1997 NBA finalleri. 11 Haziran. 5. Maç. Seri 2-2. Chicago'nun Utah'ı yenmesi gerekiyordu. Ancak Jordan'a gıda zehirlenmesi teşhisi konulmuştu. Bu zehirlenmenin, geçen gece yediği pizzadan kaynaklandığı söylentiler arasındaydı. Jordan olmadan Malone & Stockton'ı geçmesi imkansızdı Chicago'nun. Jordan o gece uyuyamamıştı, maç sabahı idmana çıkamamıştı ve maçtan sadece 3 saat önce yataktan kalkmıştı.

Şöyle diyordu Jordan:

"Korkmuştum. Bana ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Önce kabus gördüğümü sandım, uyanınca gerçek olduğunu fark ettim. Sanki kısmi felç geçiriyordum."

38 derece ateşle düşündüğü tek şey 5. maçı kazanmaktı Jordan'ın. Aklına koymuştu bir kere. Doktorların "Oynaman imkansız." sözlerine kulak dahi asmamıştı. Maçın başlamasına sadece 1.5 saat kala sahaya adımını atmıştı bile. Bu hareketiyle bile bir efsane olmayı hak etmemiş miydi?

Sahaya geldiğinde Scottie Pippen görüyor onu ve şu sözler dökülüyor ağzından: "Çok kötü görünüyordu, o şekilde oynamasının imkanı yoktu. Onu daha önce hiç öyle görmemiştim, çok kötüydü. Demek istediğim; gerçekten çok kötüydü."

Jordan'ın literatüründe kötü kelimesine yer yoktu. Çünkü O, başarısızlıklarından edindiği tecrübe sayesinde efsane olduğunun bilincindeydi.

Maçta 4. çeyrek, bitime 46.5 saniye kalmış, 84-85 Utah önde. Jordan, 34 sayı kaydetmişti bile. Stockton'dan bir faul geliyor Jordan'a. 2 serbest atıştan 1'inde başarılı oluyor fakat ribaund yine Jordan'da kalıyor. O anda yine üstleniyor liderliğini. Bitime 25 saniye kala Pippen'dan aldığı pası üçlükle sonuçlandırıyor ve durumu Chicago lehine 88-85'e getiriyor. Taraftarlar adeta çılgına dönüyor. Jordan'ın 38 sayılık önderliğinde Chicago maçı 90-88 kazanıyor. O yorgunlukla Pippen'ın kollarına atıyor kendini ve maç sonunda tarihe geçecek, akıllara kazınacak şu fotoğraf dökülüyor objektiflerden: