Öncelikle şunu belirterek başlamalıyım ki , Türk futbolunun gelişmesi için ne kadar kaliteli oyuncu, ne kadar kaliteli hoca ve dolu tribünler olursa olsun en önemli problem hakemler.

Son haftalarda VAR kullanımına yeni bir bakış açısı getirildi. O da şu; hakem odasından uyarı alan sevgili orta hakemimiz pozisyonu incelemeye gitmesi gerekirken doğrudan kararını verilen öneriye göre yapmakta. Aslında oyunun daha az durması açısından güzel bir hareket ancak kurala aykırı.Gel gelelim oyunun az durması demişken çözülmesi gereken diğer problem ise yeteneğine,kalitesine bakmaksızın bütün futbolcuların tribün zevkini,maçın keyfini etkileyecek olan sahte kendini yere atmaları,top oynamak yerine zaman geçirmeye odaklanmaları ve başı sıkıştığında sağda solda gördüğü hakem ya da rakip takım oyuncusuna sataşmaları. Futbolumuzun bu kültürü ne zaman yok edeceği ise bilinmiyor. Bu kültürü yok etmek için gerekli vasıflara sahip federasyon yönetimi ve akabinde gelecek hakemlerimizin bu yüzyılda bizimle buluşmasını diliyorum.

Evet şu vasatlar vasatı derbimize geçelim...

Maç öncesi yapılmaya çalışan üç boyutlu koreografi, ardından seromonide altı işareti yapan ufaklıkla başlayan maç futbol zevki olarak kimseyi tatmin etmeyip iki tarafında hak etmekten uzak olduğu bir mücadele olarak hatırlanacaktır. Ne taktik ne teknik anlamında kimsenin çözemediği bu kalite fışkıran Türk derbisi sadece ikinci yarının bir bölümünde orta sahaların sahadan yok olması(!) ile tempoya kavuşmuş ancak bu zaman içerisinde gol sesi çıkmamıştır. Olağan üstü beceriyle yaklaşık 30 metreden efsane bir füze yollayan Babel ve maçın en iyilerinden olduğu yadsınamayacak olan Hasan Ali'nin ortasında Ayew'in bulduğu golle maç 1-1 tamamlanmış olup maçı izleyenlerin ızdırabı son bulmuştur.