Dün geceki maçta milli futbolcular maçın başından başlayarak üstünlüğü almıştı. Top çoğunlukla bizde olmasına rağmen; dar alana gelindiğinde yani bir takım gol atmak için rakip kalenin önüne tüm gücünü yığdığın da, savunmada olan gol yemeyim diye direnen takım, tüm gücüyle kalesini savunduğu anda oluşuyor dar alan. Neredeyse 21 oyuncu aynı alan içerisinde bir birine üstünlük sağlamak için tüm marifetini sergiliyor! Futbolcularımızın ayağına, bu dar alanda top geldiğinde kimimiz Messi olmasını hayal ediyoruz, kimimiz ise Ronaldo. Topa birde istediğimiz gibi vurmadığı zaman saç baş yoluyoruz. İşte dünkü milli takımız 2-0 yenikken oynadığı futbolun beceriksizliği burada yatıyor. Top daha fazla millilerde gözüküyor ama gol bölgesinde beceri yok!

İsveç takımının durumu tam ters oyunda olmadıkları anda 2 gol buluyorlar ve üstünlük sağlıyorlar. Topun daha çok kimde olduğunun bir önemi kalmıyor! skor aleyhine olduğu zaman. Skoru lehinde tutabiliyorsan çevir topu çevirebildiği kadar. O zaman kimsenin diyeceği sözü olamaz.

Nasıl oldu da maçın kaderi lehimize değişti? 

Tüm bu kader anı, İsveç'in 2' nci golü attığında hepimiz her şey bitti diye düşünmeye başlamıştık. Daha düşüncemiz dilimize vurmadan! Hakan Çalhanoğlu'nun gol vuruşu, düşüncemizi dilimize söyletmeden hepimizi umutlandırdığı gibi futbolcularımızı da fişeklemişti. Maça yeni giren oyuncular ve özellikle Emre' de oldukça katkı sağladılar. Emre'nin dokunduğu gol olunca sahada son gülen biz olduk. 

Emre için şu söyleyeceklerim herkes için geçerli: şimdiye kadar başlangıçta yeteneğiyle bizlerin gözüne giren bu tür futbolcular, zamanla nereden geldiklerini ve  her şeylerini oynadıkları futbola borçlu olduklarını unutuyor. Ekmek yediği futboluna daha fazla bir-şeyler katma çabasından uzaklaşıyorlar. Emre Akbaba ve diğer futbolcu kardeşlerim ilerleyen zaman içerisinde futbollarına daha fazla beceri katarak devam ederler, o zaman gerçek övgüyü de hak ederler. Dünyaya gerçek gücümüzü göstermiş olurlar.

@gerçekler