Merhaba!

Dengede durma konusunda zorluklarım vardı, bu yüzden uzun yıllar bisiklete binmekten korktum. Bir gün arkadaşlarla büyük adaya gittik ve korktuğum şey başıma geldi ''hadi bisiklet ile büyük tur yapalım''...

''Şey... ama ben... kazık kadar olduğum halde bisiklete binmeyi bilmiyorum'' diyemedim her nedense. ''Tamam binelim'' çıktı ağzımdan. ''Kız neruda nasıl biniceksin?'' düşünceleri doldurdu durdu kafamı. ''Şey yaa ben çift bisikletine mi binsem birinizle'' diye konuyu toparlamaya çalışsam da yemedi. 

Herkes bindi bisiklete, bastılar gidiyorlar. Ben arkada kaldım, ''Hadi nerudaa, hadi yetişsene bize'' ''Aaa tatlım şey, saçımı toplayayım geliyorum malum yüzüme falan gelmesin, siz gidin ben sizi yakalarım''... Onlar baya arayı açtı tabi. 

Şimdi rezilliğime mi yanayım? Yoksa 60 TL vermişim bisiklete ona mı yanayım. Dedim kızım sen yaparsın. Bir iki yalpalamadan sonra (yaklaşık 10 dakika), her nasıl olduysa düşmeden bir kaç dakika ilerlemeyi başardım. Baktım arkadaşım geri geliyor beni almaya, ''Ay dedim, dönmeee ben geliyorum'' hadi düz zeminde kullandık, yokuşlar ne olacak? 

İlahi güç mü desek, rezil olma korkusu mu, yoksa aşırı zor ekonomik günlerin getirisi ile 60 tl vermenin acısıyla mı kullanmayı öğrendim bisikleti bilemem... O gün dura kalka, zar zor büyük turu gerçekleştirdim. Yokuşlarda destek aldım tabii o kadar da değil. :)

Genel olarak yorumlamaya gelirsek, faytonlar çook hızlı ilerliyor bu yüzden arada kalıp ezilme ya da o an kurtulma refleksi ile birinin üstüne çıkma, düşme ihtimalin çok yüksek. Vatandaşlar zaten kaldırımdan değil, yoldan yürüme taraftarı. Eee küçücük yolda hem atları, hem bisikletleri hem de insanları kaldırmıyor haliyle. Kısacası adada bisiklet kullanmak çok iyi olmayanlar için eziyet, ama bir o kadar da mükemmel bir deneyim. 

Sahilden başlayıp, mükemmel evlerin önünden geçip, çamlık alanlarına doğru süzülen huzur dolu bir yolculuk...