24.10.2018 saat 22.00' ı gösteriyordu, Türk Telekom Arena'yı dolduran sarı kırmızılı taraftarlar, takımlarını alabildiğince coşkuyla destekliyorlardı. Tezahüratın biri bitmeden diğerinin başladığı coşkulu kalabalığın tek derdi, takımını desteklemek. Eksik olan futbolcuların, eksikliğini hissettirmemekti. Belkide bu aslan yürekli taraftarlar, bir nebze takımı ayakta tuttu. Maçı kazanamadı ama kaybetmedi de, alınan bir puana şükredildi.

Maça iyi başlanıldı çokta üstün oynayan bir Schalke takımından bahsetmiyorum. Kötü oynayan bir Galatasaray vardı. Yapmak istediği pozisyona başlıyor ama sonunu getiremiyordu. Önde baskı kuran rakibine topu teslim etmekten başka çaresi de kalmıyordu. Maçtan önce sakat olan oyuncular vardı onların yeri hiç mi hiç! doldurulamadı. Hele Fernandonun mevkisinde bu oyuncunun yokluğu maç boyunca arandı.

Hele birde Muslera'nın sahada olamadığını düşünebiliyormusunuz? yokluğunu aklınızdan bile geçirmeyin. Dün akşam kalede olmasaydı, belki maç 2 den fazla yenen golle sonuçlanırdı. Muslere' nın dün en büyük hatası maçın 20'li dakikaların hemen başında, golle burun buruna kalan Schalkali oyuncunun ayağındaki topa uzanırken, rakibinin yerde kalmasıydı. Bu pozisyonu hakem penaltı verse kimse itiraz edemezdi. Zaten pozisyon da çok net penaltıydı.

Dünkü maçta sahanın en iyisi maçı yöneten orta saha hakemi "Benoit Basten" dı ona ne kadar övgüler dizsek azdır. Maçta hata yaptığı tek pozisyon yukarıda bahsettiğim penaltı pozisyonuydu. Bu maça başka bir hakem atanmış olsaydı! Maç bu dakikadan sonra penaltının gole çevrilmesi durumunda 1-0 aleyhimize devam edecekti. Gol atabilmek için ileri daha fazla çıkılacak, verilen açıklardan, rakip daha fazla pozisyona girecekti.

Maçın son bölümünde Schalke takımının atağı gol olarak ağlarla buluşuyordu. Burada da yan hakemin pozisyonu iyi izlemesi, ofsaydı tespitine yaradı. Haliyle gol olan pozisyon, gol olarak skorborda yazılmıyordu.

Gol umudumuz Eren Derdiyok, dünkü maça maalesef nefesi yetmedi, bunu fark eden Fatih terimde oyundan alıverdi. Aslında Eren' in değil takımın nefesi yetmedi. Buda Galatasaray'da kondisyon eksikliğinin göstergesiydi.

Maçta forma giyen genç oyuncu Ozan Kabak, bu maçla birlikte UEFA Avrupa Şampiyonlar Ligi'nde ilk maçına çıkmış oldu. Maçta en diri ayakta kalan tek oyuncuda Ozan' dı diyebiliriz.

Galatasaray'ın önünde üç maçı kaldı her şey bitmiş değil ama görünen köyde kılavuz istemez. Bu oyun anlayışı, bu futbolla Şampiyonlar Liginde devam etmek zor. Kalan maçların 2' si deplasman 1'si kendi evimizde. Tersi bir durumda bu puanı toplamış olsaydı, evimizde 2 maç kalırdı, daha fazla puan umut edebilirdik. Futbolda, elbette oynanmadan önünü göremezsin ama hep şansa da bırakmak doğru olmaz. Ayağını yere sağlam basan takımlar skoru kendisine çevirmeyi bilmiştir.