Daha önceki yazımda olta ile deniz kıyısından tuttuğum ilk balık anımı sizlerle paylaşmıştım. Anılarıma kaldığım yerden devam ediyorum arkadaşlar. İlk yazımı okumayanlar yazıya buradan ulaşabilirler. Şimdiden keyifli okumalar diliyorum. Balıkçılık anıları olan arkadaşlarıda yazmaya davet ediyorum.
ISLANDIK AMA İYİ BALIK TUTTUK
Ben Rizeliyim ve Rize'de yaşıyorum. Malum bizim buranın hava şartlarından dolayı dört mevsim çok yağmur yağar. Hatta günün bazı vakitlerinde kısa aralıklar verip sonrasında sürekli bir ay boyunca yağmur yağdığı bile olur. Yani toprak kolay kolay kurumuyor bizim buralarda.
Anlatacağım bu anım iki yıl önce yazın yaşadığım bir olaydır. Geceden çok yağmur yağmış ve deniz çok kabarmıştı. Karadeniz bilindiği gibi kabardığı zaman çok hırçın olur, önünde kimse duramaz. Denizin böyle olduğu bir vakitte evden denize bakarken yaklaşık 15 kişinin balık tuttuğunu gördüm. Deniz hırçın olduğu halde insanlar balık tutmaya devam ediyordu. Bende en küçük kardeşim olan Cengizhan'a hadi sen oltaları hazırla balık tutmaya gidelim dedim. Bunu duyan babam, benim yarım saatlik bir işim var. Onu halledip size katılırım dedi.
Deniz kıyısına kardeşimle gidince gördük ki deniz hırçın olmasına rağmen balık çok iyi vuruyor. Bizde kendimize birbirimize yakın bir yer bulduk ve olta atmaya başladık. Normalde istavrit tutmak için hazır satılan onlu çapari var ama kendim evde çapari malzemeleri alıp 15 li veya 20 li çapariler yaparım. Balığın çok iyi vurduğunu görünce kardeşime oltaya bu yapmış olduğum özel çaparilerden takalım dedim. İkimizde 20 li çaparimizi taktık ve istavrit tutmaya başladık. Deniz çok hırçın olduğu için zorlanıyorduk ama balık gerçekten harika vuruyordu. Her atışımızda neredeyse olta full oluyordu. Bu şekilde olunca balıkları oltadan çıkarırken biraz zorlanıyorduk. Hemen babamı aradım ve işin bittiyse acele hemen gel. Oltadan balıkları çıkarmak için biri lazım dedim.
Kardeşimle balık tutmaya devam ederken yağmurda azda olsa yağmaya başladı. Bu sırada babamda işini halledip gelmişti. Babama istersen sen benim oltamı al, bende ikinizin balıklarını oltadan alırım dedim. Bu şekilde daha iyi olur. Babam ise siz tutun, balıkları oltadan ben alırım dedi. Bu şekilde kardeşimle beraber balık tutmaya devam ettik. Yağmurda iyice şiddetini artırmıştı. Çok güzel balık tutuyorduk. Babam oltadan balıkları çıkarmaya yetişemiyordu. Yaklaşık iki saattir bu şekilde balık tuttuk. Fakat ıslanmıştık. Babam eve gidelim dedi ben nasıl olsa biraz ıslandık biraz daha devam edelim dedim. Ama dediğime bin pişman oldum. Hırçın Karadeniz dalgalarına çok dikkat etmemize rağmen büyük bir tanesine yakalandık ve üçümüzde baştan aşağıya ip ıslak su olduk. Zaten ıslanmıştık. Bu dalgada bunun üzerine bal kaymak olmuştu.
Bu balıkçılık anımda gerçekten büyük keyif almıştım. Islanmamıza rağmen iki saat içinde kardeşimle beraber yaklaşık 8-9 kilo istavrit yakalamıştık. Bu bizim için fazlaydı ve bize yetecek kadar olanı alıp, geri kalanını komşularımıza dağıtmıştık. Balık tutmanın benim için en güzel tarafıda bu. Tuttuğum balıkları akraba ve komşularımızla paylaşmayı severim. Nede olsa dededen gelen bir alışkanlık bu.
Yorumlar