Onun bir adı var. Gördüğünde yüzün, ellediğindeyse elin kanar.
Onun bir adı var. Gördüğünde yüzün, ellediğindeyse elin kanar. Bazen sen fark etmeden görünür, gizlice, aniden belirir yanında.. O ne diye sorma onun bir adı var. Bir sokak ortasında, ekmek sırasında, önünde ya da arkanda hatta yüksek duvarla örülmüş zihninin tam ortasında tek tek ince ince işlenmiş tuğlaların.. O ne diye sorma onun bir adı var. Bazen yatağında, bazen sabahında sisli ve yağmurlu bir kış akşamı sıcacık bir sobanın yanında verdiği hissi yerle bir edermiş gibi çıkar karşına, savurur bedenini, başını sokacak bir evin yoktur artık çünkü rüzgar titretir odanın pencerelerini, çatlatır camları, tuzla buz olmuş yere düşer parçacıklar. Toplamaya kalkma çocuk, onun bir adı var. Gördüğünde yüzün, ellediğindeyse elin kanar. Yemyeşil ağaçlar dizilmiş bahçede sıra sıra hazırda bekler meyve vermeyi, sevilmeyi, okşanmayı, sen gibi, ben gibi delirir bazen.. Cansız ya hani, kaybedecek bir şeyi yoktur onun, hatırlamaz geçmişini, yoktur onun tarihi, evveli.. Solgun yapraklarından anlarsın çürümüştür meyvesi ve sönmüştür geleceği. Dokunma çocuk dokunma ve söyleme bir şey ona. Sen her konuştuğunda acır, lime lime olmuş pırangaya vurulmuş kökleri.. Toprağa sıkıca bağlı bir zindan gibi ömür boyu tutsak. Bir zamanlar korkuyordun ya ondan, vardı ya koskocaman cüssesi. Artık korkma çocuk korkma ve bakma ona istersen haa .. Çünkü sen her baktığında çatırdıyor dev gibi gövdesi. Şimdi, bu ne diye sorma bana çocuk onun bir adı var. Gördüğünde yüzün, ellediğindeyse elin kanar. Sen şimdi ne dediğimi anlamıyorsun ama yolda sahibi tarafından atılmış hasta ve çaresiz bir atın ya da gökyüzünde süzülerek etrafını kolaçan eden ihtiyar martının haberi vardır bu bahsettiklerimden. Yoktur aileleri, yapmazlar dedikodu, düşünmezler kötü ve anlamazlar siyasetten.. Yaşlılar, aralarında yaşayanlar var dünyadan bir haber. Özenirler bazen bize bazen de tiksinirler bu evrenin kötülüğüne ortak olduğumuz için. Biz de bunun karşılığına denktir kader onlarsa böyle bir cevabı asla kabullenmezler. Peki sen ne arıyorsun çocuk, ne soruyorsun da sorgulayıp duruyorsun deminden beri car car car yiyorsun sürekli başımın etini. Sende oynasana oyuncaklarınla diğerleri gibi. Git. Oyna hadi, katıl aralarına yorma bu düşüncelerle kendini. Bunlar delilerin işi, eğer ki bir adın, cismin dahi yoksa deli dedikleri biri ama unutma çocuk unutma sakın emi . Onun bir adı var. Gördüğünde yüzün, ellediğindeyse elin kanar.
Onun bir adı var. Gördüğünde yüzün, ellediğindeyse elin kanar.
Onun bir adı var. Gördüğünde yüzün, ellediğindeyse elin kanar. Bazen sen fark etmeden görünür, gizlice, aniden belirir yanında.. O ne diye sorma onun bir adı var. Bir sokak ortasında, ekmek sırasında, önünde ya da arkanda hatta yüksek duvarla örülmüş zihninin tam ortasında tek tek ince ince işlenmiş tuğlaların.. O ne diye sorma onun bir adı var. Bazen yatağında, bazen sabahında sisli ve yağmurlu bir kış akşamı sıcacık bir sobanın yanında verdiği hissi yerle bir edermiş gibi çıkar karşına, savurur bedenini, başını sokacak bir evin yoktur artık çünkü rüzgar titretir odanın pencerelerini, çatlatır camları, tuzla buz olmuş yere düşer parçacıklar. Toplamaya kalkma çocuk, onun bir adı var. Gördüğünde yüzün, ellediğindeyse elin kanar. Yemyeşil ağaçlar dizilmiş bahçede sıra sıra hazırda bekler meyve vermeyi, sevilmeyi, okşanmayı, sen gibi, ben gibi delirir bazen.. Cansız ya hani, kaybedecek bir şeyi yoktur onun, hatırlamaz geçmişini, yoktur onun tarihi, evveli.. Solgun yapraklarından anlarsın çürümüştür meyvesi ve sönmüştür geleceği. Dokunma çocuk dokunma ve söyleme bir şey ona. Sen her konuştuğunda acır, lime lime olmuş pırangaya vurulmuş kökleri.. Toprağa sıkıca bağlı bir zindan gibi ömür boyu tutsak. Bir zamanlar korkuyordun ya ondan, vardı ya koskocaman cüssesi. Artık korkma çocuk korkma ve bakma ona istersen haa .. Çünkü sen her baktığında çatırdıyor dev gibi gövdesi. Şimdi, bu ne diye sorma bana çocuk onun bir adı var. Gördüğünde yüzün, ellediğindeyse elin kanar. Sen şimdi ne dediğimi anlamıyorsun ama yolda sahibi tarafından atılmış hasta ve çaresiz bir atın ya da gökyüzünde süzülerek etrafını kolaçan eden ihtiyar martının haberi vardır bu bahsettiklerimden. Yoktur aileleri, yapmazlar dedikodu, düşünmezler kötü ve anlamazlar siyasetten.. Yaşlılar, aralarında yaşayanlar var dünyadan bir haber. Özenirler bazen bize bazen de tiksinirler bu evrenin kötülüğüne ortak olduğumuz için. Biz de bunun karşılığına denktir kader onlarsa böyle bir cevabı asla kabullenmezler. Peki sen ne arıyorsun çocuk, ne soruyorsun da sorgulayıp duruyorsun deminden beri car car car yiyorsun sürekli başımın etini. Sende oynasana oyuncaklarınla diğerleri gibi. Git. Oyna hadi, katıl aralarına yorma bu düşüncelerle kendini. Bunlar delilerin işi, eğer ki bir adın, cismin dahi yoksa deli dedikleri biri ama unutma çocuk unutma sakın emi . Onun bir adı var. Gördüğünde yüzün, ellediğindeyse elin kanar.
Onun bir adı var. Gördüğünde yüzün, ellediğindeyse elin kanar.
Onun bir adı var. Gördüğünde yüzün, ellediğindeyse elin kanar. Bazen sen fark etmeden görünür, gizlice, aniden belirir yanında.. O ne diye sorma onun bir adı var. Bir sokak ortasında, ekmek sırasında, önünde ya da arkanda hatta yüksek duvarla örülmüş zihninin tam ortasında tek tek ince ince işlenmiş tuğlaların.. O ne diye sorma onun bir adı var. Bazen yatağında, bazen sabahında sisli ve yağmurlu bir kış akşamı sıcacık bir sobanın yanında verdiği hissi yerle bir edermiş gibi çıkar karşına, savurur bedenini, başını sokacak bir evin yoktur artık çünkü rüzgar titretir odanın pencerelerini, çatlatır camları, tuzla buz olmuş yere düşer parçacıklar. Toplamaya kalkma çocuk, onun bir adı var. Gördüğünde yüzün, ellediğindeyse elin kanar. Yemyeşil ağaçlar dizilmiş bahçede sıra sıra hazırda bekler meyve vermeyi, sevilmeyi, okşanmayı, sen gibi, ben gibi delirir bazen.. Cansız ya hani, kaybedecek bir şeyi yoktur onun, hatırlamaz geçmişini, yoktur onun tarihi, evveli.. Solgun yapraklarından anlarsın çürümüştür meyvesi ve sönmüştür geleceği. Dokunma çocuk dokunma ve söyleme bir şey ona. Sen her konuştuğunda acır, lime lime olmuş pırangaya vurulmuş kökleri.. Toprağa sıkıca bağlı bir zindan gibi ömür boyu tutsak. Bir zamanlar korkuyordun ya ondan, vardı ya koskocaman cüssesi. Artık korkma çocuk korkma ve bakma ona istersen haa .. Çünkü sen her baktığında çatırdıyor dev gibi gövdesi. Şimdi, bu ne diye sorma bana çocuk onun bir adı var. Gördüğünde yüzün, ellediğindeyse elin kanar. Sen şimdi ne dediğimi anlamıyorsun ama yolda sahibi tarafından atılmış hasta ve çaresiz bir atın ya da gökyüzünde süzülerek etrafını kolaçan eden ihtiyar martının haberi vardır bu bahsettiklerimden. Yoktur aileleri, yapmazlar dedikodu, düşünmezler kötü ve anlamazlar siyasetten.. Yaşlılar, aralarında yaşayanlar var dünyadan bir haber. Özenirler bazen bize bazen de tiksinirler bu evrenin kötülüğüne ortak olduğumuz için. Biz de bunun karşılığına denktir kader onlarsa böyle bir cevabı asla kabullenmezler. Peki sen ne arıyorsun çocuk, ne soruyorsun da sorgulayıp duruyorsun deminden beri car car car yiyorsun sürekli başımın etini. Sende oynasana oyuncaklarınla diğerleri gibi. Git. Oyna hadi, katıl aralarına yorma bu düşüncelerle kendini. Bunlar delilerin işi, eğer ki bir adın, cismin dahi yoksa deli dedikleri biri ama unutma çocuk unutma sakın emi . Onun bir adı var. Gördüğünde yüzün, ellediğindeyse elin kanar.