Boş bir sayfa yüzü. Bembeyaz olmasına karşın biraz solgun, yüz hatları donuk, gözleri yere sabit bakan. Kendisi istemedi böyle olmayı, böyle doğmadı da tabi. Ailesi öğretti ona yalanı, bağırmayı, çağırmayı ve yeri gelince de korkmayı. Yine de vardır içinden gelen doğruları, etrafına sorduğu soruları, midesine vuran sorunları . Her şey onun için bu kadar ters gitmek zorunda mı ? Yaşamaya mecbursa zorundadır. Çocukluğunda kurduğu hayalleri hala onunla mı değil mi bilmem ama dedesinden kalma saati kolunda, ezilmişliği, çaresizliği ruhunda taşır. Alnı açık, teni esmer, saçları kirli ve uzun gittiği bu yolda.. Yine de boş bir sayfa yüzü. bembeyaz olmasına karşın biraz solgun, yüz hatları donuk, gözleri yere sabit bakan. Kendisi istemedi böyle olmayı, böyle doğmadı da tabi. Kaldırdı kafasını ve teker teker baktı her yere. Didik didik etti dünyayı kafasının içinde. Sanki dünya ile kafatası aynı büyüklükte . Bir yerlerde kaybettiği, kendisinin sadece etten ve kemikten olmadığını ona hissettiren o hissi, o yaşam kaynağını , içini ferah ve zihnini arayışta tutan o şeyi bulmak için.. Düşünceleri hareket ediyor, vücudu tembel, yorgun ve yorulmuş. Bekliyor. Gideceği yere varmadan ve düşünün bir.. Bu çocuk 22 yıl boyunca hiç ağlamamış. Gözleri ileride ışıltılı camlar, fırfırlı perdeler, renkli kapılar görüyor. Birbirine sarılan, sevgi diye sanılan, büyük aşklarla anılan o yere o bataklığa gitmesi mi gerekiyor ! Söyle bana ! Kurumaya yüz tutmuş, kirli atıklarla boğuşan o saf suyun içerisine girmesi mi gerekiyor haa !
Hadi ! Gitsin o zaman. Çok meraklıysa gitsin çalsın kapılarını. Ben de sizden biri olmak istiyorum desin. Sonra onlar gibi giyinsin, onlar gibi sevinsin. Girsin hadi dışarıdan masmavi gözüken o denizin içersine ! İçeride ne var ne yok meçhul. Hatta doğruca atlasın balıklama ! Biraz kendini kaybeder, rahatlıktan başı döner ama yine de boş bir sayfa yüzü. Bembeyaz olmasına karşın biraz solgun, yüz hatları donuk, gözleri yere sabit bakan. Kendisi istemedi böyle olmayı, böyle doğmadı da tabi. Oturmamış karakteri bir gün sabah 6 da yanan bir trafik lambası olmak istedi. Emir vermek, diz çöktürmek istiyordu sana seni. Ne yapacağını az çok anlamıştım şimdi. O da senin etrafındaki diğerleri gibi. Başkasının mevkisinden faydalanmaktı niyeti. Karakteri değişse bile yapamadı, veremedi o emri. Geçemedi kırmızıya bir türlü olamadı kendinden emin. Kavurucu bir sıcakta demirin erimesi gibi eridi demiri. geçirdi sinir krizleri, tüm krizleriyse anlık bir histeri. Şimdi üzgün, biraz rahatlamış gibi ama , yine de boş bir sayfa yüzü. Bembeyaz olmasına karşın biraz solgun, yüz hatları donuk, gözleri yere sabit bakan. Kendisi istemedi böyle olmayı, böyle doğmadı da tabi ..
Yorumlar