan maçta 2-0 Galatasaray galip durumdayken Fırat Aydınus Galatasaray'la 2-2 berabere kalıyordu. Hiç hoş olmayan şekillerde kavgalar gürültüler çıkıyor ne hikmetse Galatasaraylı oyuncular tek başına kavga etmiş havası yaratılarak algı operasyonlarıyla paket ediliyordu. Maç sonrası TFF eline geçen fırsatı değerlendirip Galatasaray'ı biçerek Şampiyonluktan ettiğini sanıyordu. Kadrosunun çeyreğiyle ve hocasız oynamak zorunda dahi geri adım atılmıyordu. 13 haftada Konya'da hakem Konyasporlu futbolcuların dahi inanmadığı penaltıyla Galatasarayı şampiyonluktan etmeye uğraşıyordu. O da görevini yapmıştı. O maçın ardından Fenerbahçe Beşiktaş ve Başakşehir diğer 14 kulubün adıyla Galatasaray'a karşı bildiri yayımlamış hakemlerde insan demişlerdi. Şampiyonluktan etme idealine yaklaşıyorlardı.
Saraçoğlundaki Fenerbahçe maçı yine hakem hakemden önemlisi 112 yıllık klübün hocası rakibimizi şampiyonluktan ettik belkide demişti. O da görevini başarıyla yapmıştı. Nitekim 19 Mayıs 1919 günü Gazi Kemalde çok engellemeye maruz kalmış ama milli müzdeleyi Samsundan başlatıp kazanmıştı. Evlatları da dün Arena'da Siyasetin kirli yüzünü hakemliğin adına yakışmayan adaletsizliği ticari ilişkilerin rezil ettiği futbolu tek takımı yenerek tarihe bir daha gömdü. Bu yirmi iki oldu...
Yorumlar