İmparatore,grande lakaplarını mensubu olmadığın bir ülkeden almak hayatta ki en zor şeylerden biri olabilir.Düşünsene kendi ülkenin çocukları seni hala tartışırken,İtalyanlar 17 yıl önce bu lakabı sana layık görmüş.Nitekim bir hoca olmak kolaydır fakat herkes bir FATİH TERİM olamaz...
Türk futbolunun gelmiş geçmiş bir numaralı hocası demiyorum,Türk futbolunun gelmiş geçmiş açık ara bir numara hocasıdır kendisi.Bu konunun da kendimce tartışmaya kapalı olduğunu düşünüyorum.Çünkü bırakın Fatih Terim'i geçmeyi,yaklaşanı bile göremedim hayatım da.Neden mi bunları söylüyorum?Bir inceleyelim...
Futbolculuk kariyeri pek parlak bir oyuncu değildi Terim.O yüzden o kısmı es geçeceğim.Galatasaray'la olan teknik direktörlük hayatına 1 Temmuz 1996'da atıldı.İlk senesinde ilk Türkiye ligi şampiyonluğunu yaşadı ve Cumhurbaşkanlığı kupasını da Fenerbahçe'yi 3-0 yenerek müzesine götürdü.İlk yılında 2 kupa ile iyi başladı kariyerine.Ard arda gelen 4 şampiyonluk ve Uefa kupası zaferleri ile de Fenerbahçe'nin çok gerisinde kalmış bu takımı Fenerbahçe'nin çok önüne geçirdi.Halen ülkede ki ilk ve tek Avrupa kupasının da mimarı(süper kupayı saymazsak).
Fatih Terim'in bu başarısı tabi ki de görmemezlikten gelinmedi Fiorentina Terim için kapıyı çaldı.Ve hoca artık İtalya yolcusuydu.İtalyan bir gazeteci Terim'e ''Dilimizi bilmiyorsunuz,oyuncularla nasıl anlaşacaksınız'' sorusu üzerine Terim:''Sezonun başlamasına daha 52 gün var.O gün geldiğinde basın toplantısını İtalyanca yapacağım'' sözünü verip gerçekten de İtalyanca'yı konuşur vaziyete gelmişti.
Fiorentina'yı beklediklerinden iyi bir şekilde lig 3.lüğüne kadar yükseltti ve kupada final oynattı.Her şey yolunda gidiyordu.Taraftar Terim'e alışmış,seviyor,sayıyordu.Lakin Uefa kupası finali günü sırf Terim ile tanışmak için oraya gelen Milan’ın sportif genel müdürü Ariedo Braida Fatih Terim için teklifini yapmış fakat hoca Fiorentina'yı yarı yolda bırakmak istemeyerek reddetmiştir.
Bu arada Fatih Terim hepimizin bildiği üzere yıldız ve popüler bir hocadır.Fiorentina'da da durum oydu.Taraftarlar ''Grande Terim'' diye stadı yıkarken,bu durumdan rahatsız olanlar da vardı.Fiorentina'nın başarılı sayılabilecek bir durumda olmasına rağmen Fiorentina başkanı Terim'in kendilerinden daha ön planda olmasından mutsuzdu.Ayrıca bir Brescia beraberliği sonrası soyunma odasına girmek isteyen başkanı içeri almayan Terim ile arası iyice açılmaya başladı.Bu sebeple sözleşme yenilememeyi düşünüp Fatih Terim'in yerine başka hoca bakmaya başladılar.Bunu duyan taraftar ise yeni sözleşme yapılması için başkan üzerinde baskı kurdu,hatta bir takım holiganlar tarafından başkan,Terim'le sözleşme yenilenmemesi halinde evinin yakılacağı tehditlerini almıştı.Bunun üzerine bir görüşme yaşandı fakat hoca teklifi,görevde olmasına rağmen yerine hoca baktıkları için reddetti ve karakterini ortaya koydu ve Şubat ayında Fiorentina macerası sona erdi.
Sezon sonu geldiğinde ise kapıda hazır bekleyen Milan devredeydi.Sonucun da ise Dünya'nın en büyük takımlarından Milan'ın yeni patronu idi kendileri.
Milan kariyeri hakkında pek fazla söylenecek bir şey yok çok kısa sürdü.Sebebi ise benim görüşüm Fatih Terim'i orada bir kısım insanlar yedi.Milan medyasında zaten anlamsız bir Fatih Terim düşmanlığı vardı ve aşırı şekilde Ancelotti hayranlığı besliyorlardı.Torino mağlubiyeti sonrasında ise Terim'i yollayıp Ancelotti'yi getirdiler.
Tamamen benim fikrimdir bu.Terim'in yollanma sebebi Milan'ın ''Beyefendiler Masası''nı adam etmeye çalışmaktı.Pirlo,İnzaghi,Maldini gibi futbolcularla uğraşmak zordur.
Milan taraftarı tarafından da çok sevilmeyi başarmıştı Terim.Sadece 13 maça çıkmasına rağmen.Fakat bu 13 maç içerisinde ki ezeli rakip İnter'e karşı alınan galibiyet sonunda Milan taraftarı Fatih hocayı tribünlere çağırıp İmparatore diye haykırmışlardı.
Andrea Pirlo kendi kitabında ise Fatih Terim'i şu sözlerle anlattı;
''Fatih kurallara alerjisi varmış gibi görünen garip bir insandı.Daha en başından kovulacağı belliydi.Fatih Terim Milan'dan önce düşük profilli takımlarda çalıştı ve orada her istediğini yapabilirdi.Fakat burası Milan'dı.Öğle yemeklerine canı isteyince geç katılıyor,Milan'ı temsil edeceği önemli yerlerde kravat takmıyordu.Bu aktivitelerden sonra evinde ''Biri bizi gözetliyor'' izlemek için erkenden ayrılırdı ve tesislerde garip,cafcaflı kıyafetler giyerdi.Tebeşiri alıp tahtaya 11 daire çizerdi sonra oklar çizerdi.Her şey birbirine karışır kaleci hariç kimse pozisyonunu anlamazdı.Terim'in motivasyon konusunda çok iyi olduğunu düşünsem de taktik bilgisi çok yetersizdi''
Kusura bakma başbakan.Ne kadar saygı duyulan bir insan olsan da bu sözleri söylemen seni gülünç duruma sokmuş 😂 Tabi ki ben tesislerin içini vesaire bilemem.Oralarda haklı olabilirsin ama taktik bilmeyen adam Uefa kupasını nasıl aldı demezler mi adama?
2002'de ikinci Galatasaray dönemine başlayan Terim gerek 6-0lık Fenerbahçe hezimeti,gerekse şampiyonluğu Beşiktaş'a vermeleriyle iyi bir sezon çıkarmadılar.Ertesi senede Fenerbahçe'nin şampiyonluğunu gören Terim Galatasaray'da ki tek şampiyonluksuz dönemini geçirmiş oldu ve ayrıldı.
İkinci Galatasaray döneminin ardından Milli takıma geçen Terim,burada tüm ülkeye Euro 2008 coşkusunu yaşatmıştır.Bu turnuva da mucizevi sonuçlara imza atarak Avrupa'yı sallayan Milli takım,yarı finale kadar çıkma başarısı göstermiş ve orada da Dünya devi Almanya'yı elinden kaçırarak elenmiştir.
2011'de üçüncü Galatasaray dönemi için kolları sıvayan Terim,yerlerde sürünen bu takıma rüya gibi bir kadro kurup ligi tek başına domine edip şampiyonluğu kazanmıştır.Ertesi sene hem lig şampiyonluğu hem şampiyonlar ligi çeyrek finali başarısı gösteren Terim ne kadar büyük bir hoca olduğunu tekrardan perçinledi.Sıkıntılı yönetim-Terim ilişkileri ve Milli takım teklifi sonrası yollar ayrıldı ve yine Milli takıma döndü.
İlk geldiğinde takımı şaha kaldıran ve Dünya kupası şansını son maça kadar taşıyan Milli takım,Dünya kupasına gidemedi.Euro 2016 elemelerini son maçta İzlanda'ya atılan gol ile en iyi üçüncü olarak katılan Milli takım,Euro 2016'da ise prim tartışmaları ve kötü performans ile başarısız bitirdi.Hiç beklenmedik bir şekilde adı ''Kebapçı baskını''na karışan Terim buradan yine yollandı.5 ay sonra ise Galatasaray'da ki dördüncü dönemine başlayıp birde şampiyonluk yaşadı ve yoluna hala devam etmekte.
Diyeceğim o ki Galatasaray'ın hayatında yapacağı en büyük hata Terim'i yollamak olur.Her ne olursa olsun sahip çıkmalı.Çünkü Terim'siz bir Galatasaray'ın,büyük takımlıkla alakası olmadığını hepimiz biliyoruz.Gerek Galatasaray gerek Türkiye hak ettiği değeri hiçbir zaman vermedi bu adama.
Bir Fenerbahçe'li olarak benim formamın arkasında Fatih Terim yazıyor ise bu adamı oturup bir düşünmek lazım.Bu hocaysa diğerleri nedir diye?İşte herkesin Galatasaray'da tek kıskandığı şey bu kişidir.Sadece ama sadece bu adam.Bu adam benim gençliğimi çaldı belkide 😂
Gerçekten çok merak ettiğim bir şey var.Annesi acaba Fatih ismini verirken oğlunun gerçekten bu ismin hakkını vereceğini biliyor muydu?Oğlunun gerçekten bir ''FATİH'' olacağını biliyor muydu?İsmi ile birebir olan nadir insanlardan.
Terim'i bu noktaya getiren en önemli şey ise bırakın tekniği,taktiği,motivasyonu.Bu adamı bu noktaya getiren esas şey ''Ya hep ya hiç'' mantığıdır.Kazanma alışkanlığıdır.''Bu hayatta birinciysen birincisindir,ikinciysen hiçbir şeysin'' sözüne uymasıdır onu Fatih Terim yapan.İşte bu yüzden diğerleri birer teknik direktör, o ise imparator.
Şimdi ona neden mi imparator diyorlar?Bence de imparator dememeleri gerekiyor.Çünkü ''bir FATİH TERİM olmak bir imparator olmaktan çok daha zordur''
Yorumlar