Anadolu'da doğduğum köyümde, çocukluğum eğlenceli bol oyunlu günlerle geçerdi. Sabah oldu mu kahvaltı yapar yapmaz soluğu sokakta alırdık. Bir bakmışsın saklambaç oynuyorsun yada tozun toprağın içinde bir oyana bir buyana deliler gibi koşturup duruyorsun. Buda mı kesmedi? hemen bir saklambaç oyunu kur saatlerce oyna dur, bir sen ebesin, bir başkası, bu döngü oyundan sıkılıp bırakana kadar devam ederdi. Sadece oynadığımız oyunlar bu kadarla sınırlı değildi, sek sek oyunumuz vardı, beş taş, ip atlama ve hatta tepelerden aşağıya kaydığımız olurdu.
O zamanlar top pek herkeste bulunmazdı. Mahallemizde bizden yaşça büyük birisinin meşin topu vardı, dışarısı parçalı dikişli içerisine balona benzer ama balona göre daha sağlam malzemeden yapılmış iç topu vardı. Zaman zaman havası iner ya ağızla yada pompa ile şişirirlerdi. Sürekli kullanılmaktan dolayı, haliyle aşınır, içerisindeki iç topta çoğunlukla sert dikenlere isabet ettiği için patlardı. Köyümüzde traktörleri bulunanlar, patlayan teker lastiklerini kendi tamir ederdi. Traktörde patlayan lastiği tamirinde kullanılan malzeme topun patlağını yapıştırmak içinde kullanılırdı. Bu iç topun yırtıkları yapıştırıla yapıştırıla bizim topun yuvarlak hali kaybolmuş topumuz bombeli hale dönmüştü. Sen nereye vurursan o başka bir yere giderdi, isabetli şut atmak artık mümkün değildi. Futbol topunun da top hali kalmamıştı. Kimse istediği vuruşu yapamayınca, sinirlenmeye başlıyordu, eğleneceğim diye oynadığı futboldan zevk almıyordu. Herkes artık sinir küpü olmuş hıncını çıkaracak yer ararken birisi aldı topu param parça yaptı. Diğerleri de ona uyup, parçalayarak sinirlerini geçiştirmeye çalıştı. Ortada artık top diye bir şey kalmamıştı, toplamaya çalışsan toplanmazdı. Bir süre kimse top oynamadı, daha sonra plastik top alıp gelen oldu bir müddet onunla idare edildi.
Bu anlattığım anıyı 6-7 yaşlarımda yaşadım biz daha küçük olduğumuz için ağabeylerim oynar bizde bakardık. Dışarı çıkan toplara bir kez vurabilmek uğruna koşturarak topu kapar şu çekerek sahaya gönderirdik. Oyuna dahil olduğumuz zamanlarda yok değildi. Kimi zaman takımlar yeterli sayıya ulaşamaz yada bir taraf eksik kalırsa kale bize emanet edilirdi. Bizde oyuna dahil olduk diye sevinçten dört köşe olurduk. Burada da tek derdimiz top bana gelse de bir şut çeksem umuduyla beklemekti. Büyüdükçe toplar da çoğaldı oynadığımız maçlarda ama hiç bir zaman kendini büyüklerle oynamak için oyuna dahil olmak için harcadığın çaba gibi olmadı.
Zaman gelip geçti evlendim, oğlum ve kızım doğdu şimdi onlarda birer genç oldu.Çocuklarımla da zaman buldukça oyunlar oynadım, birlikte hem yorulduk hem eğlendik. Her şeyin değerini iyi bilin, zamanınızı iyi değerlendirin. Bakın, her şey bu yazıda olduğu gibi hızlıca başlayıp bitiyor.
Yazımı ilk yayımladığım link
Yorumlar