Liseye yeni başlamıştım, sınıflar arası turnuva yapılacaktı. Her sınıf takımını oluşturdu, listesini okul idaresine bildirdi. Şunu da hatırlatayım, takım deyince sanmayın ki hepimizin üstünde formaları, ayaklarında kramponları var. Kimimiz varsa, eşofmanıyla kimimiz takım elbisenin ceketini çıkarır oynardık. Takım dizilişi falan da yok, takımın yarısı savunma çeyreği orta sağa diğer çeyreği de hücumda. Maçı oynadığımız saha da okulumuzun yan tarafında bulunan boş arsa, üzeri çıplak bildiğin toprak, irili ufaklı engebelerin bolca olduğunu da hatırlatayım. İlk maç "Çeyrek Final" İkinci maç "Yarı Final" üçüncü maç "Final". İlk maçı geçtik ikinci maç oynanacaktı.
Maç günü geldi çattı. Öyle bir yağmur yağdı ki bardaktan boşanırcasına, her taraf çamurdan geçilmiyor. Maçtan önce yağmur kesilmiş maç oynanmaz diye düşünüyorduk. Maç organizatörü aynı zamanda tüm maçların hakemi, okulumuzun Beden Eğitimi öğretmeniydi. Maç ertelenecekse, karar verecek kişi de oydu. İlk haber maç ertelendiği yolundaydı. Aradan geçen bir ders saatinden sonra Beden Eğitimi öğretmenimiz maçın oynanacağını bildiren bir haber gönderdi. Maça çıktık, sahanın kimi yeri bildiğin balçık. Topu bir oyana, bir buyana şut çekip duruyoruz pas vermek neredeyse imkansız. Benim oynadığım mevki orta sahaydı, top nasıl olduysa bana geldi , başımı kaldırdım oldukça rahatım, beni rahatsız eden rakip oyuncu yok, kaleyi gördüm orta şu karışımı topa abanabildiğim kadar abanarak şutumu çektim, oda ne attığım şut gol olmuştu, hakem(öğretmenimiz) golü vermişti. Maçta atığım golden başka da gol olmayınca finale yükselmiştik. Final maçı 2 gün sonraydı.
Bu arada birazda kendimden bahsedeyim, okul hayatım ablamın yanında geçmekteydi. Ablam hamile ikinci çocuğunu doğuracaktı, ilçede oturuyorduk, hamilelik sırasında yaşadığı rahatsızlıktan dolayı, ilçemize yakın komşu ilin Devlet Hastanesine doktora gitmiş, doktoru doğuma kadar hastanede yatacaksın demişti. Biz de eniştem ve yeğenimle birlikte sık sık ablamı ziyarete gidiyorduk.
İki gün dolmuş, final maçı günü gelip çatmıştı, sabah okula gitmiştim, derslere giriyor maç saatini bekliyordum. Okuduğum okulda öğretmenlik yapan eniştem dersten beni alarak ablama gideceğimizi söyledi, aklıma maç geldi ama öbür tarafta da ablam hastanede, ben enişteme hiçbir şey demeden otobüse bindim. Yolculuk boyunca aklım maçtaydı, acaba maç ne olacaktı, final maçını alabilecek miydik? bilemiyordum. Hastaneye vardık ablamı ziyaret ettik biraz vakit geçirdikten sonra akşam saatlerinde tekrar döndük. Bulunduğum her yerde aklımda maç vardı. Maç çoktan bitmişti ama bir arkadaşımı da görüp soramamıştım. Maç ne olmuştu acaba... Ertesi gün okula gittiğimde ilk işim arkadaşlarımdan maçı sormak olmuştu. Maçı kaybetmiş, turnuvayı ikinci olarak bitirmiştik. Bu habere de oldukça üzüldüm ama yapacak bir şeyim de yoktu.
Maçta oynayıp elimden geleni yapmaya çok istekliyken mecburiyetten maça çıkamamıştım. Yıllar geçmesine rağmen zaman zaman aklıma gelir. Hayatımda unutamadığım birçok maç vardı, maçla ilgili olarak ilk anım olduğu için bunu sizlerle paylaşmak istedim. Şunu da belirteyim ablamda hastanede yaklaşık 1 ay kaldıktan sonra sağlıklı olarak doğumunu yaptı.
İlk paylaşım linki
Yorumlar