Ali Koç bir balon mu? Yoksa yıllardır beklenen kurtarıcı mı? İşler oldukça iyiye mi gidecek? Yoksa aynı düzen devam mı edecek? Ali Koç Bekleneni Verdi mi?
Bildiğiniz üzere geçtiğimiz aylarda Fenerbahçe Başkanlık koltuğuna oturan ünlü Koç Ailesi'nin veliahtı Ali Koç yarattığı olumlu etki ile rüzgarı arkasına alıp taraftar üzerinde de oldukça büyük bir beklenti yaratmıştı.
Ali Koç'un Fenerbahçe TV'de saatler süren canlı yayın neticesinde mevcut kara tabloyu çizmesine rağmen taraftar; gerek sosyal medyada (Ekşi Sözlük, Twitter, Facebook v.b.) gerekse taraftar sohbetlerinde (taraftarlar derneği v.s.) Ali Koç'a tam desteğini sürdürmüştü.
Türk insanını tanıyan, Türk futbol camiasını bilen birçok insan ise bu durumun yani bu taraftar desteğinin böyle sürmesinin salt başarılara bağlı olduğunun bilincindeydi. Yani Sayın Başkan Ali Koç'un çizdiği mali kara tablo ve lafı "birkaç sene bizden birşey beklemeyin, önce kulübü düze çıkaralım" gibi cümlelere getirmesi hernekadar ilk başlarda taraftarda "helal olsun başkan" şeklinde vücut bulsa da yavaş yavaş hatırı sayılır bir kitlede homurdanma başladı.
Sonuçta spor bir müsabaka olduğunda izleyene keyif veren olgudur. Müsabakalar antrenmanlardan daha çok ilgi çeker. Çünkü ak koyun kara koyun müsabaka esnasında belli olur. Müsabakalar neticesinde alınacak kötü sonuçlar hayal kırıklığının yanı sıra öfke doğurur. Hani fotosentezin basit bir formülü vardır. Karbondioksit + su + Güneş Işığı + Klorofil = Oksijen + Enerji şeklinde... Futbolda da benzer formül şu şekildedir: Müsabakadaki Başarısızlık = Hayal Kırıklığı + Öfke + Başkan İstifa!
Hele olası bir Fenerbahçe - Galatasaray derbisinden Fenerbahçe'nin mağlup olarak ayrılmasının (Allah korusun hatta farklı mağlup ayrılmasının) Fenerbahçe Camiası'nda pek de "canın sağolsun başkan" şeklinde vücut bulmayacağı kesindir.
Hal böyle iken Sayın Başkan Ali Koç bir manada dertsiz başına dert almış ve Fenerbahçe Spor Kulübü'nün başkanlığına talip olmuştur neticede. 4 büyüklerin hatta Bursaspor'u da dahil ederseniz 5 büyüklerin başkanı olmak bu ülkede bakan olmaktan daha prestijlidir. Sokağa çıkıp, mikrofonu elinize alıp popüler olmayan bir bakanlığın adını sorsanız kuvvetle muhtemel kimse bu ismi bilmeyecek iken bu kulüplerin başkanlarını büyük ihtimalle bileceklerdir. Bileceklerdir de Ali Koç'un buna ihtiyacı var mı?
İlk aklı sorgulayan soru da budur zaten. Sen git Türkiye'nin en büyük holdinginin veliahtı ol, bizim gibi insanların hayatını devam ettirmek için hayatını adadığı paranın imparatoru ol, iktidar ile, siyaset ile, halk ile bir sorunun olmasın, ama dertsiz başını ağrıtmak için git Fenerbahçe'ye başkan ol...
Bir müddet sonra alınacak olası sportif başarısızlıklar neticesinde "helal olsun başkan" nidalarının yerini "koskoca Ali Koç'sun, elini taşın altına koy" nidaları alacaktır. Neticede karşımızdaki ise bir işadamıdır. Evet bir işadamı karşılık beklemeden sanat, spor, sosyal sorumluluk gibi projelere servetinden bir miktar ayırabilir. Ama görünen o ki Fenerbahçe'yi düze çıkarmak için bir servet gereklidir. Zira gelecekteki kazançları bile ipotek altında olan dev bir çınardan bahsediyoruz.
Sözün özü Ali Koç bir balon değildir. Ama yapacakları da bellidir. Neticede elinde bir sihirli değnek yok. Tek güzel yanı bu kulübün getireceği olası maddi ranta kendisinin ihtiyacı olmamasıdır. Beklentileri çok yüksek tutmadan mevcut başkanı desteklemek gerekir. Bu sene şampiyonluk beklememeli hatta ezeli rakiplerle olan maçlardan alınacak beraberlikler başarı sayılmalıdır.
#scorumtr #scorumturkey
Yorumlar