Yazamama Sendromu?
Yazamama sendromunu yeni atlatmışsanız eğer hemen kaleme kağıda sarılıp bir şeyler yazmaya çalışmak hevesinizi kursağınızda bırakabilir. Zira inkar etseniz de zihniniz karışıktır. Öncelikle bu karışıklığı isteseniz de istemeseniz de bir şekilde düzene sokmanız gerekmektedir. Bundan ötürü size yapmamanız ve yapmaktan kaçınmanız gereken şeyleri söyleyeceğim. – Uzaylılar tarafından kaçırılmaktan kaçının. Nasıl yapacağınızı bilmiyorsanız 442 – 946 – 97 – 09 bu numaraya UZAYLILARDANNASILKAÇARIM diye mesaj yollayınız. – Aynanın karşısında fazla vakit geçirmeyin. Gözünüzde, kaşınızda, yüz hatlarınızda veya başka bir yerinizde meydana gelen bir şeyden dolayı kafanız daha çok karışmamalı. – Aklınızdan bir sayı tutmayın, aklınızla bir balık da tutmayın, aklınızı bir şey tutmak için kullanmayın. Aklınız kafanızdaki karışıklığı düzeltmek için var olsun eğer var olabiliyorsa, her şeyin yokluğu ile var olduğu şu dünyada. – Günün belirlediğiniz vaktinde birkaç dakikalığını da olsa körmüşsünüz gibi davranın. Gözlerinizi sanki körebe oyunundaymışsınız gibi göremeyeceğinizden emin olacak şekilde bağlayın. Ardından etraftaki sesleri ellerinizi havaya kaldırıp dinleyin ve ellerinizi havada sallayarak ellerinizin havada nelere çarptığını tahmin etmeye çalışın. – Yine günün belirli saatlerinde sanki bulunduğunuz ortamda yokmuşsunuz gibi davranın. Bunun için kulak tıkacı kullanmanız önemle ve özenle tavsiye edilir. Ardından içinizden geçen her şeyi sizi kimse görmüyormuş gibi yapın. Sonra da gidip gökyüzünde varsa bulutlara bakın yoksa da gözleriniz kapalı bulutları hayal edin. – Amuda kalkın ve derin derin nefesler verip tekrar eski halinize gelip ayak parmak uçlarınızdaki tırnaklarınızı inceleyin. – İmaj değişikliğinden ve kendinizi haddinden fazla yormaktan kaçının. – Kabullenin. Dünya boktan bir yer, gökyüzü böyle güzel gözükse de. Pozitif ve negatif kuramlar ve kurumlar arasında kendinize tam bir yer belirlemekten uzak durup sanattan kopmayın. – Sürekli bir şeyler yazmak için uğraşmayın. Belki de yazmak yerine gidip bir çocuğa şeker vermen, gidip Ay dede ile sohbet etmen ya da yıldızlarla içmen gerekiyordur. Olmuyorsa zorlama, unutma yazamama sendromundan yeni çıktın. Tekrar girmemen gerek. – Ve son olarak kendinize şu soruyu sorun gerçekten neden yazıyorsunuz?
Yazamama Sendromu?
Yazamama sendromunu yeni atlatmışsanız eğer hemen kaleme kağıda sarılıp bir şeyler yazmaya çalışmak hevesinizi kursağınızda bırakabilir. Zira inkar etseniz de zihniniz karışıktır. Öncelikle bu karışıklığı isteseniz de istemeseniz de bir şekilde düzene sokmanız gerekmektedir. Bundan ötürü size yapmamanız ve yapmaktan kaçınmanız gereken şeyleri söyleyeceğim. – Uzaylılar tarafından kaçırılmaktan kaçının. Nasıl yapacağınızı bilmiyorsanız 442 – 946 – 97 – 09 bu numaraya UZAYLILARDANNASILKAÇARIM diye mesaj yollayınız. – Aynanın karşısında fazla vakit geçirmeyin. Gözünüzde, kaşınızda, yüz hatlarınızda veya başka bir yerinizde meydana gelen bir şeyden dolayı kafanız daha çok karışmamalı. – Aklınızdan bir sayı tutmayın, aklınızla bir balık da tutmayın, aklınızı bir şey tutmak için kullanmayın. Aklınız kafanızdaki karışıklığı düzeltmek için var olsun eğer var olabiliyorsa, her şeyin yokluğu ile var olduğu şu dünyada. – Günün belirlediğiniz vaktinde birkaç dakikalığını da olsa körmüşsünüz gibi davranın. Gözlerinizi sanki körebe oyunundaymışsınız gibi göremeyeceğinizden emin olacak şekilde bağlayın. Ardından etraftaki sesleri ellerinizi havaya kaldırıp dinleyin ve ellerinizi havada sallayarak ellerinizin havada nelere çarptığını tahmin etmeye çalışın. – Yine günün belirli saatlerinde sanki bulunduğunuz ortamda yokmuşsunuz gibi davranın. Bunun için kulak tıkacı kullanmanız önemle ve özenle tavsiye edilir. Ardından içinizden geçen her şeyi sizi kimse görmüyormuş gibi yapın. Sonra da gidip gökyüzünde varsa bulutlara bakın yoksa da gözleriniz kapalı bulutları hayal edin. – Amuda kalkın ve derin derin nefesler verip tekrar eski halinize gelip ayak parmak uçlarınızdaki tırnaklarınızı inceleyin. – İmaj değişikliğinden ve kendinizi haddinden fazla yormaktan kaçının. – Kabullenin. Dünya boktan bir yer, gökyüzü böyle güzel gözükse de. Pozitif ve negatif kuramlar ve kurumlar arasında kendinize tam bir yer belirlemekten uzak durup sanattan kopmayın. – Sürekli bir şeyler yazmak için uğraşmayın. Belki de yazmak yerine gidip bir çocuğa şeker vermen, gidip Ay dede ile sohbet etmen ya da yıldızlarla içmen gerekiyordur. Olmuyorsa zorlama, unutma yazamama sendromundan yeni çıktın. Tekrar girmemen gerek. – Ve son olarak kendinize şu soruyu sorun gerçekten neden yazıyorsunuz?
Yazamama Sendromu?
Yazamama sendromunu yeni atlatmışsanız eğer hemen kaleme kağıda sarılıp bir şeyler yazmaya çalışmak hevesinizi kursağınızda bırakabilir. Zira inkar etseniz de zihniniz karışıktır. Öncelikle bu karışıklığı isteseniz de istemeseniz de bir şekilde düzene sokmanız gerekmektedir. Bundan ötürü size yapmamanız ve yapmaktan kaçınmanız gereken şeyleri söyleyeceğim. – Uzaylılar tarafından kaçırılmaktan kaçının. Nasıl yapacağınızı bilmiyorsanız 442 – 946 – 97 – 09 bu numaraya UZAYLILARDANNASILKAÇARIM diye mesaj yollayınız. – Aynanın karşısında fazla vakit geçirmeyin. Gözünüzde, kaşınızda, yüz hatlarınızda veya başka bir yerinizde meydana gelen bir şeyden dolayı kafanız daha çok karışmamalı. – Aklınızdan bir sayı tutmayın, aklınızla bir balık da tutmayın, aklınızı bir şey tutmak için kullanmayın. Aklınız kafanızdaki karışıklığı düzeltmek için var olsun eğer var olabiliyorsa, her şeyin yokluğu ile var olduğu şu dünyada. – Günün belirlediğiniz vaktinde birkaç dakikalığını da olsa körmüşsünüz gibi davranın. Gözlerinizi sanki körebe oyunundaymışsınız gibi göremeyeceğinizden emin olacak şekilde bağlayın. Ardından etraftaki sesleri ellerinizi havaya kaldırıp dinleyin ve ellerinizi havada sallayarak ellerinizin havada nelere çarptığını tahmin etmeye çalışın. – Yine günün belirli saatlerinde sanki bulunduğunuz ortamda yokmuşsunuz gibi davranın. Bunun için kulak tıkacı kullanmanız önemle ve özenle tavsiye edilir. Ardından içinizden geçen her şeyi sizi kimse görmüyormuş gibi yapın. Sonra da gidip gökyüzünde varsa bulutlara bakın yoksa da gözleriniz kapalı bulutları hayal edin. – Amuda kalkın ve derin derin nefesler verip tekrar eski halinize gelip ayak parmak uçlarınızdaki tırnaklarınızı inceleyin. – İmaj değişikliğinden ve kendinizi haddinden fazla yormaktan kaçının. – Kabullenin. Dünya boktan bir yer, gökyüzü böyle güzel gözükse de. Pozitif ve negatif kuramlar ve kurumlar arasında kendinize tam bir yer belirlemekten uzak durup sanattan kopmayın. – Sürekli bir şeyler yazmak için uğraşmayın. Belki de yazmak yerine gidip bir çocuğa şeker vermen, gidip Ay dede ile sohbet etmen ya da yıldızlarla içmen gerekiyordur. Olmuyorsa zorlama, unutma yazamama sendromundan yeni çıktın. Tekrar girmemen gerek. – Ve son olarak kendinize şu soruyu sorun gerçekten neden yazıyorsunuz?
"Uzay'da Yeni Bir Çöl Bulundu"
Evrenin en eski galaksilerini izleyen astronotlar, bir uzay çölü daha tespit etti. Balık takımyıldızında yer alan yaklaşık 500 milyon ışık yılı çapındaki küre neredeyse tamamen yıldızlardan yoksun. Söz konusu anomalinin fotoğrafları Astrophysical Journal tarafından yayınlandı. Los Angeles merkezli California Üniversitesi'nden Stephen Furlanetto, "Genç Evrende böyle bir boş bölgenin varlığı, Evrenin nasıl şeffaf hale geldiği ve ilk galaksilerin nasıl doğduğu yönündeki anlayışımızı değiştiriyor. Eğer gözlemlerimiz doğruysa maddenin evren içinde heterojen bir şekilde dağıldığını söyleyebiliriz" dedi.
"Uzay'da Yeni Bir Çöl Bulundu"
Evrenin en eski galaksilerini izleyen astronotlar, bir uzay çölü daha tespit etti. Balık takımyıldızında yer alan yaklaşık 500 milyon ışık yılı çapındaki küre neredeyse tamamen yıldızlardan yoksun. Söz konusu anomalinin fotoğrafları Astrophysical Journal tarafından yayınlandı. Los Angeles merkezli California Üniversitesi'nden Stephen Furlanetto, "Genç Evrende böyle bir boş bölgenin varlığı, Evrenin nasıl şeffaf hale geldiği ve ilk galaksilerin nasıl doğduğu yönündeki anlayışımızı değiştiriyor. Eğer gözlemlerimiz doğruysa maddenin evren içinde heterojen bir şekilde dağıldığını söyleyebiliriz" dedi.
"Uzay'da Yeni Bir Çöl Bulundu"
Evrenin en eski galaksilerini izleyen astronotlar, bir uzay çölü daha tespit etti. Balık takımyıldızında yer alan yaklaşık 500 milyon ışık yılı çapındaki küre neredeyse tamamen yıldızlardan yoksun. Söz konusu anomalinin fotoğrafları Astrophysical Journal tarafından yayınlandı. Los Angeles merkezli California Üniversitesi'nden Stephen Furlanetto, "Genç Evrende böyle bir boş bölgenin varlığı, Evrenin nasıl şeffaf hale geldiği ve ilk galaksilerin nasıl doğduğu yönündeki anlayışımızı değiştiriyor. Eğer gözlemlerimiz doğruysa maddenin evren içinde heterojen bir şekilde dağıldığını söyleyebiliriz" dedi.
soygundergisiGüncelleme
Uzaya Çıkmamızda Diğer Canlı Dostlarımızın Rolü Neydi?
soygundergisi.com Dünya 2. Dünya Savaşından sonra başka bir döneme girmişti. Bir tarafta ABD, diğer tarafta Sovyetler Birliği dünyayı kendi nüfuslarına almak istiyordu. Bu ikili birçok alanda birbiriyle yarışmaktaydı. Yıl 1960’ ları gösterirken bu yarış uzaya da sıçradı. Bu yarışta önden Moskova yani SSCB gidiyordu. Tarih 4 Ekim 1957 yılını gösterirken Sputnik 1 fırlatıldı. Sputnik 1, Dünya yörüngesine oturan ilk yapay uyduydu ve bir tam turunu 96 dakikada tamamlıyordu. Küçük bir kapsüldü fakat boyundan büyük işler başararak Uzay Çağı’nı başlattı. SSCB, önde başladığı yarışa hakim güç olarak devam etmek istiyordu. Sputnik 1 fırlatıldıktan 1 ay sonra Sputnik 2 fırlatılmak isteniyordu. Ama SSCB’nin hedefi daha büyüktü: Uzaya insan yollamak ve yarışı daha da büyütmek. Fakat bir engel var mıydı? Bunu anlamak için uzaya bir köpek yollanmak istendi. Laika’nın görevi de buydu. Laika uzaya çıkacak ilk köpek olacaktı. Sputnik 2 için acele eden SSCB tarihsel anlamda önemli bir günde fırlatacaktı : EKİM DEVRİMİ’NİN 40. YILI! Laika çeşitli ameliyat ve testlerle uzaya hazırlandı. Yiyecekleri macunla yemeyi öğrendi. Bir yandan da SSCB karşıtı ülkeler – köpek ölüyor – manşetleri ile dünyayı kışkırtıyordu. Unutulan tek şey şuydu ki uzay için kullanılan ilk hayvan Laika değildi. ABD maymunları ve fareleri defalarca fırlatma istasyonunda kullanmıştı. Sputnik 2, 3 Kasım 1957’de Baykonur Uzay İstasyonu’ndan fırlatıldı.Yaşamsal verileri kablo sinyalleriyle Dünya’ya aktarılıyordu. Laika 1 hafta sonra öldü. Laika’nın uzayda geçirdiği zaman canlıların uzayda ve yerçekimsiz ortamda bulunabileceğini insanlığa kanıtladı. Bunu esas alarak Sputnik Programı’nın 5. operasyonu olarak 19 Ağustos 1960 yılında uzaya SPUTNIK 5 fırlatıldı. İçerisinde bu defa Belka ve Strelka isimli iki köpek, 40 fare, 2 sıçan ve çeşitli bitkiler bulundu. 18 yörünge dönüşü gerçekleştirip fırlatıldıktan 1 gün sonra tüm mürettebatı canlı olarak iniş yaptı. Laika’dan 3.5 yıl sonra 12 Nisan 1961 yılında Yuri Gagarin uzaya çıkan ilk insan oldu. Eğer bu canlılar olmasaydı uzaya çıkabilir miydik? Onlara minnettarız. Uzay Çağı hala sürüyor . Yarışmacılar ise artık sadece 2 ülke değil. Siz de Kozmos’un derinliklerinde kaybolun. Mehmet Ali Yorulmaz Soygun Dergisi Yazarı
soygundergisiGüncelleme
Uzaya Çıkmamızda Diğer Canlı Dostlarımızın Rolü Neydi?
soygundergisi.com Dünya 2. Dünya Savaşından sonra başka bir döneme girmişti. Bir tarafta ABD, diğer tarafta Sovyetler Birliği dünyayı kendi nüfuslarına almak istiyordu. Bu ikili birçok alanda birbiriyle yarışmaktaydı. Yıl 1960’ ları gösterirken bu yarış uzaya da sıçradı. Bu yarışta önden Moskova yani SSCB gidiyordu. Tarih 4 Ekim 1957 yılını gösterirken Sputnik 1 fırlatıldı. Sputnik 1, Dünya yörüngesine oturan ilk yapay uyduydu ve bir tam turunu 96 dakikada tamamlıyordu. Küçük bir kapsüldü fakat boyundan büyük işler başararak Uzay Çağı’nı başlattı. SSCB, önde başladığı yarışa hakim güç olarak devam etmek istiyordu. Sputnik 1 fırlatıldıktan 1 ay sonra Sputnik 2 fırlatılmak isteniyordu. Ama SSCB’nin hedefi daha büyüktü: Uzaya insan yollamak ve yarışı daha da büyütmek. Fakat bir engel var mıydı? Bunu anlamak için uzaya bir köpek yollanmak istendi. Laika’nın görevi de buydu. Laika uzaya çıkacak ilk köpek olacaktı. Sputnik 2 için acele eden SSCB tarihsel anlamda önemli bir günde fırlatacaktı : EKİM DEVRİMİ’NİN 40. YILI! Laika çeşitli ameliyat ve testlerle uzaya hazırlandı. Yiyecekleri macunla yemeyi öğrendi. Bir yandan da SSCB karşıtı ülkeler – köpek ölüyor – manşetleri ile dünyayı kışkırtıyordu. Unutulan tek şey şuydu ki uzay için kullanılan ilk hayvan Laika değildi. ABD maymunları ve fareleri defalarca fırlatma istasyonunda kullanmıştı. Sputnik 2, 3 Kasım 1957’de Baykonur Uzay İstasyonu’ndan fırlatıldı.Yaşamsal verileri kablo sinyalleriyle Dünya’ya aktarılıyordu. Laika 1 hafta sonra öldü. Laika’nın uzayda geçirdiği zaman canlıların uzayda ve yerçekimsiz ortamda bulunabileceğini insanlığa kanıtladı. Bunu esas alarak Sputnik Programı’nın 5. operasyonu olarak 19 Ağustos 1960 yılında uzaya SPUTNIK 5 fırlatıldı. İçerisinde bu defa Belka ve Strelka isimli iki köpek, 40 fare, 2 sıçan ve çeşitli bitkiler bulundu. 18 yörünge dönüşü gerçekleştirip fırlatıldıktan 1 gün sonra tüm mürettebatı canlı olarak iniş yaptı. Laika’dan 3.5 yıl sonra 12 Nisan 1961 yılında Yuri Gagarin uzaya çıkan ilk insan oldu. Eğer bu canlılar olmasaydı uzaya çıkabilir miydik? Onlara minnettarız. Uzay Çağı hala sürüyor . Yarışmacılar ise artık sadece 2 ülke değil. Siz de Kozmos’un derinliklerinde kaybolun. Mehmet Ali Yorulmaz Soygun Dergisi Yazarı
soygundergisiGüncelleme
Uzaya Çıkmamızda Diğer Canlı Dostlarımızın Rolü Neydi?
soygundergisi.com Dünya 2. Dünya Savaşından sonra başka bir döneme girmişti. Bir tarafta ABD, diğer tarafta Sovyetler Birliği dünyayı kendi nüfuslarına almak istiyordu. Bu ikili birçok alanda birbiriyle yarışmaktaydı. Yıl 1960’ ları gösterirken bu yarış uzaya da sıçradı. Bu yarışta önden Moskova yani SSCB gidiyordu. Tarih 4 Ekim 1957 yılını gösterirken Sputnik 1 fırlatıldı. Sputnik 1, Dünya yörüngesine oturan ilk yapay uyduydu ve bir tam turunu 96 dakikada tamamlıyordu. Küçük bir kapsüldü fakat boyundan büyük işler başararak Uzay Çağı’nı başlattı. SSCB, önde başladığı yarışa hakim güç olarak devam etmek istiyordu. Sputnik 1 fırlatıldıktan 1 ay sonra Sputnik 2 fırlatılmak isteniyordu. Ama SSCB’nin hedefi daha büyüktü: Uzaya insan yollamak ve yarışı daha da büyütmek. Fakat bir engel var mıydı? Bunu anlamak için uzaya bir köpek yollanmak istendi. Laika’nın görevi de buydu. Laika uzaya çıkacak ilk köpek olacaktı. Sputnik 2 için acele eden SSCB tarihsel anlamda önemli bir günde fırlatacaktı : EKİM DEVRİMİ’NİN 40. YILI! Laika çeşitli ameliyat ve testlerle uzaya hazırlandı. Yiyecekleri macunla yemeyi öğrendi. Bir yandan da SSCB karşıtı ülkeler – köpek ölüyor – manşetleri ile dünyayı kışkırtıyordu. Unutulan tek şey şuydu ki uzay için kullanılan ilk hayvan Laika değildi. ABD maymunları ve fareleri defalarca fırlatma istasyonunda kullanmıştı. Sputnik 2, 3 Kasım 1957’de Baykonur Uzay İstasyonu’ndan fırlatıldı.Yaşamsal verileri kablo sinyalleriyle Dünya’ya aktarılıyordu. Laika 1 hafta sonra öldü. Laika’nın uzayda geçirdiği zaman canlıların uzayda ve yerçekimsiz ortamda bulunabileceğini insanlığa kanıtladı. Bunu esas alarak Sputnik Programı’nın 5. operasyonu olarak 19 Ağustos 1960 yılında uzaya SPUTNIK 5 fırlatıldı. İçerisinde bu defa Belka ve Strelka isimli iki köpek, 40 fare, 2 sıçan ve çeşitli bitkiler bulundu. 18 yörünge dönüşü gerçekleştirip fırlatıldıktan 1 gün sonra tüm mürettebatı canlı olarak iniş yaptı. Laika’dan 3.5 yıl sonra 12 Nisan 1961 yılında Yuri Gagarin uzaya çıkan ilk insan oldu. Eğer bu canlılar olmasaydı uzaya çıkabilir miydik? Onlara minnettarız. Uzay Çağı hala sürüyor . Yarışmacılar ise artık sadece 2 ülke değil. Siz de Kozmos’un derinliklerinde kaybolun. Mehmet Ali Yorulmaz Soygun Dergisi Yazarı
Sezon 2 : Solucan Deliği Bölüm 1
Seyir defterime en son yazdıklarımın ardından biraz zaman geçtikten sonra solucan deliğine girip bilinç kaybı yaşamışım uyandığımda bambaşka bir yerdeydim bembeyaz bir odanın içinde odanın ortasında havada asılı şekilde duruyor , hareket edemiyordum birden odaya duvarda açılan portalla 2-3 metre boyunda kudretli bir yaratık girdi insana benzemiyordu hatta alakası bile yoktu. Aniden kafamda ''Adın ne ?'' diye bir soru duyunca anlık bir şok geçirdim daha ben şoku atlatamadan 2. soru geldi bu sefer ''Cevap ver'' diyordu o kadar korkmuştum ki konuşamıyordum bile korka korka ''Zeagt , burası neresi?'' dedim karşımdaki yaratık kafamdan ''Buradaki Nyphtom gezegeninde yaşıyoruz ben Kralın ırkından yani Viriathus ırkındanım bizler gelişmiş bir uygarlığız çok fazla enerji tüketiyoruz bu yüzden çok fazla enerjiye ihtiyacımız var kendi yıldızımızı enerji için kullanamayız, olduğumuz galakside bizi sadece 933 yıl (1 dünya yılı=311 Nyphtom yılı) idare edecek enerjiye sahip yıldız var o yüzden başka galaksiler arıyoruz mesafe çok fazla olduğu için son 622 yıldır solucan deliği açmaya çalışıyoruz ve bir tane açtık eh onada sen yakalandın seni deliğe girerken izliyorduk sen geldikten sonra senin yaşadığın Yıldız sistemini izledik Yıldızınıza ne diyorsunuz ?'' hala nasıl kafamın içinde konuştuğunu bile anlamamama rağmen anlattıkları şeyler çok fazla geliyordu korkuyordum ve endişeleniyordum o yüzden onun sinirlenmesi en son isteyeceğim şeydi hemen ''Güneş'' dedim oda '' Her neyse güneşinizin enerjisini kullanacağız bizi 150yıl kadar idare edebileceğini düşünüyorum o süre içinde insanları kontrol altında tutmamız lazım o yüzden gezegenimde bulunan Chadras ırkını dünyaya gönderip her ülkenin siyasi yöneticisi haline getirteceğim ve sende bana yardım edeceksin.'' diye devam etti bunlar şuan bana göre çok fazlaydı ve dinlenmek istediğimi söyledim anlayışla karşıladı ve 1 saat sonra tekrar geleceğini söyledi. Ama şuan o yaratığı ve her şeyi boşverip uyumaya hazırım çünkü buraya geleli ne kadar oldu bilmiyorum ve çok uykum var.
Sezon 2 : Solucan Deliği Bölüm 1
Seyir defterime en son yazdıklarımın ardından biraz zaman geçtikten sonra solucan deliğine girip bilinç kaybı yaşamışım uyandığımda bambaşka bir yerdeydim bembeyaz bir odanın içinde odanın ortasında havada asılı şekilde duruyor , hareket edemiyordum birden odaya duvarda açılan portalla 2-3 metre boyunda kudretli bir yaratık girdi insana benzemiyordu hatta alakası bile yoktu. Aniden kafamda ''Adın ne ?'' diye bir soru duyunca anlık bir şok geçirdim daha ben şoku atlatamadan 2. soru geldi bu sefer ''Cevap ver'' diyordu o kadar korkmuştum ki konuşamıyordum bile korka korka ''Zeagt , burası neresi?'' dedim karşımdaki yaratık kafamdan ''Buradaki Nyphtom gezegeninde yaşıyoruz ben Kralın ırkından yani Viriathus ırkındanım bizler gelişmiş bir uygarlığız çok fazla enerji tüketiyoruz bu yüzden çok fazla enerjiye ihtiyacımız var kendi yıldızımızı enerji için kullanamayız, olduğumuz galakside bizi sadece 933 yıl (1 dünya yılı=311 Nyphtom yılı) idare edecek enerjiye sahip yıldız var o yüzden başka galaksiler arıyoruz mesafe çok fazla olduğu için son 622 yıldır solucan deliği açmaya çalışıyoruz ve bir tane açtık eh onada sen yakalandın seni deliğe girerken izliyorduk sen geldikten sonra senin yaşadığın Yıldız sistemini izledik Yıldızınıza ne diyorsunuz ?'' hala nasıl kafamın içinde konuştuğunu bile anlamamama rağmen anlattıkları şeyler çok fazla geliyordu korkuyordum ve endişeleniyordum o yüzden onun sinirlenmesi en son isteyeceğim şeydi hemen ''Güneş'' dedim oda '' Her neyse güneşinizin enerjisini kullanacağız bizi 150yıl kadar idare edebileceğini düşünüyorum o süre içinde insanları kontrol altında tutmamız lazım o yüzden gezegenimde bulunan Chadras ırkını dünyaya gönderip her ülkenin siyasi yöneticisi haline getirteceğim ve sende bana yardım edeceksin.'' diye devam etti bunlar şuan bana göre çok fazlaydı ve dinlenmek istediğimi söyledim anlayışla karşıladı ve 1 saat sonra tekrar geleceğini söyledi. Ama şuan o yaratığı ve her şeyi boşverip uyumaya hazırım çünkü buraya geleli ne kadar oldu bilmiyorum ve çok uykum var.
Sezon 2 : Solucan Deliği Bölüm 1
Seyir defterime en son yazdıklarımın ardından biraz zaman geçtikten sonra solucan deliğine girip bilinç kaybı yaşamışım uyandığımda bambaşka bir yerdeydim bembeyaz bir odanın içinde odanın ortasında havada asılı şekilde duruyor , hareket edemiyordum birden odaya duvarda açılan portalla 2-3 metre boyunda kudretli bir yaratık girdi insana benzemiyordu hatta alakası bile yoktu. Aniden kafamda ''Adın ne ?'' diye bir soru duyunca anlık bir şok geçirdim daha ben şoku atlatamadan 2. soru geldi bu sefer ''Cevap ver'' diyordu o kadar korkmuştum ki konuşamıyordum bile korka korka ''Zeagt , burası neresi?'' dedim karşımdaki yaratık kafamdan ''Buradaki Nyphtom gezegeninde yaşıyoruz ben Kralın ırkından yani Viriathus ırkındanım bizler gelişmiş bir uygarlığız çok fazla enerji tüketiyoruz bu yüzden çok fazla enerjiye ihtiyacımız var kendi yıldızımızı enerji için kullanamayız, olduğumuz galakside bizi sadece 933 yıl (1 dünya yılı=311 Nyphtom yılı) idare edecek enerjiye sahip yıldız var o yüzden başka galaksiler arıyoruz mesafe çok fazla olduğu için son 622 yıldır solucan deliği açmaya çalışıyoruz ve bir tane açtık eh onada sen yakalandın seni deliğe girerken izliyorduk sen geldikten sonra senin yaşadığın Yıldız sistemini izledik Yıldızınıza ne diyorsunuz ?'' hala nasıl kafamın içinde konuştuğunu bile anlamamama rağmen anlattıkları şeyler çok fazla geliyordu korkuyordum ve endişeleniyordum o yüzden onun sinirlenmesi en son isteyeceğim şeydi hemen ''Güneş'' dedim oda '' Her neyse güneşinizin enerjisini kullanacağız bizi 150yıl kadar idare edebileceğini düşünüyorum o süre içinde insanları kontrol altında tutmamız lazım o yüzden gezegenimde bulunan Chadras ırkını dünyaya gönderip her ülkenin siyasi yöneticisi haline getirteceğim ve sende bana yardım edeceksin.'' diye devam etti bunlar şuan bana göre çok fazlaydı ve dinlenmek istediğimi söyledim anlayışla karşıladı ve 1 saat sonra tekrar geleceğini söyledi. Ama şuan o yaratığı ve her şeyi boşverip uyumaya hazırım çünkü buraya geleli ne kadar oldu bilmiyorum ve çok uykum var.
Sezon 1 : Zeagt'in Seyir Defteri Bölüm 2
16.Gün Her şey sıkıntısız gidiyor aslına bakarsanız tek başıma olsamda telsizle merkezden konuşmak beni biraz olsun rahatlatıyor.Her ne kadar belli bir mesafe sonra onunda biteceğini bilsemde tek mutluluğum bu. 50.Gün Küçük sorunlar yaşadım: Birkaç kablonun kopması, küçük bir alevlenme neyse ki kendi başıma halledebileceğim şeylerdi, her ne kadar zor ve korkutucu olsada, mutluyum. 2 Yıl sonra (780.Gün) 1 yıldır kimseyle konuşamıyorum.Telsiz bağlantısı 1 yıldır kat ettiğim mesafeden dolayı geçen seneden beri kullanılamıyor.Bunu çok sıkıntı etmedim çünkü burada yeni arkadaşlar edindim her ne kadar konuşmasalarda her biri çok iyi bir dinleyici ve beni anlıyorlar.Aramıza en son katılan o genç çocuğu sevmesemde o beni seviyor gibi görünüyor adını tam olarak bilmiyorum ama diğerlerinin dediğine göre kendine Reven diyormuş.Onunla nasıl bir ilişkimiz olacağını şuan kestiremiyorum ama onunla arkadaş olacağımı düşünüyorum yani en azından şimdilik öyle gözüküyor bu arada Satürn'e ulaşmama 300 gün kaldığı için üzerimde çocukça bir mutluluk var. 790.Gün Gemide teknik arızalar çıkmaya başladı: Oto kontrol sistemi bozuldu artık mekiği ben kontrol ediyorum ve rotadan birazcık sapmış durumdayım her ne kadar korksamda arkadaşlarımın bana güvendiklerini ve beni koruyacaklarını biliyorum. 2 gün sonra Reven'in doğum günü var ona nasıl bir hediye alacağımı bilmiyorum.Sürekli bunu düşünüyorum.
Sezon 1 : Zeagt'in Seyir Defteri Bölüm 2
16.Gün Her şey sıkıntısız gidiyor aslına bakarsanız tek başıma olsamda telsizle merkezden konuşmak beni biraz olsun rahatlatıyor.Her ne kadar belli bir mesafe sonra onunda biteceğini bilsemde tek mutluluğum bu. 50.Gün Küçük sorunlar yaşadım: Birkaç kablonun kopması, küçük bir alevlenme neyse ki kendi başıma halledebileceğim şeylerdi, her ne kadar zor ve korkutucu olsada, mutluyum. 2 Yıl sonra (780.Gün) 1 yıldır kimseyle konuşamıyorum.Telsiz bağlantısı 1 yıldır kat ettiğim mesafeden dolayı geçen seneden beri kullanılamıyor.Bunu çok sıkıntı etmedim çünkü burada yeni arkadaşlar edindim her ne kadar konuşmasalarda her biri çok iyi bir dinleyici ve beni anlıyorlar.Aramıza en son katılan o genç çocuğu sevmesemde o beni seviyor gibi görünüyor adını tam olarak bilmiyorum ama diğerlerinin dediğine göre kendine Reven diyormuş.Onunla nasıl bir ilişkimiz olacağını şuan kestiremiyorum ama onunla arkadaş olacağımı düşünüyorum yani en azından şimdilik öyle gözüküyor bu arada Satürn'e ulaşmama 300 gün kaldığı için üzerimde çocukça bir mutluluk var. 790.Gün Gemide teknik arızalar çıkmaya başladı: Oto kontrol sistemi bozuldu artık mekiği ben kontrol ediyorum ve rotadan birazcık sapmış durumdayım her ne kadar korksamda arkadaşlarımın bana güvendiklerini ve beni koruyacaklarını biliyorum. 2 gün sonra Reven'in doğum günü var ona nasıl bir hediye alacağımı bilmiyorum.Sürekli bunu düşünüyorum.
Sezon 1 : Zeagt'in Seyir Defteri Bölüm 2
16.Gün Her şey sıkıntısız gidiyor aslına bakarsanız tek başıma olsamda telsizle merkezden konuşmak beni biraz olsun rahatlatıyor.Her ne kadar belli bir mesafe sonra onunda biteceğini bilsemde tek mutluluğum bu. 50.Gün Küçük sorunlar yaşadım: Birkaç kablonun kopması, küçük bir alevlenme neyse ki kendi başıma halledebileceğim şeylerdi, her ne kadar zor ve korkutucu olsada, mutluyum. 2 Yıl sonra (780.Gün) 1 yıldır kimseyle konuşamıyorum.Telsiz bağlantısı 1 yıldır kat ettiğim mesafeden dolayı geçen seneden beri kullanılamıyor.Bunu çok sıkıntı etmedim çünkü burada yeni arkadaşlar edindim her ne kadar konuşmasalarda her biri çok iyi bir dinleyici ve beni anlıyorlar.Aramıza en son katılan o genç çocuğu sevmesemde o beni seviyor gibi görünüyor adını tam olarak bilmiyorum ama diğerlerinin dediğine göre kendine Reven diyormuş.Onunla nasıl bir ilişkimiz olacağını şuan kestiremiyorum ama onunla arkadaş olacağımı düşünüyorum yani en azından şimdilik öyle gözüküyor bu arada Satürn'e ulaşmama 300 gün kaldığı için üzerimde çocukça bir mutluluk var. 790.Gün Gemide teknik arızalar çıkmaya başladı: Oto kontrol sistemi bozuldu artık mekiği ben kontrol ediyorum ve rotadan birazcık sapmış durumdayım her ne kadar korksamda arkadaşlarımın bana güvendiklerini ve beni koruyacaklarını biliyorum. 2 gün sonra Reven'in doğum günü var ona nasıl bir hediye alacağımı bilmiyorum.Sürekli bunu düşünüyorum.
Yeni gönderiler yakında geliyor. Siz de yazın!